Saat geç olmaya başlamıştı. Taşıma şirketi gitmişti. Karnım acıktığı için mutfağa geçtim. Yiyip hemen yatmak için hızlı birşeyler yapacaktım. Dolaplara bakmaya başladım. Bulabildiğim tek şey noodledı. Kaynatmak için kettlea su koydum. Kaynayınca kettleı alırken su üzerime döküldü. Küfürle karışık bi çığlık attım. Tüm binayı uyandırmış olabilirdim. Ki öyleydi, kapı çaldı. Minho nefessiz kalmış bi şekilde karışımda duruyordu. Saçı başı dağılmış, kedili saten pijama ve beyaz pofuduk terlikleri vardı. Çok tatlı duruyordu, hatta o kadar tatlıydı ki acımı unutmuştum bile. Telaşla sordu
"Noldu, iyi misin?" (Minho)
"Ahh, iyiyim üzerime biraz kaynar su döküldü." (Jisung)
"Üzerine kaynar su döküldü ve sen iyiyim mi diyorsun? Nerene döküldü bakayım." (Minho)
"Gerek yok, gerçekten iyiyim" (Jisung)
"Uzatma Jisung aç bakayım" (Minho)
"Off peki. İçeri geç bari" (Jisung)
Minho içeri geçince kapıyı kapattım. Ev daha yeni taşındığım için çok dağınıktı. Minho'ya dönüp
"Kusura bakma biraz dağınık" (Jisung)
"Sen bu akşam saçmalamakta master yaptın. Tabiki dağınık olacak" (Minho)
Tebessüm ettim sadece
"Sen aç bakayım su dökülen yeri" (Minho)
Onu dinleyip geceliğimi kaldırdım. Su sağ bel çukuruma dökülmüştü. Tişörtümü kaldırınca yanan yere gelen soğukla irkildim. Minho gözlerini kocaman açmış belime bakıyordu.
"Oha" (Minho)
"Noldu be çok muyanmış" (jisung)
Minho gözlerini kırpıştırıp yüzüme baktı.
"Çok değil ama kötü görünüyor, merhem sürelim" (minho)
"Mutfakta olması lazım gidip kutuyu getireyim" (jisung)
"Bayağı bi yorulmuşsun dengede bile duramıyorsun" (minho)
"Biraz öyle oldu galiba" (jisung)
Kikirdedi ve bi sandalye çekip oturttu beni. Merhem almak için koyduğum sandalyenin üzerine çıkıp kutuyu aldı ve içine bakmaya başladı. Aradığı merhemi bulmuş olacak ki kutuyu yerine koyup sandalyeden indi ve alıp yerine koydu. Sonrasında beni tekrar kucağına alıp salona götürdü. Koltuğa yatırdı ve tişörtümü kaldırdı. Merhemin kapağını açıp parmağına birazcık aldı. Belime yaklaşıp merhemi sürümeye başladı. Canım yandığı için sızlanmaya başladım. Gözünü belimden ayırmadan
"Biraz daha dayan bitmek üzere" (minho)
"Tamam ama çabuk ol" (jisung)
"Bitti, sargı bezi var mı?" (Minho)
"Var var gidip a-" (Jisung)
"Sen dur bakalım, yerini söyle ben gidip alırım" (Minho)
"Ahh peki, merhem kutusunun arkasında poşet vardı. Onun içinde olması lazım" (Jisung)
Ben bunu söylerken Minho mutfağa gitmişti bile. Birkaç saniye sonra elinde bez ile geldi. Açtı ve ucunu yanığın üzerine yerleştirdi. Sol elini belimin altına koydu ve bezi geçirmesi için belimi yükseltti, sağ elindeki bezi sol eline geçirdi, göbeğimin üzerinden de geçirdi ve birkaç kere bezi sardı. Bantlayıp tişörtümü kapattı. O bunları yaparken ben sadece izledim. Sanırım bu kadar narin olduğu biraz etkilenmiştim.
"Birazdan acın azalır" (Minho)
"Teşekkür ederim sana da zahmet oldu" (Jisung)
"Önemli değil.. de sen nasıl yandın?" (Minho)
"Noodle için su kaynatmıştım alırken üzerime döküldü" (Jisung)
"Yani hala açsın dimi?" (Minho)
Kafamı salladım sadece. Mutfağa gitti Minho. 10 dk sonra elinde tabakla geldi. Noodle yapmıştı.
"Teşekkür ederim" (Jisung)
"Ne demek afiyet olsun" (Minho)
Ben noodle yerken Minho oturur pozisyonda kafasını koltuğa yaslamış, gözlerini kapatmıştı. Saat gece 2 olmuştu, doğal olarak uykusu gelmişti. Kafası yavaş yavaş düşüyordu. Yemeyi bitirdiğimde tabağı alıp mutfağa geçtim. İki dakikada yıkayıp tekrar salona gittim. Minho'nun kafası tamamen düşmüştü. Bacaklarını alıp koltuğa koydum. Yatar pozisyona getirdim. İçeri gidip battaniye alıp üstüne örttüm. Tam kapıya gidecekken Minho kolumdan tuttu.
"Gitme, birlikte uyuyalım" (Minho)
O kadar uykuluydu ki ne dediğini bile bilmiyordu. Bişey diyemeden beni koltuğa çekti ve sarıldı. Bende yanına uzandım, derin bi uykuya daldım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ayy naberrr. Hikaye hic okunmadi ama olsun. Ben eglendigim icin yazıyorum Umarim begenmissinizdir. Optummm😚😗
