0542 *** ** **: Hale Hanım merhabalar, Art line insan kaynakları departmanından ben Yakup Açıkgöz.
0542 *** ** **: Yarın itibariyle iş başı yapıyorsunuz.
0542 *** ** **: Dosya*
0542 *** ** **: Dosyayı incelemeniz yeterli olacaktır. Takıldığınız yerde yardımcı olurum.
Numarayı kaydedip mesaja geri dönüş yaptım.
Hale: Yakup Bey teşekkür ederim.
Yakup Bey: Rica ederim, aramıza hoşgeldiniz. İyi çalışmalar.
"Ay valla kalbim yerinden çıkacak. Hayatım aksiyon filmine dönüşüyor gibi," derken dudak büktüm.
"Bir bakmışsın aşk filmine dönüşüyormuş falan. Ne heyecanlı olur Hale ya," diyen Gülay otuz iki diş sırıtarak bakıyordu bana. Omzuna sertçe geçirip göz devirdim. "O Şengül cadısı çiğ çiğ yer beni. Ne aşkı cinayet filmi çekeriz biz ancak."
"Ha Şengül olmasa olur diyorsun yani?" diyen Gülay imalı imalı kaş göz yapmaya çalıştı kendince.
"Salak saçma konuşup bozma benim asabımı. Çekirdeğini çitle sen."
Uzaktan ıslak çala çala yaklaşan sesle o tarafa döndüm. "Hanımlar," diyen Sinan'la çığlık atıp boynuna atladım. "Sakin be kızım. Bu kadar sevineceğini bilseydim erken gelirdim."
"Özledim, çok özledim," diyerek sıkı sıkı sarıldım. Omzuma vurup "Çekil kız bizde bir sarılalım," diyen Gülay'la geriye adımladım.
Sinan, Gülay ve ben aynı mahallede büyümüştük. Sinan bir ay önce anne, babasını memlekete götürmüş ve ilk kez uzunca bir ayrılık yaşamıştık.
"Ne zaman döndün ya? Hiç haber de vermiyorsun," diyen Gülay alınganlık gösterircesine kollarını göğsünde bağladı. Tabi birde bunları birlikteliği vardı. Çocukluk aşkı işte. Benim gibi evde kalmış değildi herkes.
"Sadece yarım saat oldu. Bizimkileri eve bıraktım ve direkt buraya geldim. Siz ne yapıyorsunuz böyle kara kara düşünerek, karadenizde gemileriniz mi battı?"
Oflayarak geri merdivenlere oturdum. Başımda dikilen ikiliye umutsuzca göz atıp omuz silktim. "Sorma Sinan ya. Bir haftada yirmi yaş çöktüm."
"Abartma kızım ya. Daha yirmi beşinde gençli-"
"Ay dur başlama. Gençliğimin baharı falan kalmadı. Çöktüm diyorum sana ya. Tarih böyle çöküş görmedi."
"Anlat bakayım sana bu edebiyatı yaptıran dert ne?"
...
Arkada çalan bir fon ve telaşlı bir ilk iş gününe yetişme anı. Hadi ama fon falan yok. Çalıyorsada kafamın içinde. Yok kesinlikle kalbimin sesi bu. Kafayı yiyorum Allah'ım ya.
Taksiden inip hızlıca karmaşık çantanın içinde anahtarı aramaya koyuldum. Binbir uğraş bulmam sonucunda kendimi toparlayamadan az kala korkudan aklımı kaybettirecek ses "Günaydın Hale Hanım," dedi. Başparmağımda damağımı ittirip arkamı döndüm. "Korkuttuysam kusura bakmayın. Poyraz Bey'in yeni asistanısınız değil mi? Yakup Bey haber vermişti."
"Ah evet. Kusura bakmayın ilk gün telaşı gerginim biraz. Hale Felek ben," diyerek elimi uzattım.
"Gökhan ben. Poyraz Bey'in şoförüyüm. Çok memnun oldum."
Kısa bir tanışma faslıyla Gökhan abiyi arkamda bırakıp eve girdim. Eşyaları masanın üzerine rastgele koyup kullanacağım tüm malzemeleri çıkardım. Kahveyi öncellerken makineye uzunca bir göz attım. "Yani makine dediğin tek düğmeli olur. Ben ne halt edeyim bu kadar düğme arasında," diyerek delirmiş gibi kendi kendime söylendim.
"Kahveyi kutunun içine koyup üstteki düğmeye basmanız yeterli olacaktır," diyen sesle irkilip arkamı döndüm.
Poyraz Ekinci mutfağın girişinde dikilmiş verdiği komutla öylece bana bakıyordu. Birbirimizi gördüğümüz an ikimizinde yüzünde tek bir ifade vardı; şaşkınlık. O bir profesyonel gibi anında kendini düzeltip boğazını temizledi.
"Siz," derken devamını nasıl getireceğimi bilemeden sessizce kalakaldım.
Kahretsin ben bu adamın yanında mı çalışmaya başlayacaktım?
👠
Yorumlarda buluşalım. Oy vermeyi unutmayalım. Görüşmek üzere.
Seviliyorsunuz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL BEYEFENDİSİ | Yarı Texting ✔
RomanceHale: Teklifinizi kabul ediyorum. Sahi neyin içine düşmüştüm ben? *Kısa hikaye tadında, romantik bir kurgudur. *Keyfi yazılan bir kurgudur, eleştirel yaklaşmayınız. Romantizm #1 (25.05.2023) Kısa Hikaye #1 (25.05.2023) Komedi #1 (09.06.2023) Kurgu...