Önümdeki dosyalarla ilgilenmeye çabalasamda aklım tamamen karşımdaki odadaydı. Tabi gözlerimde. Şengül Hanım'la onu yalnız bırakmam tedirgin ediyordu beni. Her şeyi öğrenmesini istesemde bugünki samimiyetinin ardından aramıza buz dağlarının gireceği endişesi sarmıştı her yanımı. Hiçbir şey hatırlamıyordum ve o zamanki Poyraz'ı bilemesemde şimdiki halimizle kalbimi yerinden çıkarıyordu. Beni öpmesi bambaşka boyuttu.
Kahretsin fena tutulmuştum!
"Hale," diyerek hızla açılan odamın kapısıyla korkuyla irkilip yerimden sıçradım.
"Poyraz Bey," diyerek yutkundum. Niye böyle güzel güzel bakıyordu bu adam bana şimdi?
Odasına baktığımda Şengül Hanım'ı göremedim. Tekrar bakışlarımı ona çevirdiğimde dudağının kenarını usulca kaşıyıp ardındaki kapıyı kapattı. Ellerini masaya yaslayıp üstüme doğru eğilmesiyle koltukta olabildiğince büzüldüm.
"Annem az önce çıktı. Akşam yemeğine bekliyor bizi müsait bir zamanda."
"Bizi mi?"
"Evet, ikimizi birlikte davet etti. Annem baya sevmiş herhalde seni," diyerek ufak bir tebessüm etti.
Ne sevmek ama! Kadın geçmişimizin içinden geçmiş, şimdi de telafi etmeye gayret ediyor. Sen gel, sevdi seni de. Olacak iş değil.
Samimiyetsiz bir gülümsemeyle omuz silktim. "Herhalde, teşekkür ettiğimi söylersiniz. Benim katılmamam daha mantıklı."
Kaşları hafif çatılı anlamazca baktı yüzüme. Açıklamak ister gibi atıldım direkt. "Bu durum şirkette duyulursa yanlış anlayabilirler. Kimsenin imalı bakışları ve söylemleriyle uğraşamam."
Yerinde doğrulup çenesini sıvazladı. "Uğraşacağın bir şey yok Hale. Kimsenin ağzına laf verip senin arkandan konuşturtmam. Böyle bir şey yapacağıma inanıyor musun?"
Yerimden kalkıp karşısına dikildim. Yanlış anlamasını istemiyordum. "Hayır tabi ki. Sadece dedikoduların önüne geçmek için en mantıklı olana göre hareket etmek istiyorum."
Bakışları yüzümü turlarken "Neymiş mantıklı olan?" diye sordu merakla.
"Birbirimizden uzak durmak."
"Ne?"
Harbiden ne ama Hale?
"Aramızdaki çekimin farkındayım ve bunu inkar edemem. Şikayetçi miyim diye sorarsanız, değilim. Anc-"
"Kaçıyorsun," diyerek sözümü kesti. "Korkuyorsun ve çabalamadan korkak gibi kaçmayı seçiyorsun."
Kaşları çatıldı sinirle. Ben korkak değildim. "Kaçmıyorum. Sadece imkansızı oynamak istemiyorum. En başta mantıklı olan neyse o olsun istiyorum," diyerek bir nevi tepkisini merak ettim.
Geçmişte Hale'yi tüm engellere rağmen kabul ettiyse eğer, şimdi bana yine imkansız olmadığımızı göstermesi gerekiyordu. Çünkü ben hala aynıydım. Statü farkımız yine vardı. Bunlar onun için sorun olacaksa bilmem gerekiyordu.
Belimden tutup kendine yaslamasıyla derince soluklandım. Yanağıma yasladığı avcuyla kafamı kendisine doğru kaldırdı. Önüme gelen saçlarımı omuzlarımdan geriye itip "Tuttuğum eli bırakacağımdan mı korkuyorsun?" diyerek gözlerime baktı.
Hayır elimi bırakmandan değil, geçmişten korkuyorum.
"Hayır. Sadece bu kadar kısa zamanda hızla gelişen çekimin kaybolmasından korkuyorum. Duygularınızdan emin değilken yan yana olmamız doğru değil. Henüz çok erken. Emin olana kadar benden uzak durmalısınız."
![](https://img.wattpad.com/cover/321025845-288-k51553.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL BEYEFENDİSİ | Yarı Texting ✔
RomanceHale: Teklifinizi kabul ediyorum. Sahi neyin içine düşmüştüm ben? *Kısa hikaye tadında, romantik bir kurgudur. *Keyfi yazılan bir kurgudur, eleştirel yaklaşmayınız. Romantizm #1 (25.05.2023) Kısa Hikaye #1 (25.05.2023) Komedi #1 (09.06.2023) Kurgu...