Kışın son günleriydi. Kar yavaş yavaş yerden kalkıyor, havanın soğukluğu kırılmaya başlıyordu. Sahiden de Mahurra'nın dediği gibi sert bir kış olmamıştı. Zaten kimsenin kışa aldırdığı da yoktu. Halkın tüm endişesi Dalzak Bayramı'ndan beri Kara Sanat'ı kullananlardı. Böylesi bir tehlike varken diğer her şey daha az tehlikeli görünüyordu. Ne var ki, Kara Sanat'ı kullananlardan ses seda yoktu. Kimileri bu sessizlik yüzünden rehavete kapılırken kimileri de sessizliğin hayra alamet olmadığını ve er ya da geç bir şeylerin olacağını düşünüyordu.
Aris yaklaşık iki dolunaydır Hagmar'dan büyü eğitimi alıyor ve haftalık olarak sınava tabi tutuluyordu. Rakibi kimi zaman Izavo, kimi zaman da Hagmar oluyordu. Şimdiye dek girdiği tüm sınavlardan alının akıyla çıkmıştı ancak şüphesiz en unutulmaz olanı Kral Aldhamir'in Aris'ten bir kurtla çarpışmasını istediği zamandı. Büyücü bunun çok tehlikeli olduğunu söyleyerek anında karşı çıkmış ancak kral onu dinleme zahmetine girmemişti. Aris'i zorlayabildiği kadar zorlamak hatta canını yakmak istiyordu. Son vukuatından sonra Aris'e karşı tahammül seviyesi iyice düşmüştü. Ne var ki, kral onu ne kadar zorlarsa zorlasın Aris hep bir şekilde onun yüzünü kızartmayı beceriyordu. Ağzından salyalar akıtan o vahşi kurtla karşı karşıya geldiğinde de aynısı olmuştu. Gerçi bu karşılaşmada Aris de vücudunun bazı yerlerine derin yaralar almıştı ancak en sonunda galip gelmeyi de bilmişti. Becerilerinin günden güne güçlendiği belliydi. Bu durum Aris'i mutlu ederken Kral Aldhamir'de karışık duygulara neden oluyordu. Aris'in yeteneklerini geliştirmesi en nihayetinde kralın işine gelecekti fakat öte yandan bu durumun kendisi ve otoritesi için tehlike arz edebileceğinin de farkındaydı. Sık sık Mahurra'nın Aris hakkında söylediklerini düşünüyor ve uykusuz geceler geçiriyordu. Önünde iki yol vardı. Ya Aris'i onunla işi bitene kadar kullanıp sonrasında yok edecekti ya da kalbini kazanıp sadık hizmetçisi haline getirecekti. İkinciyi yapmayı yeğlerdi, böylece gücüne güç katardı fakat Aris'i öyle kolay zapt edemeyeceğinin farkındaydı. Araları çoktan açılmıştı ve bu saatten sonra toparlamanın mümkün olmadığını düşünüyordu. Daha farklı bir şeye ihtiyacı vardı: bir koza. Aris'i zapt edebileceği bir koz arıyordu ve her ne kadar henüz bulamamış olsa da er ya da geç bulacağından emindi.
Kral Aldhamir günlük işleriyle meşgulken kahya aceleci adımlarla taht odasına girdi. Alnı boncuk boncuk ter olmuştu ve endişesi adeta paçalarından akıyordu. Kralı selamladıktan sonra kuruyan boğazını temizleyip konuştu.
"Majesteleri, dışarıda sizinle görüşmek isteyen biri var. Duvurin'den gelmiş."
Kral Aldhamir'in kaşları çatıldı. Duvurin başkentin doğusunda kalan küçük bir köydü. Orada yaşayan birini başkente hangi rüzgarın attığını merak etmişti.
"Çağır gelsin."
Kahya başını eğip dışarıdaki muhafızlara hitaben seslendi. "İçeri getirin!"
İki muhafız, kollarından tutmakta oldukları genç bir kadını taht odasından içeri soktular. Kadının etraftaki insanların ne kadar derli toplu ve temiz giyindiklerini görünce kendi hırpani kılığından utandı. Omuzlarına kadar uzanan ve bir süredir yıkanmadığı belli olan dalgalı, sarı saçlarının bir kısmını geriden toplamıştı. Ayaklarında eski püskü bir pabuç vardı. Elbisesi o kadar eskiydi ki bir zamanlar mavi olan rengi adeta soluk bir griye dönmüştü. Elleri yara bere içindeydi. Ürkek bakışlarını kralın yüzüne çeviremiyordu bir türlü. Endişeden soluk dudaklarını ısırıyor, sık sık yutkunuyordu.
Kral Aldhamir kadını baştan ayağa inceledi. Bu kadar hırpani bir kılıkta olmasa güzel kadın diye düşündü. Yeşilin belki de en güzel tonuna sahip olan gözleri ürkek bir ceylanı andırıyordu. Biçimli bir burnu ve her ne kadar kuruyup çatlamış olsa da güzel dudakları vardı. Eşi vefat ettiğinden beri birçok kadın Kral Aldhamir'e çekici geliyordu ancak etrafındaki kadınların hepsi güzel görünmek için fazlasıyla çabalıyordu. Oysa karşısında duran bu kadın, çabalamadığı halde güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ZAMANLARIN KRALLIĞI: Bereket Çağı
خيال (فانتازيا)~ WATTYS 2023 BÜYÜK ÖDÜL KAZANANI ~ Yüzyılda bir kez yaşanan ve ruhlar dünyasının kapılarının açıldığı Dhura gecesinde Aris isimli bir erkek çocuk dünyaya gelir. Yıllardır kemikleşmiş inanca göre Dhura gecesi doğan çocuklar lanetlidir ve öldürülmel...