.1.

857 41 13
                                    


~~ Taylor Swift- Cardigan ~~

Yine güneş, çok güzel..Oflayarak yatağımdan kalktığımda banyoya doğru ilerledim.Hemen yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra aşağıya indim ve kahvaltı hazırlamaya başladım.Sonuçta tek yaşayınca birinin bana hazırlamasını bekleyemezdim.

Bittiğinde canım sıkılmıştı.Üstümü giyinip biraz yürüsem belki bu üstüme çöken yıllık karamsar ve depresif hayatımdan bir an olsun kurtulurum.

Üstüme dolabımda bulduğum ilk şeyleri giydim.Bir kot pantolon, siyah kısa kollu crop ve bir tane siyah hırka yeterli olacaktı..Havaya güven olmuyor burada da.Japonya güneş açmış görünse de yine soğuk esebiliyordu.Bunu 3 sene önce buraya geldiğimde anlamıştım.

Kapıdan anahtarımı ve telefonumu alıp çıktım.Bir dükkana girdiğimde bir adam öyle dikkatsiz yürüyordu ki az kalsın elindeki kahve üstüme dökülecekti.

Sinirlerime hakim olarak siparişimi verdim ve beklemeye başladım.
"Ah tanrım hayır!" kapıdan giren kişiyi görünce hemen tuvalete kaçtım.Bu sapık gibi beni takip eden çocuktu.

Buraya giremezdi sonuçta kızlar tuvaleti.Tuvalette tam beş dakika beklemiştim sonuçta o dakika sürecinde işini bitirip buradan çıkmıştır heralde..

Eyvah.

Elektrik kesildi.Neden ışıklar söndü bir anda...Elektrikler geri geldiğinde gitmiş olacağını düşünüp çıkmıştım.Aynadan son kez kendimi kontrol ettikten sonra dükkanın girişine tekrar gelmiştim fakat az önce dolu olan dükkan şimdi bomboş...

"Kimse var mı? Hey?" Çok garip hepsi bir anda nereye kayboldu ki.Kahvemi masanın üstünde gördüm en azında o vardı.Elime alıp dükkandan çıktım ve bomboş olan etrafa bakarken kahvemden bir yudum aldım.

"Aslında böyle olması daha iyi gibi.Sessiz."
Etrafı dolaşmak için uğraşmadım sonuçta biri olsa illa buradan geçer.Kaldırıma çöküp oturduğumda hâlâ kahvemi içiyordum.

Bu durum aslında olağandışı olduğu için şaşırmam gerek ama kafamı dinlemek güzel hissettirdi.Hiçbir ses yoktu.Kuş sesi bile...

Karşımda duran bir büyük binada ekran açıldı.Oyun alanı mı??
Bir oyunun içinde miydim? İyi de sadece ben varım kiminle oynıyıcam ki..

Dediği yöne doğru ilerledim.Bir sürü katlı bir bananın önüne geldiğimde durdum. İki çocuk vardı.

Onları pas geçerek içeri doğru ilerledim.Karşımızda telefonların olduğu bir yer vardı.Herkes bir tane alabilirmiş.Bir tane alıp baktıktan sonra yüz tanımlamayla kayıt oluşturdu.

Şu an neler oluyor anlamıyordum ama etrafa bakınca tek ben değildim birkaç kişi daha vardı.Bir adamda şarkının sesini öyle bir açmıştı ki kulaklıktan duyabiliyordum.

Şarkı zevki kötüymüş...

"Kayıtlarımız bitmiştir.Oyunun adı Elim sende.Ebeden kaçıp doğru kapıya ulaşırsanız kurtulacaksınız.Süreniz 20 dakika.Aksi takdirde 20 dakika içerisinde kurulu olan bomba patlayacak ve herkes ölecektir...Oyun başladı."

Ekranda kart resmi vardı.Yanımdaki çocuklara bir adam anlatırken dinlemiştim.
Sayılar zorluk derecesi, kalpler psikolojik, sinekler takım çalışması, maça fiziksel ve elmas zekaya atıfta bulunur.

Herkes katlara koşmaya başladı..Bende en üst kata çıkıp yukarıdan, alttan gelen ebeyi izleyecektim.
En yukarı ulaştığımda bir adamın bana el salladığını gördüm.

En yukarı ulaştığımda bir adamın bana el salladığını gördüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüzüne baktım ve o dükkandaki adamdı.Sinir bozucuydu.

gidip karşı alanda yerleşmiştim ve yere oturdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

gidip karşı alanda yerleşmiştim ve yere oturdum.Aynı koridorda olduğumuz için birbirimizi görebiliyorduk ama sadece gözümü kapatıp sesleri dinledim.

Ebe tek tek katları çıkıyor ve her katta yakaladığı kişileri öldürüyordu.Çığlıklar ve silah seslerini duyunca bu oyunun ciddi bir şey olduğunu anlamıştım.

Katliamdı bu.Sanki devletin nüfusu azaltmak için yaptığı bir oyunmuş gibi.Arınma gibi...

Bir alt kata geldiğinde onun altındaki kattaki kapıyı açmaya yeltenen kıza ateş etmeye başladı.Kızı o kapıda karşılaştığım çocuklar kurtardı ve kaçtılar.

Tamam şimdi neden o kapıya o kadar ateş attığı belli oldu.

"Açılan tek kapı o.Ama neden kapıda beklemek yerine...Bu işte bir şey var."diye kendi kendime konuştum.

Aşağı doğru inmeye başladım.O adamın ne yapıcağımı merak ettiğini ve izlediğini biliyordum.Çok umursamadım.Benimle birlikte kapıda yine o çocuk vardı.Adam da arkamdan inmiş olucak ki o da gelmişti.

Birlikte kapıyı açıp içeri girdiğimizde etrafa bakındık.Yanımdan gelen ani sesle oraya döndüm ve...Bir ebe daha mı? tuzak olduğu belliydi...

///

yeni hikayeme hoşgeldiniz..

oy ve yorum atmayı unutmayın.

𝑰𝒏 𝑻𝒉𝒆 𝑮𝒂𝒎𝒆/𝗦𝗵𝘂𝗻𝘁𝗮𝗿𝗼 𝗖𝗵𝗶𝘀𝗵𝗶𝘆𝗮/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin