En son dinlediğiniz şarkıyı not edin bakayım buraya-
Motivasyon için yorumlarınıza ihtiyacım var. Keyifli okumalar♡
👠
Akşam saatlerinde beklediğim en son görüntü Poyraz Bey'in kapımda olmasıydı. Ya kafayı yiyordum ya da bu adamın klonu falan vardı. Kesinlikle ilkini seçiyorum. Normaldede çok akıllı olduğum söylenemez sonuçta.
"Hale," demesiyle düşüncelerimden sıyrılıp arkamdaki kapıyı çektim. "Poyraz Bey, ne işiniz var burada?"
Bu adama niye bu kadar nazik davranıyorsam bende. O kadar laf etsin, eşek gibi çalıştırsın bende kibarlığımdan ödün vermeyeyim. Olacak iş değil yani.
"Biraz konuşalım mı müsaitsen?" derken bir eli cebinde diğer elini ensesine atıp anlamadığım bir mahcubiyetle konuşmuştu.
Üzerime rastgele göz atıp halime küfretmemek için kendimi tuttum. Kalpli ve şortlu pijama takımı tam benlikti yani. "Ben üzerime bir şey alayım, geliyorum hemen," dememle sağ başparmağını dudağının kenarında dolaştırken gözleri baştan sona beni taradı.
"Bekliyorum," derken eğlenircesineydi sesi.
Hemen içeri girip kapıyı kapattım. Ellerimle yelpaze yaparken babaannem mutfaktan çıkıp anlamazca baktı. "Delirdin mi kız sen? Ne yapıyorsun öyle?"
"Sıcak oldu biraz. Hem ben geliyorum birazdan. Ufak işim var," diyerek askılıktan uzun ceketimi aldım. Babaannem arkamdan saydırırken dışarı çıkıp kapıyı kapattım. Arabaya yaslanmış gülmemeye çalışan Poyraz Bey'le rezilliğin kaçıncı evresi olduğunu sorgulayacaktım resmen.
"Konuşalım mı?" diye teklifte bulunurken aslında neden burada olduğunu delicesine merak ediyordum. Acaba dün söylediklerim içine mi oturmuştu?
"İstersen arabada oturalım," derken kabul edip ön koltuğa oturdum. O da şoför koltuğunda yerini aldı. Aramızda elle tutulur bir gerginlik, fazlaca sessizlik vardı. Konuşmasını beklerken gözlerinde nasıl başlayacağını bilemediğini, kararsızlığını da gördüm.
"Poyraz Bey sorun nedir? Neden buradasınız?" diyerek yardımcı olmak adına ben soruyu sordum. Geriye iyice yaslanıp "Senden özür dilemek için geldim. Yani suçlamam çok ağırdı ve nasıl telafi edebilirim inan bilmiyorum," derken samimi görünüyordu.
"Anlayamadım? Siz benim yapmadığımı biliyor musunuz? Bana inanıyor musunuz yani?" diyerek heyecanla sorarken aklıma gelenle "Kararınızı değiştiren şey nedir acaba? Çok emindiniz de ondan soruyorum," dedim imayla.
Hafifçe gülüp parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. "Asıl suçluyu bulduk. Senin yapmadığın ortaya çıktı."
Bende diyorum benim sözüme güvendi. Aynen bak sana güvenmiş. Gerçek yapan ortaya çıkmasa hayatta buraya kadar gelip özür dilemezdi bu adam.
"Zahmet etmişsiniz, buraya kadar gelerek. Kimmiş peki? Yani mutlu oldum üzerimden böyle bir yükün kalkmasına ama merak ediyorum."
"Pınar'ın ekibinden. Rakip şirkete para karşılığı vermiş," diye açıklama yaparken bundan pek memnun değil gibiydi.
"Anladım. Nasıl öğrendiniz peki?" derken aslında işte Şengül Hanım'ın parmağı olduğuna adımdan çok daha fazla emindim. Teşekkür etmem gereken asıl kişi oydu. Her ne kadar çözemesemde bana iyilikleri git gide artıyordu.
"Gmail adresinden ortaya çıktı. Bunların bir önemi var mı? Neticede suçsuz olduğun ortaya çıktı."
"Tabiki var. Yani bunları bilmek en çok benim hakkım. Malum mağdur olan ben oldum da işin sonunda," diye sinirle ve fazlaca imayla söylendim.
Ellerini pes edercesine kaldırıp gülümsedi. "Tamam demedim bir şey, haklısın. Şimdi asıl meseleye dönebilir miyiz o zaman? Soracağın başka bir şey yoksa eğer."
Asıl mesele mi? Daha ne vardı ki? Ay yoksa öğrendi mi her şeyi? Yani öğrense bu kadar sakin olmazdı. Öğreneceği iki kişi var, Şengül Hanım ve ben. İkimizde anlatmayacağımıza göre çokta imkanı yok.
"Hale," derken yüzünü yüzüme yaklaştırmış merakla bakıyordu bana. Harbi kafam gitti benim gene.
"Diğer konu neydi tam olarak? Bir şey mi yaptım bilmeden, yanlışlıkla falan?"
Yüzlerimizin yakınlığı yutkunmama sebep olurken boğazını temizleyip çok değil birazcık uzaklaştı benden. Hala yakınımdaydı ama neyse.
"İş. Yani işe dönmeni diyorum," diyerek benden cevap beklercesine baktı.
"Dönsem mi acaba ya?" diyerek düşünür gibi yapmamla şaşkınlıkla baktı bana. Abi adamın yüzüne yüzüne de demezsin bunu yani. "Çok ısrar ettiniz döneyim madem. Yoksa dönmezdim de işte."
Yalan. Her türlü dönmem gerekiyordu. Malum Şengül Hanımefendi beni çiğ çiğ yer.
"İyi madem dön sen o zaman. Sabah geliyorsun o zaman?" diyerek bir kere daha teyit etmek istercesine sordu. Gülümseyerek kafamı salladım. "Geleceğim. Ama şimdi gitmem gerekiyor. Babaannem terlikle kovalayacak işten kaytardığımı zannedip."
"Git de kovalamasın seni sonra," diye gülerek konuştu. Bu adamda gülebiliyormuş yani. Geldiğinden beri çenesi ağrıyacak. Saçlarımı geriye iteleyip inmeden "İyi akşamlar ve teşekkür ederim," diyerek son defa baktım.
Arabanın önünden dolanıp eve girecekken gitmesini bekledim. "Sen gir önce içeri," diyerek gitmeyeceğini belli ederken gülümseyerek girdim içeri. Sonra arabanın sesini duyup gittiğini anladım zaten.
Sırıtmama engel olamadan Şengül Hanım'a haber vermek için telefonuma koştum. Biraz geç kaldığımı attığı mesajlardan anladım.
Şengül Hanım: Poyraz oraya geliyor.
Şengül Hanım: Suçlu ortaya çıktı. Düzgün hazırlan paspal paspal çıkma karşısına.
Şengül Hanım: Gözlerini kanatma oğluşumun.
Tüm uyarılar için geç kaldık Şengül Hanım. Oğluşunuz tüm paspallığıma şahit oldu.
👠
Sonunda işe geri döndü kızçem ya. Alayım yorumları? Genel olarak nasıl gidiyor hikaye?
Desteklerinizi esirgemeyin. Yeni bölümde görüşmek üzere.
Seviliyorsunuz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL BEYEFENDİSİ | Yarı Texting ✔
RomanceHale: Teklifinizi kabul ediyorum. Sahi neyin içine düşmüştüm ben? *Kısa hikaye tadında, romantik bir kurgudur. *Keyfi yazılan bir kurgudur, eleştirel yaklaşmayınız. Romantizm #1 (25.05.2023) Kısa Hikaye #1 (25.05.2023) Komedi #1 (09.06.2023) Kurgu...