12. Bölüm [İsyan] 1. Kısım

2K 237 9
                                    

Başkent Earin kızgın ateşin üzerinde fokurdamakta olan bir kazandan farksızdı. Moniren ve Orimar'in başını çektiği Wandenhein Büyücüleri, Fani Dünya'ya yıkım getirecek olan lanetli bir çocuğun Soreln topraklarında himaye edildiğini dört bir yana yaymış ve halkı galeyana getirmişti. Onların bu kışkırtıcı eylemlerine yalnızca Guilamor ve Hivreyn katılmıyor ancak onlar da halkı sakinleştirmek adına bir şey yapamıyordu. Kral Baldemar'ın da eli kolu Wandenhein Büyücüleri'nin halkın gözünde sahip olduğu otorite karşısında bağlıydı. Böyle bir şeye müsaade ettiği için alenen onu suçlayanlar, hatta tahtan inmesini isteyenler dahi vardı. İşlerin sarpa sardığı şimdilerde Aerith babasının başının ağrımasına sebep olduğu için pişmandı ancak yine de doğru şeyi yaptığını düşünüyordu.

"Halk Karaçam Ormanı'na doğru yürüyor!" diye durum izahında bulundu kralın baş yardımcısı Egraden. Durumu haber vermek için koşarak gelmiş ve soluk soluğa kalmıştı. Yüzünde dehşetle karışık ne yapacağını bilemeyen birinin ifadesi vardı. Kuzeylilere has beyaz teni daha da soluklaşmış adeta kireç gibi olmuştu. Alnını boncuk boncuk terler süslüyordu.

"Kaç kişiler?" diye sordu Kral Baldemar. Yüzünde belirgin bir endişe ve çaresizlik vardı.

Egraden sıkıntılı bir nefes verip dudaklarını birbirine bastırdı. Doğru sözcükleri seçmeye çalışıyordu ancak hiçbir sözcük doğru gelmiyordu. "Çok fazlalar kralım. Sayılmayacak kadar fazla. Bu kadar insanın, ellerinde silahlarla ve meşalelerle Karaçam Ormanı'na yürüyecek kadar gözlerinin döndüğüne inanamıyorum."

"Hepsi birbirini gaza getiriyor," oldu kralın yanıtı. "Halkın öfkesi bir kez kabarıp yumruklar göğe yükseldi mi onları pek az şey durdurabilir."

"Bir şeyler yapmalısınız kralım!" diye araya girdi Prenses Aerith. Ses tonunda ve yüzünün her bir karışında endişe vardı. Bu insanlar Karaçam Ormanı'na Aris'i ve Hagmar'ı öldürmeye gidiyorlardı.

"Wandenhein Büyücüleri'nin sözüne karşılık benimki?" dedi Kral Baldemar, acı dolu bir gülümsemeyle. "Bir zamanlar kralların sözü geçerdi ancak artık Wandenhein Büyücüleri'nin sözü geçiyor. Halk, krallarından çok Wandenhein Büyücüleri'ne bağlılık gösteriyor." Kral sustu ve bir süre boşluğu seyredip usulca devam etti. "Kan dökmeden onları durdurmam imkansız ve ben, kendi halkını katleden bir kral olmayacağım."

Prenses Aeirth itiraz edemedi. Babasının sözleri acı ama gerçekti. Onca gözü dönmüş insan ancak zor kullanarak ve kan dökerek durdurulabilirdi ki bu Soreln tarihinin hiçbir döneminde görülmemiş bir şeydi. 

"Büyücüler bu olayda insanların en hassas oldukları noktaya değindiler," dedi kralın baş yardımcısı Egraden. "Onları sevdiklerinin hayatlarının tehlike olduğuna inandırıp korkuttular. Şimdi hepsi, bu çocuğu evlatlarının hayatını ve geleceklerini tehdit eden bir canavar olarak görüyor ve yok etmek istiyor."

Kral başıyla onayladı. Buna kendisinin de inanıp inanmadığından şüpheliydi ancak çocuğun öldürülecek olması krala doğru gelmiyordu. Onu bizzat görmüş, sarayında ağırlamıştı. Masum ve korkmuş küçük bir çocuktan fazlası değildi. "Sanırım elimden gelen tek şey Hagmar'a haber uçurmak olur. Böylece daha güvenli bir bölgeye geçebilirler ancak bu işi gizlice halletmeliyiz."

"Ben gidebilirim!" diyerek öne çıktı Aerith krala hitaben. Kararlılığı ve cesareti gözlerinden okunuyordu. "Onlardan daha önce varırım."

"Hayır. Bu çok tehlikeli," diyerek anında karşı çıktı kral. "Aklımda başka biri var ancak kabul edip etmeyeceğini bilmiyorum." Kral düşünceli bir biçimde sakalını sıvazladı. Hagmar eski dostuydu ve çocuğun hayatıyla birlikte onun hayatından da endişe ediyordu. Öfkeli halkın kralları dahi tahtlarından indirdikleri olmuştu zamanında. İhtiyar bir büyücü ve küçük bir çocuğa zarar vermeleri işten bile değildi. 

BİR ZAMANLARIN KRALLIĞI: Bereket ÇağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin