"Daha açık konuşur musunuz Baş Büyücü?" diye atıldı Luan ceset kokan evden dışarı çıkarlarken. "Agnarf'ın azılı yaratığı derken neyi kast ediyorsunuz?"
Izavo, Odran ve Duvurinli adam da aynı sorunun cevabını merak ederek soran gözlerle büyücüye bakıyordu. İhtiyar büyücü sıkıntılı bir nefes verdi. Durumu onlara izah etmek kolay olmayacaktı.
"Ben açıklarken diğerleri de işitse iyi olur." Büyücü ateşin etrafındaki insan çemberinde doğru yürümeye başlayınca diğerleri de onu takip ettiler. Meydana vardıklarında büyücü duruşunu dikleştirip konuşmaya başladı.
"Karşı karşıya olduğumuz şey bir hayvan değil. Agnarf'tan, yani Ruhlar Dünyası'nın yer altı zindanından gelen tehlikeli bir yaratık: Gharzul."
Büyücüyü büyük bir ilgi ve korkuyla dinleyen kalabalığın daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. Bu gözlerinden okunabiliyordu ve büyücü de bunun farkındaydı. Derin bir nefes alıp devam etti.
"Tanrı'nın lanetlediği ruhlar içinde ebediyen kalmaları üzere yeraltı zindanı olan Agnarf'a kapatılır. Burada bulunan ruhlar bazen biçim değiştirirler. Ruhlar Dünyası'nı anlatan kitaplarda yazana göre Gharzul da bir zamanlar insanmış ancak yapıp ettikleri yüzünden Tanrı tarafından lanetlenip Agnarf'a kapatılmış. Zamanla içindeki kötülük dışına da yansıyarak onu korkunç ve iğrenç bir yaratığa dönüştürmüş."
Savaşçılardan biri kısa, kesik bir kahkaha atarak ellerini çırptı. "Güzel masaldı ihtiyar."
Tüm başlar savaşçıya dönerken kimseden çıt çıkmıyordu. Büyücü, olan bitenin zerresinin dahi farkında olmayan bu savaşçıya karşılık verme zahmetine girmedi.
"Kapat çeneni Jax," diye araya girdi Izavo. Savaşçıların lideri olarak burada bulunuyordu ve sözleri Jax'in sesini kesmesi için yeterli olmuştu.
"Anlamadığım iki şey var," diye büyücüye hitaben konuştu Odran. "Anlattığın şu şeyin gerçek olduğunu varsayarsak, Agnarf'ta bulunması gereken bir yaratığın burada, Duvurin köyünde işi ne ve sen neyle karşı karşıya olduğumuzu nasıl tespit ettin?"
"Parçaları birleştirdim," diye yanıtladı büyücü. "Gharzul, ebedi karanlığın hüküm sürdüğü bir yerden geliyor. Yalnızca geceleri açığa çıkması buna bir kanıt. Öte yandan, adamın bedeninde gördüğümüz izler ve hızlı oluşu da Gharzul'un tasvirine birebir uyuşuyor. Son olarak, ölenlerden hiçbirinin yenmediğinin farkındasınızdır herhalde. Her biri öldürülüp bir kenara atılmış. Gharzul, tıpkı Agnarf'taki diğer yaratıklar gibi kötülüğün vücut bulmuş halidir. Saf kötülükten bahsediyorum. Yok etmeye ant içmiş türden." Büyücü durup bakışlarını ateşin aydınlattığı yüzlerde gezdirdi ve en sonunda Odran'ınkinde durdu. "Anlayacağın karşı karşıya olduğumuz şeyin Gharzul olduğunu söylemek için epey nedenim vardı." Sıkıntılı bir nefes verip kendini sakinleştirdikten sonra devam etti. "İlk soruna gelince, yaratığın burada ne işi olduğunu ben de bilmiyorum. Tek bildiğim Agnarf'tan tek başına çıkamayacağı."
"O halde kim çıkarttı bu lanet şeyi?" diye böğürdü savaşçılardan biri. Ne yazık ki bu sorunun cevabı büyücüde yoktu. Tek tahmini bunu Kara Sanat'ı kullananların yapmış olabileceğiydi ancak emin olamıyordu. Agnarf'a kapatılmış bir yaratığı serbest bırakmak öyle kolay bir iş değildi. Eğer Kara Sanat'ı kullananlar bunu başarabilecek kadar güçlendilerse durum sanılandan çok daha vahimdi.
"Bu yaratıkla nasıl savaşılır?" diye sordu Izavo. Kalabalığın içinde en sakin görünen oydu.
"İnsan eliyle yapılma hiçbir silah Gharzul'a etki etmez," diye yanıtladı büyücü. "Onu yavaşlatabilir ancak öldürmez. Büyü gerekli."
![](https://img.wattpad.com/cover/331727915-288-k899440.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ZAMANLARIN KRALLIĞI: Bereket Çağı
Fantasía~ WATTYS 2023 BÜYÜK ÖDÜL KAZANANI ~ Yüzyılda bir kez yaşanan ve ruhlar dünyasının kapılarının açıldığı Dhura gecesinde Aris isimli bir erkek çocuk dünyaya gelir. Yıllardır kemikleşmiş inanca göre Dhura gecesi doğan çocuklar lanetlidir ve öldürülmel...