29.

546 30 2
                                    

Sabah giydiğim kıyafetleri tekrar üstüme geçirmiştim. Şuanda da dışarda arabanın gelmesini bekliyorduk. Araba birsüre sonra gelmiş ve geldiği gibi direk içeri geçip ellerimi bacaklarımın arasına koyup ısıtmaya çalışıyordum. Diğerleride benden farksız sayılmaz.

İçeri girdiğim gibi vücuduma çarpan sıcaklıkla nefes vermiştim. Çantamı odaya çıkan jungkooka vermiştim. Küçük adımlarla mutfağa ilerleyip kapıdan girince su almak için dolaba yönelmiştim. Ama bardakların olduğu dolaba ilişmek için tezgaha çıkmam gerekiyordu. İç çekip parmak uçlarımda sonkez ulaşmaya çalışırken bir el benden önce davranıp bardğı aldığı zaman arkamı dönmüştüm. Dibimde gördüğüm Felix ile şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Ellerini her iki yanıma tezgaha koyunca sesli şekilde yutkunmuştum. Ağzımı aralayıp konuşmaya başlamıştım.

Eun: tek mi geldin, hem.. ne ara geldin yani kapı sesi falan duymadım

Gözlerimi kaçırarak kurduğum cümleyle sırıtıp sağ eliyle kulağımdaki Bluetooth kulaklığı alıp göz hizama getirince kaşlarım havalanmıştı

Eun: unutmuşum..

Kulaklığın tekini tezgaha bırakıp yüzüme yaklaşıp konuşmaya başlamıştı.

Felix: diğerleri içerde yani tek gelmedim fıstık

Başımı onaylar şekilde sallayıp tedirginlikle konuşmaya başlamıştım.

Eun: Felix..

Felix: hm?

Eun: içeriye biri girerse yanlış anlar

Felix: bence yanlış anlamalık bi durum yok, ha bizi böyle görürselerde yanlış değil doğru anlarlar güzelim

Ağzım aralanırken kalbim dediği cümleyle hızlı atmaya başlamıştı. Gözlerimi gözlerine çıkartıp ciddi olup olmadığını ölçmeye çalışırken, dudağıma değen baskıyla gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Hareket etmiyorduk ikimizde, sadece duruyorduk. Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp gözlerimi kapatıp dudaklarımı hareket ettirmiştim. Sırıttığını hissedip dudağını dişlemiştim. Acıyla inleyip beni tezgaha oturtup sertçe öpmeye devam ediyordu. Kısa süre sonra dudaklarımın kanamaması için ayrılmıştım, çünkü bu gidişle kanıycaklardı.

Nefes nefese alnını alnıma yaslayıp elleriyle yüzümü kavramıştı.

Felix: seni seviyorum prenses

Eun: seni seviyorum bebeğim

İkimizde gözlerimizin içine bakarak kurduğumuz cümleyle gülümserken buraya doğru yaklaşan adım sesleriyle hızlıca uzaklaştırmıştım kendimden. İçeriye giren taehyung oppa ve jeongin oppa konuşarak içeri girmeleriyle direk bizi görmüşlerdi. Tae oppa kaşları çatık şekilde yanıma gelip dudağıma dokunmuştu.

Th: noldu senin dudağına

Eun: nolmuş

Tedirginlikle konuştuğumda bu sefer kaşları havalanmış ve benden birkaç adım uzaklaşmıştı. Tezgahtan atlayıp felix'le birkaç adım mesafe kala durumuştum.

Th: kızarmış nerdeyse morarıcak gibi

Eun: bilmiyorum ki oppa, neden acaba

Son cümleyi söylerken kızgınlıkla felix'e bakmıştım. Tae oppanın tekrar kurduğu cümleyle 1-2 adım gerilemiştim.

Th: felix'in dudağıda kızarmış

Kaşları çatık şekilde bir ona bir bana bakarken kaşları havalanıp ağzı şaşkınlıkla açılmıştı

Th: siktir..

I.N: tamam sakin ol

Tae oppa jeongin oppaya dönüp onu süzmüştü

Th: sen niye tepki vermedin

Gözlerim jeongin oppaya kayınca gülmemek için dudaklarını dişlediğini görmüştüm.

I.N: ee.. benim haberim vardı

Th: ne!

Eun: bi dakika, nasıl haberin vardı

Felix'in konuşmasıyla hepimiz ona dönmüştük

Felix: herkesin bizi aradığı gün zaten bizi görmüştü hatırlarsan, o günün akşamı beni sıkıştırdı

Eun: eee

I.N: e si bana seni sevdiğini ve senin için herşeyi yapabileceğini söyledi

Gözlerim jeongin oppanın kurduğu cümleyle dolarken yüzümdeki gülümseyle felix'e bakıyordum. Bana doğru bir adım atar atmaz tae oppa araya girmişti

Th: birincisi öyle hemen sırnaşamazsın ve şu dudaklarınızı içerdekilere nasıl açıklıcanızı düşünün

Dedikten sonra bana dönmüştü. Dediği şeyle yutkunup felix'e bakmaya başlamıştım

....

BTS ile hayal et shiftingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin