22. Bölüm [Güç Birliği]

1.8K 217 23
                                    

Earin'de akşam olmuştu. Mahkumların yatması için bırakılmış derme çatma bir yatağın hemen üzerinde, yalnızca bir kuşun sığabileceği kadar küçük o pencere de olmasa zindanın soğuk ve kasvetli duvarları arasında gece mi yoksa gündüz mü anlamak imkansız olacaktı. Bir hücreye tıkılıp kalmak, insana her gün gökyüzüne doya doya bakabilmenin değerini fark ettiriyordu. Bir kişinin özgürlüğünden alıkonulması o kişiye yapılabilecek en büyük kötülüktü belki de.

Etraf o kadar sessizdi ki gardiyanın mızrak taşıyan kolunu hareket ettirmesiyle birlikte metal zırhından çıkan şıngırtı sesi ve hemen ardından bezgin bir biçimde esneyişi duyuldu. Bütün gün boş duvarlar arasında, kaçma ihtimali bir hayli düşük olan tutsaklara bekçilik yapmak hiç de eğlenceli değildi. Gardiyan, bu yer altı zindanından bir an önce kurtulabilmek için nöbet değişimini dört gözle bekliyordu.

Uzaktan ayak sesleri duyulunca gardiyan duruşunu dikleştirdi ve yüzündeki bezgin ifadeyi işini büyük bir sevgiyle yapan bir vatanseverin ifadesiyle değiştirdi. Aceleci ayak sesleri zindanın boş duvarları arasında yankılandı ve giderek yaklaştı. Nihayet sesin sahipleri köşeyi döndüğünde kralın baş yardımcısı Egraden, yanında iri yarı bir muhafızla birlikte açığa çıktı. Egraden'in adımları öylesine aceleciydi ki her an yerleri süpüren lacivert cübbesine takılıp düşebilirdi. Baş yardımcı, gardiyanın önüne dikilip gergin bir sesle konuştu. "Şu büyücüyü dışarı çıkart. Kral kendisiyle görüşmek istiyor."

Gardiyan aldığı emir üzerine başını itaatkar bir biçimde eğdi ve hızlı adımlarla büyücünün kaldığı hücreye gitti. Beline takılı anahtar destelerinden birini alıp kulakları tırmalayan bir şıngırtı sesiyle hücrenin kilidini açtı.

"Büyücü Hagmar," dedi gardiyan soğuk sesiyle. "Dışarı çık. Kral seninle görüşmek istiyor."

İhtiyar büyücü bağdaş kurmuş oturuyordu. Gözleri kapalıydı. Gardiyanın sözlerini işitmişti ancak kılını dahi kıpırdatmadı.

"Dediğimi duymadın mı?" diye çıkıştı gardiyan. "Ayağa kalk! Kralı bekletemezsin!"

İhtiyar büyücü bezgin bir tavırla nefesini dışarı verdi ve gözlerini yavaşça açtı. Kendisini öldürmeye gelen elleri meşaleli, öfkeli halka karşı koymayı reddettiğinden ve halk da öfkesine rağmen bir büyücünün öldürülmesini istemediğinden - belki de büyücünün karşılık vermesinden çekindiklerinden - zindana kadar düşmüştü. Bu yaşından sonra özgürlüğünden mahrum bırakılıp aşağılanacağına ölmeyi yeğlerdi. Kral Baldemar da bunu biliyordu ancak ona acısız bir ölüm sunmak yerine sözde suçunun ölüm gerektirmediğini öne süren birkaç gerekçeyle birlikte kendisini bu kokuşmuş yere tıkmıştı. Bu yüzden şu saatten sonra bir zamanlar dostu bildiği kral da dahil hiç kimseyle konuşacak tek bir kelimesi bile yoktu.

Gardiyan dönüp baktığında Egraden'in sabırsız ve öfkeli bakışlarıyla karşılaştı. Bunun üzerine hızla hücreye girip ihtiyar büyücüyü yakasından tuttu ve ayağa kaldırdı. Büyücü hiç karşı koymamasına rağmen gardiyan kaba bir biçimde kolunu kavrayıp çekiştirerek onu Egraden'in karşısına getirdi. İkili kısa bir süre konuşmadan bakıştılar. Hagmar, Egraden'i az da olsa tanırdı. Kendisinin saraydan ayrılmasına az bir süre kala Egraden kralın baş yardımcılığı görevine atanmıştı. Sadık biriydi ancak pek de etkili biri olduğu söylenemezdi. 

Egraden ihtiyarın toz toprak içindeki üstüne baktı. Büyücü yaklaşık yedi aydır buradaydı ve gözle görülür biçimde zayıflamıştı. Hagmar'ın başına gelenleri Egraden de tasvip etmiyordu ancak kendisine ne emredilirse onu yapmak durumundaydı. Bir şey demeden yanındaki muhafıza büyücüyü getirmesi için işaret verip yürümeye başladı. Muhafız, başını itaatkar bir biçimde eğdikten sonra ihtiyar büyücüyü kolundan tutup baş yardımcının peşine takıldı. Üçlü, birlikte konseyin toplandığı büyük salona vardıklarında içeride hararetli bir tartışma vardı. Hagmar'ın salondan içeri adım atmasıyla birlikte sesler bir anda kesilip tüm başlar kendisine doğru çevrildi. 

BİR ZAMANLARIN KRALLIĞI: Bereket ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin