2. Bölüm

419 119 1K
                                    

"Bugün nasıl hissediyorsunuz Bayan Brown? Ya da sadece Sarah diyebilir miyim?" Sarah gülümseyerek başını salladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bugün nasıl hissediyorsunuz Bayan Brown? Ya da sadece Sarah diyebilir miyim?" Sarah gülümseyerek başını salladı. Bugün dünden daha iyi görünüyordu. Değişken ruh halleri vardı, bu bazen kötüye sebep olsa da, bazen gerçekten önemliydi. Sürekli kötü ruh hâlinde olması iyileşmesi için olumlu değildi ne yazık ki.

"Ben de sana... Ethan desem olur mu?" Rahat bir nefes aldım, bana alışmaya başlaması ve güvenmesi artık bir adım ileri gideceğimizi gösteriyordu. İyileşmek için ilk adımı atmıştı.

"Elbette diyebilirsin Sarah, sonuçta iki arkadaş da olabiliriz değil mi?" Olumlu bir şekilde başını salladı. "Dün olanlarla ilgili konuşmak ister misin?" Yutkunarak gözlerini kaçırdı, konuşmak istemiyordu. Zorlamayacaktım, kendi ne zaman isterse anlatacaktı zaten bana.

Dün gece kendini merdivenlerden aşağı atmıştı ama ciddi bir hasar almamıştı. Sadece ucuz atlatmıştı, kafasını çarpabilirdi. Ufak tefek yaralarla atlatmıştı dün geceyi, ama ailesi çok korkmuştu. İkinci kere intihara kalkıştığını söylemişlerdi. İlki kliniğe yattığı gece olmuştu, kafasını defalarca duvara çarpmış ve güçlü bir beyin sarsıntısı yaşamıştı. Ama yine şans yüzüne gülmüştü, zamanında müdahale edilmiş ve kalıcı hasar almayarak bunu da atlatmıştı.

Durumu iyi değildi, her gün daha da dibe batıyordu. Ona uzatılan yardım eline yanaşmıyordu, sürekli ölümünden söz ediyordu. Ölmekten korkuyordu bunu gözlerinde görebiliyordum, ama kendini kontrol edemiyordu. Onu anlıyordum, durumunun ne kadar zor olduğunu biliyordum. Ama her şey yine Sarah'ın elindeydi. Bana tek bir adım atsa, ona yardımcı olmak daha kolay olacaktı. Ve sanırım artık gerçekten yardım istiyordu.

"Ben... İstemedim. Herkes gibi inanmayacaksın ama ben yapmadım, gerçekten." Söylemekte zorlanıyormuş gibi birkaç saniye sessiz kaldı. "Klinikteyken yaptığımı inkar etmiyorum, kafamın içinde o kadar ses vardı ki... Belki susarlar diye..." Gözleri dolmuştu. "Ama dün gece biri beni itti Ethan, eminim. Deli olduğumu biliyorum ama, bundan eminim. Ben yapmadım." Ne kadar zaman geçerse geçsin, bunun bir sanrı olduğunu kabul etmemişti. Yaşadığı gerçek hayatla sanrılarını karıştırıyordu. Bu lanet olasıca hastalıkta sanrılar görmek doğaldı ama, yine de elden bir şey gelmiyordu. Sadece ona mücadele etmeyi öğretebilirdim. Tamamen kurtulmak Sarah'ın elindeydi, uyguladığımız ilaç tedavisi, psikoloji destek yeterli değildi. Buna gönüllü olması çok önemliydi, ve aynı zamanda çevresinin de destek olması. Sosyal hayatına devam etmesi, kendini sıradan bir insan olarak hissetmesine yardımcı olacaktı, sadece zaman gerekiyordu. Hiçbir şey imkânsız değildi.

"Sana inanıyorum Sarah, ama sende bana inanmalısın. Tek istediğim sana yardımcı olmak, artık vazoları bana fırlatmadığına göre arkadaş olduğumuzu düşünüyorum." Sarah küçük bir kahkaha atdı, onu böyle görmek beni mutlu ediyordu.

"Aslında vazo kalmadı diye, babam hepsini kırdığım için almıyor." Gülümsedim, üstüme fırlatıcak başka bir sürü şey bulacağını emindim. Sanırım gerçekten arkadaş olmaya başlamıştık. "Sana bir daha vazo fırlatmam, söz." Küçük sözleşmemizi serçe parmaklarımızı birleştirerek resmileştirdik. Sanırım artık vazolardan akrobatik hareketlerle kaçmama son vermiştik.

Hayaletin Fısıltıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin