Merabalar.
Nasılsınız?
Keyifli okumalar.
****************************************
Finney okula doğru yürürken acıdan yüzünü buruşturuyordu, çantasını sırtına asmak zorunda kalmıştı ve ne zaman sırtına değse acıtıyordu. Kimse fark etmesin diye kafasını eğmişti. Okula doğru yürürken arada kafasını kaldırarak önüne bakıyor, sonra tekrar eğiyordu. Varınca kafasını kaldırdı, insanlar dedikodu yapıyorlardı. "Duyduğuma göre Brandon ve Bradie okuldan atılmış!" Finney duyduğu şeyle duraksamıştı, zorba çocuklardan ikisiydi onlar. Yoksa onun yüzünden miydi?
Kafasını iki yana sallayarak yutkundu, bu o çocukların ilk vukuatı değildi, muhtemelen veliler yapmıştı. "Duyduğuma göre bir grup veli gelmiş, müdür çaresiz kalınca atmak zorunda kalmış." Finney duyduğu şeyle rahatladı, en azından geride kalanlar bunun için ona bulaşmazdı. Ama yinede korkuyordu, sonuçta çocuklar intikam isteyecekti, bir kurbana ihtiyaçları olacaktı ve bu her an Finney olabilirdi.
Finney dudaklarını yalayarak yoluna devam etti, Bruce'un yanından ayrılmamaya kararlıydı. Sınıfına gelip eşyalarını yerleştirdi, kimse sınıfta başkalarının çantasını kurcalamaz, kurcalanmasına izin vermezdi. Dışarıya çıkmak için cesarete ihtiyacı vardı, dün akşam yeterince dayak yemişti. Kafasını kapıdan uzatıp koridoru kontrol etti, görünürde temizdi. Derin bir nefes alıp dışarıya adım attı, tam o sırada Bruce görüş alanına girmişti. "Hey Finn!" Bruce gülümseyerek ona yaklaştı ve elini omzuna koyarak sıktı "Nasılsın?" Finney gülümsedi, yüzündeki yaralardan sadece dudağı acıyordu ve bu o kadarda önemli değildi.
"Evet, iyiyim teşekkür ederim. Sen?" Bruce eh işte der gibi kafasını salladı "İdare ediyorum." Finney dikleşti "Bir sorun mu var?" Bruce tekrar gülümsedi, gözleri yine tek çizgi halini almıştı "Bu aralar biraz fazla çalışmam gerekiyor, anlarsın ya." Finney kaşlarını kaldırdı, anlaşılan Bruce'un notları biraz kötü gelmişti. "Hey Finn, bir ara takılmaya ne dersin?" Finney gergince gülümsedi "Aslına bakarsan, bu günlerde biraz yoğunum." Bruce iç çekti "Seni anlıyorum dostum merak etme."
Bruce Finney'in omzuna elini atıp onu geniş okul koridorunda yürütmeye başladı, Finney Bruce'un ve kendisinin üzerinde gezinen bakışları görüyordu. Bruce'un kızların gözdesi olduğunu biliyordu, onun ismini kızlardan çok duyuyordu. Finney iç çekti, popüler olmak zor olmalıydı, hele ki Bruce Yamadaysan.
"Hey Bruce!" Bruce ve Finney duydukları sesle arkalarını döndüler, kahve rengi saçlı, kısa boylu, mavi gözlü bir kız utangaç bakışlarla onlara bakıyordu. "Heyyy seni tanıyor muyum?" Kız önde birleştirdiği elleriyle utangaç bir gülümseme takınarak "Oh, ne yazık ki, hayır." Kız bir süre duraksayıp devam etti "Aslında, seninle tanışmak istiyorum." Bruce bir süre düşündü, tanımadığı birine güvenmek pek mantıklı değildi, ama kız hayır derse ağlayacak gibiydi. "Um... Olur?" Kızın gözleri parlamıştı, yanakları kızarmış, beyaz dişleri ortaya çıkmıştı.
"Ben Stacy, Stacy Logan." Bruce nazik bir gülümseme takındı "Adımı mutlaka biliyorsundur, o yüzden zahmete gerek yok. Memnun oldum Stacy." Stacy bir şey demeden sadece daha da kızarmış yanaklarıyla Bruce'a bakıyordu, Bruce Finney'in omzundan tutarak yanına çekti "Bu en yakın arkadaşım Finney, tanışmanızı isterim." Stacy gülümseyip kısaca tanıştıktan sonra Bruce'a dışarıya çıkıp çıkamayacaklarını sordu, Bruce Finney'den onay bekleyen bakışlar atınca Finney kafasını evet anlamında salladı.
"Önce lavaboya uğramam gerekiyor." Bruce daha bir şey diyemeden Stacy onu kolundan tutup götürmüştü, Finney ise omuz silkip lavaboya gitmişti. Finney ellerini yıkarken aniden kapı açılmıştı, Finney korkuyla birkaç adım geriledi. Geride kalan çocuklardı bunlar. "Vay vay vay, bizim ibne değil mi bu?" Finney bir kaç daha geriye atacakken durdu, gidecek yer yoktu. " Bunların hepsi senin suçun ibne." Finney yutkundu, bu sefer onu kurtaracak kimse yoktu.
"B-Ben yapmadım..." Kızıl saçlı olan çocuk birkaç adım ona yaklaştı "Demek sen yapmadın?" Finney'i itip duvara çarpmasını sağlamıştı, Finney sırtına saplanan ağrıyla çığlık attı. Kızıl saçlı çocuk ve yandaşları kısa bir kahkaha attktan sonra kızıl saçlı olan " Şuna da bakın! Canı amma tatlıymış!" Finney'in gözleri acıdan dolayı dolmuştu bile. Kızıl saçlı olan çocuk Finney'e hiçte hoş olmayan sözler söylerken Finney'in aklı sululaşmaya başlayan sırtındaydı.
"Şuna da bakın hele, Cevap verecek cesareti bile yok!" Finney gitmeleri için dua ediyordu, yaralarını sarması gerekiyordu. " Kesin dokunduğum an ağlayacak!" "Oh, Öyle mi?" Herkes kafasını kapıya çevirmişti, Robin giydiği kahve rengi baskılı sıfır kollusu, mavi pantolonu ve bandanasıyla dikiliyordu, parmak boğumları berbat haldeydi. Yüzünde ürkünç bir ifade vardı " "Çekilin." Robin'in emir verici ses tonuna karşılık çocuklar çekilerek yol vermişlerdi, yüzlerindeki korku açıkça görülüyordu.
Ellerini yıkamak için musluğu açtığı sırada onlara baktı çocuklar tam arklarını dönüp uzaklaşacakken Robin "Bekleyin." Demişti. Hepsi arkalarını dönüp ona bakınca Robin bakışlarını aynadan çekip onlara çevirdi " Eğer bir daha Finn'e bulaşırsanız, bende size bulaşırım." Kısa bir bakışmadan sonra yine Robin'e döndüler, Robin yine bakışlarını onlara çevirerek " Defolun." demişti.
Orada yalnız ikisi kaldığı zaman Finney Robin'in elini sarışını izledi, daha sonra kısık sesiyle "Teşekkür ederim." dedi. Robin ona dönerken "Ha?" diye bir ses çıkmıştı ağzından. Finney "beni kurtardığın için teşekkür ederim." dedi tekrar. Robin "Önemli değil." diye mırıldanarak lavabonun önünden çekildi ve Finney'e yer verdi. Finney tekrar ellerini yıkayarak arkasını döndüğü zaman Robin elindeki bantla eline bir kat daha sarmakla meşküldü, Finney'in onu izlediğini fark ettiği zaman " Moose'un sağlam dişleri varmış." dedi.
Finney "Öyle mi?" dedi yine kısık bir sesle, onu kızdırmak istemiyordu" Evet, aslında sadece bayıltacaktım, biraz kan saygı getirir. Bilirsin, seyirciler tarafından." Finney eline bakıp bakışlarını tekrar yüzüne çıkardı, az önceki bakışından biraz daha yumuşak bir bakışı vardı bu sefer. " Adım Robin." Finney bakışlarını tekrar gözlerine çevirdi "Finney." Robin sırıttı "Çok uzun, Finn daha iyi." Finney hafifçe tebessüm etti "Sen öyle diyorsan."
Finney ellerini kurularken zil çalmıştı, Robin elindeki bandı arka cebine sıkıştırarak "Görüşürüz Finn." Finney kafasıyla onayladı, az önce okulun en sert çocuklarından biriyle arkadaş olmuştu, üstelik hiç bir şey yapmadan.
****************************************************
Bölüm sonu
ne düşünüyorsunuz bakalım?
Biraz saçma oldu sanki
Bu arada kitabın adını değiştirmek istiyorum, uymuyor çünkü önerisi olan?
Adios

ŞİMDİ OKUDUĞUN
From the moment we met
FanfictionOkulun iki sert çocuğu, Robin Allerano ve Vance Hopper. Okulun iki nazik çocuğu, Bruce Yamada ve Finney Blake.- Rinney/Brunce Dikkat: Zorbalık, -Vance sağ olsun- küfür, şiddet ve kan içerir.