8

133 10 15
                                    

Herkese merabalar.

Nasılsınız bakalım?

Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun ❤✨

Keyifli okumalar.

***********************************************

Vance büyüttüğü mavi gözlerini Robin'e dikmişti, kaşları çatılmıştı. " Bundan emin misin Robie?" Robin Vance'nin sinirli sesine karşılık hızlıca kafasını salladı, Vance bu işe en iyi el atabilecek kişiydi. "Vay orospu çocuğu, şimdi o çocuğu anlıyorum." Vance sinirle konuşup sıktığı yumruklarını dizlerinin üstünden boşluğa gelecek şekilde koydu. " Bunu çözmek zorundayız Vance." Vance kafasını Robin'e çevirdi, kaşları hala çatıktı.

"Biliyorum Robin, o çocuğu o orospudan kurtarmamız gerekiyor." Vance Finney'i en iyi anlayan kişiydi, o da zamanında aynı sıkıntıları yaşamıştı. " Ama nasıl?" Robin Vance'nin sorgulayan ses tonuna karşılık dün gece uzun uzun düşündüğü fikri dile getirdi " Senin evinde kalsa?" Vance kaşlarını kaldırarak ona döndü, mantıklıydı.

Vance geriye kalan bir soruyu dile getirdi "Onu nasıl ikna edeceğiz?" Robin bir süre düşündü, aslında bir fikri vardı " Onunla arkadaş olduk, belki ikna edebilirim?" Vance iç çekerek saçlarını kulağının arkasına itti " İşin geri kalanı sende Robie, evim her zaman açık adresi biliyorsun." Robin Vance'in omzunu pat patlayıp uzaklaşmasını izledi, bu gün Bruce'un antremanı vardı ve Vance bunu asla kaçırmazdı.

Robin oturduğu yerden kalkıp Finney'i aramaya başladı, biraz yakınlaşsalar iyi olurdu. 

Robin Finney'i her yerde aramıştı, en sonunda lavaboya gitmişti onu aramak için. Kapıyı yavaş bir şekilde açmıştı alışkanlık olarak. İçeriden iç çekme sesleri geliyordu, Robin kaşlarını çatarak lavaboların oluğu kısma gitti hızlı adımlarla. Finney'in sesini anında tanımıştı, Finney ağlayarak elini yıkamaya çalışıyordu, eli sürekli kanıyordu. 

"Finn?" Finney Robin'in sesini duyunca anında kafasını çevirmişti, gözleri uzun süredir ağladığını açıkça belli ediyordu. Robin birkaç adımda yanına varıp elini avuçları arasına aldı, Finney bir şey demeden onu izliyordu. "Finn, eline ne oldu?" Finney yutkundu sesinin titrek çıkmasını önlemek için, ama sesi biraz titrek çıkarak "C-cam battı." dedi. Robin'in aklına dün geceki sahne gelmişti, o camlardan birisi eline batmış olmalıydı. 

"Gel, hemşireye gidiyoruz." Finney diğer eliyle Robin'in bileğini tuttu "Yapamam..." Robin kaşlarını çattı, nedenini biliyordu. " Bak Finn, eğer o camı oradan hemen almazsak çok kötü şeyler olur." Finney yaşlı gözleriyle ona bakıyordu endişeyle, haklıydı korkmakta, Robin olsa o da korkardı. "  Finn, söz veriyorum, orada olacağım. Sen sadece benimle gel. Ben halledeceğim." Finney'in onaylamaktan başka çaresi yoktu, cam kendisi çıkaramayacağı derindeydi  ve acıtıyordu.

Robin Finney'in yaralı olmayan elini kavrayıp revire doğru yürütmeye başladı, koridorlar boştu, herkes dersteydi.  Hemşirenin odasına gelince kapıyı çaldı Robin, içeriden hemşire Ginny'nın gel sesi duyulmuştu hemen. Robin elinden tuttuğu çocukla birlikte içeriye girdi ve kapıyı arkalarından kapattı. Ginny gördüğü manzarayla hemen yerinden fırlamıştı "Eline ne oldu böyle?" Finney içini çekerek Ginny'nin eline bakmasına izin verdi.

Ginny elini narin parmakları arasına alıp camın derinliğine baktı, hemen ardından Finney'e baktı ve sakinleştirici bir ses tonuyla " Merak etme tatlım, biraz acıyacak ama çıkarabileceğim bir konumda." Finney kafasını salladı, yerindeyken bile acıtıyordu ama çıkarılması gerektiğini biliyordu. "Bu nasıl oldu?" Ginny'nin sorusuna karşılık Finney suskun kalırken Robin " Düştü, nasıl olduğunu anlamadık bile." dedi büyük bir soğuk kanlılıkla. 

Ginny Finney'i sert yatağa oturttu ve cımbız alarak kendisi de karşısına oturdu, Finney gözlerini cam parçasından çekemiyordu. Ginny cam parçasını çekerken Finney acı bir şekilde inliyordu, göz yaşları hala akıyordu ama Ginny bunları normal göz yaşı sanıyordu. Cam parçası çıkınca Finney ufak çaplı bir çığlık atmıştı, Ginny camı aniden çekmek zorunda kalmıştı çünkü. 

Ginny Finney'e üzülerek baktıktan sonra cımbızı kenara bırakarak yaraya pansuman yaptı, sargı bezini alıp elinin etrafında kısa bir tur attırdı, ama devam edememişti. Kahve rengi saçlı bir çocuk nefes nefese kapıyı açarak hızla konuşmaya başlamıştı "B-bayan Underwood! Bir öğrenci düştü, galiba kemik kırığı var acilen gelmeniz gerek!" Ginny elindeki sargıya ve çocuğa baktı, en sonunda Robin'e dönerek sargı sarmayı bilip bilmediğini sordu, Robin bildiğini söyledi. 

Ginny oturduğu yerden kalkıp yerini Robin'e verdi, Robin Finney'in elini tekrar avucunun içine aldı, diğer eline sargıyı alarak yavaşça sarmaya başladı. Bitirince Finney'in yüzüne baktı, hala ağlıyordu genç çocuk, Robin içinin sızladığını hissediyordu.  "Robin-Ben teşekkür ederim." Robin gülümsedi, elini kaldırdı Finney'in gözlerini silmek için, Finney anında gözlerini kapatarak geri çekilmişti.

Robin iç çekse de elini uzatarak gözlerini sildi, Finney irice açtığı gözleriyle ona bakıyordu. "Ben-" Robin Finney'in cümlesini bölerek "Her şeyi biliyorum." demişti. Finney daha da gözlerini büyüterek ona bakıyordu şimdi "Bak Finn, her şeyi gördüm. O adamla aynı evde yaşarsan bir kaç yıla kalmazsın." Robin bunu iyice zayıflayan vücuduna bakarak söylemişti, Finney'in evde nadiren yemek yiyebildiği gün gibi ortadaydı. Sürekli bol giymesine rağmen zayıf olduğu görülüyordu, Robin kemiklerinin göründüğüne emindi.

Finney iç çekti, Robin'in olanları öğrendiği için sevinse mi korksa mı bilememişti. "Bak Finn, sana yardım edebilirim." Finney ona baktı umutla "Nasıl?" Robin masum çıkan sesine karşılık yutkunup "Vance'yi tanıyorsun değil mi?" diye sormuştu, Finney kafasını salladı.

"Onun evinde sana yer var, merak etme kendisi kabule etti." Finney yutkunmuştu, korkuyordu ama kurtulma umudu daha ağır basıyordu. " Bak, istediğin kadar düşün. Bana evet yada hayır diye cevap ver. Merak etme hayır dersen arkadaşlığımız bozulmayacak." Finney kafasını salladı, bunu gerçekten düşünecekti.

*****************************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Adios.

From the moment we metHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin