on altı

4.7K 237 22
                                    

Çalan telefon sesiyle gözlerimi araladım. Elimle yastığın altını aradığımda telefon masanın üzerindeydi. Arayana bakmadan kulağıma götürdüm yarı uykulu bir halde.

"Sen neredesin Hale? Babaannen her yerde seni arıyor? Arıyoruz arıyoruz telefonunuda açmıyorsun. Neredesin?" diyen Gülay'la birer birer her şey kafama dank etti. Dün gece film şeridi gibi kayıp gitti gözümün önünden.

"Hale?" diyerek tekrar bağıran Gülay'la kendime geldim.

"Erken çıktım. Merak etmeyin iyiyim ben. Gelince konuşalım, şu an müsait değilim," dememle telefonu kapatmam bir oldu. Yerimde toparlanıp etrafta gezdirdim gözlerimi. Duvar saatine bakmamla gözlerim kocaman açıldı. 12.23.

"Oha! Ben alarmı nasıl duymadım, kahretsin," derken yattığım yeri toplayıp saçlarımı geri iteledim. Mutfakta hazır olan kahvaltı ve yanındaki ufak notla kağıdı elime aldım.

Dün gece iyi görünmüyordun. Kahvaltını yap ve gecikmeden şirkete gel. Kahveni kendin yapabilirsin herhalde?

"Hale sen ne yapıyorsun kızım ya?"

Üst üste gelen bildirimlerle arkamı dönüp masadan telefonu aldım, mesajlara tıkladım.

Poyraz Bey: Uyandın mı?

Poyraz Bey: Hala uyuduğunu düşünmek istemiyorum, tamam iyilik edip alarmını kapattım ama,

Poyraz Bey: Bu kadar uyuyacağını düşünmedim.

Poyraz Bey: Hale?

Hale: Uyandım, yani uyandım tabiki.

Hale: Çok özür dilerim ben hemen geliyorum şimdi.

Poyraz Bey: Kahvaltıyı yapmadan çıkma. Zaten öğle molasında herkes. Akşama kadar çok işimiz var.

Hale: Merak etmeyin mola bitimine kadar gelmiş olacağım.

...

Hale: Gülay evden düzgün birkaç parça alır mısın? Şimdi sana geleceğim.

Gülay: Alayım almasınada neler oluyor Hale?

Hale: Sonra konuşacağız, şimdi hızlı olup şirkete yetişmem lazım.

Gülay: Taman gel sen ben alacağım.

Gülay'ın tüm meraklı söylemlerine rağmen kurtulmayı başarmış ve binbir koşturmayla şirkete gelebilmiştim. Asansör bizim katta durduğunda kimsenin daha moladan dönmemiş olmasını fırsat bilip odama kapandım.

Nefes nefese kapıya yaslanıp soluklandım. "Kendine gel Hale, şu günü hayırlısıyla bitir," desemde akşam evdekilerle konuştuktan sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Kırgınlık o kadar fazlaydı ki, kızgınlığımda üzerine binince tahammül edemeyecekmişim gibi geliyordu.

Arkamdaki kapının açılmaya çalışılmasıyla kenara çekildim. Kaşları çatık "Gelmişsin, ne yapıyorsun?" diyen Poyraz Bey'le dikkatle yüzünü inceleyecektim ki "Hale?" diyerek düşüncelerimi baltaladı.

"Yeni geldim Poyraz Bey. Hızlı gelip yorulunca öyle, şimdi yanınıza gelecektim bende," derken çantamı masaya bıraktım. Ajandamı ve kalemimi alıp ona döndüm. "Dün gece için kusuruma bakmayın lütfen. Biraz karışık bir gün geçirdim ve sabah böyle olmasını istemezdim. Özür dilerim," diyerek başımı öne eğdim. Biraz utandığım gerçeğini es geçemezdim.

Parmakları usulca çeneme dokunup başımı yukarı kaldırdı. Şaşkın açılmış gözlerimle yutkunup gözlerine baktım. Bakışları karışık, ne yaptığını bilemiyor gibiydi.

İSTANBUL BEYEFENDİSİ | Yarı Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin