FİNAL [Kanlı Yüzleşme]

2.1K 201 24
                                    

Güneş yüzünü gösterir göstermez Duvurin köyünde hareketlilik başlamıştı. Köyün kadınları yiyecek bir şeyler hazırlarken savaşçılar da planın üzerinden geçiyordu. Birazdan ormana gidip kapanları çeşitli noktalara yerleştirip Dugrel'in Gharzul'u sürükleyeceği güzergahı belirleyeceklerdi. Çocuk çelimsiz görünen bedeninin aksine iyi bir koşucuydu ve meydanda ısınma hareketleri yapıyordu. Yalnız değildi, az ötede Aris ve büyücü de yoğunlaşma egzersizleri yapmaktaydı. Gecenin büyük bir kısmını konuşarak ve plan yaparak geçirmişlerdi.

"Portalı açabilecek biri varsa o da sensin," diye konuştu Hagmar, yaptıkları egzersiz sona erdiğinde.

"Şimdiye kadar öğrettiğimden farklı bir şey yapmayacaksın. Sadece daha çok yoğunlaşman ve daha büyük bir enerji sarf etmen gerekecek. Tabi bunun için enerjini kontrollü kullanman gerekiyor." Büyücü, asasını bir kez yere vurup sözlerine devam etti. "Zihnini boşaltmalısın. Yalnızca şimdi değil, Gharzul'un karşısındayken de zihnin o yaratığı ait olduğu yere göndermek dışındaki tüm düşünce ve endişelerden arınmış olmalı."

Aris anladığını belirtircesine başını salladı. Anlamasına anlıyordu fakat anladıklarını uygulamaya döküp dökemeyeceğinden emin değildi.

"Şimdiye dek ne yaptığını bilmiyorken bile güçlü örüler ortaya koydun. Artık ne yaptığını biliyorsun ve portal da açabilirsin."

Aris, büyücünün bunu kendisine cesaret vermeye çalıştığından mı yoksa gerçekten inandığı şey bu olduğundan mı söylediğini anlayamamıştı. Gece boyunca portal açmanın zor ve tehlikeli olduğundan bahsetmişken şimdi yapabileceğini söylüyordu.

"Sen portalı açarken ben de seni koruyacağım," diye konuşmasını sürdürdü büyücü. Tam da bu sırada Izavo yanlarına geldi. Pek iyi uyuyamamıştı ve gözlerinin altında beliren hafif morluklar bunu ele veriyordu.

"Bir şeyler yedikten sonra kapanları yerleştirmek için ormana gireceğiz. Hazır mısınız?"

"Olabildiğince," diye yanıtladı büyücü. "Siz Gharzul'u ateşin ışığıyla şaşırtıp oyalayacaksınız, Aris portalı açacak ve ben de zarar görmemesi için onu koruyacağım."

Izavo anladığını belirtircesine başını salladı. Savaşçılarına güveniyordu. Tek endişesi Aris'in portalı açıp açamayacağı yönündeydi. Luan, dün gece büyücüyle Aris'in arasında geçen konuşmayı Izavo'ya aktarmıştı. Eğer Aris portalı açmayı başaramazsa ya da zamanında açamazsa çok can kaybı yaşanacaktı.

Köyün gençlerinden biri meydana gelip "Yemek hazır!" diye bağırınca insanlar işlerini bırakıp toplanmaya başladılar. Kimse dile getirmiyordu ancak birçoğu bunun yedikleri son yemek olabileceğinin farkındaydı ve hiç acele etmeden yiyordu. 

Nihayet yemek faslı sona erince savaşçılar silahlarını sırtlanıp ayaklandılar. Köyün erkekleri de kapanları kurmaları için savaşçılara yardım edecekti. Önde savaşçılar, hemen arkalarında iki büyücü ve köylüler ormana girdiklerinde kuzey, güney ve doğu yönünde ilerlemek üzere üç gruba ayrıldılar. Ormanın batı tarafı köye çıkıyordu bu yüzden geride kalanları korumak adına Gharzul'u mümkün olduğunca batı tarafından uzak tutacaklar, diğer bölgelereyse kapanlar yerleştireceklerdi.

Aris ve büyücü, içlerinde Izavo'nun da bulunduğu doğu grubundalardı ki bu da ormanın daha da derinlerine ilerlemeleri gerektiği anlamına geliyordu. Gharzul'un çoğunlukla görüldüğü yer doğu tarafı, yani ormanın iç kısımlarıydı. Ana plan Gharzul'u bu bölgede köşeye sıkıştırmaktı ancak işler ters giderse yaratığı ilk olarak kuzeye, o da olmazsa güneye çekmeyi planlıyorlardı. Üç bölgede de savaşçılar bulunacaktı ancak çoğunluğu doğuda, Gharzul'u esas avlamak istedikleri yerde bulunacaktı. Izavo, altışar savaşçısını kuzey ve güneyde konuşlandırmıştı. Geriye kalan sekiz savaşçı beraberinde Dugrel, Aris ve ihtiyar büyücü ile birlikte doğuda konuşlanacaktı. Izavo, her ne kadar kapanların kurulmasına yardım etseler de köylüleri gece yaşanacak olan çarpışmadan soyutlamıştı. Zaten bir avuç kalan köyün geri kalan erkekleri de ölürse kadınlar ve çocuklar hepten ortada kalacaktı. 

BİR ZAMANLARIN KRALLIĞI: Bereket ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin