"Dur, yapma."
Burnunu burnuma sürtüp derin ve sarhoş sesiyle doldurdu kulaklarımı.
"Durdurma beni, bu kadar yaklaşmışken lütfen durdurma."
"Jungkook bu doğru değ-"
Lafımı bölen şey odanın birden açılan kapısı olmuştu.
"Kahve ve soda haz-ovvv. Ben hiçbir şey görmedim, siz devam edin."
Biz birbirimizden uzaklaşırken Yoongi geldiği gibi kapıyı kapatıp gitti.
"Yoongi ben senin zamanlamanı si-"
Edeceği küfürü anlayıp sözünü yarıda kestim.
"Sen yatağa otur. Bu kahve ve sodayı iç, kendine gelirsin. Ben bi Haru'ya bakayım."
Kahve ve sodanın olduğu tepsiyi komodinin üzerine bırakır bırakmaz hızla odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Yoongi ve Haru mıtfakta gülüşüyorlardı.
"Yoongi sen bi yukarıya bak istersen. Üzerini de değiştirmesi lazım."
Yoongi sinsi bakışlarını üzerime dikerken daha da utandığımı hissediyordum.
"Sen değiş-"
"Yoongi ağzını açarsan çok kötü olur."
"Tamam ya tamam, bir şey demedim. Ben bizim oğlana bakayım bi."
Yoongi yanımızdan ayrılırken derin bir nefes verip sandalyelerden birine oturdum. Haru heyecanla karşıma otururken heyecanlı gözlerini dikti gözlerime.
"Napıyordunuz siz yukarda? Yoongi yakalamış."
Heyecanına karşılık sadece gözlerimi devirebildim.
"Bir şey yakaladığı yok. Sana ne anlattı nasıl anlattı bilmiyorum ama o gelmese de düşündüğünüz şey olmayacaktı."
Bu sefer gözlerini deviren Haru olmuştu.
"Hadi ama Minseoooo. Senin de için gidiyor çocuğa."
"Nasıl güveneyim ben ona Haru? Nasıl güvenip de böyle bir yola çıkayım?"
"Bir şans ver Minseo. Yoongi'nin dediğine göre Jungkook'u ilk kez böyle görüyorlar."
Haru sözleriyle beni bilinmezliğe sürüklerken aklıma Jimin geldi.
"Haru saat kaç?"
Masanın üzerindeki telefonunu eline alıp bana çevirdiğinde saatin gece yarısını çoktan geçtiğini görmemle ayağa fırladım.
"Eyvah, saat kaç olmuş. Jimin'i unuttum ben. Telefonum nerde?"
Deli gibi telefonuma bakınırken aklıma çantamla birlikte odaya koyduğum geldi. Hızla yukarıya çıkarken kapıyı açacaktım ki üzerini değiştiriyor olabilme ihtimaline karşı kapıyı çaldım. İçerden 'Geel' sesi gelmesiyle hızla odaya girdim. Direk hedefim sandalyenin üzerinde duran çantam olurken aynı hızla telefonumu çıkarttım.
Jimochi ×5 Cevapsız Çağrı...
Gönderen: Jimochi
Minseo nerdesin?
(22.15)Minseo Tanrı aşkına neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?
(23.37)Umarım başına bir şey gelmemiştir.
(00.02)Artık gerçekten endişelenmeye başlıyorum. Haru da telefonlarına cevap vermiyor. Ne halt ediyorsunuz Tanrı aşkına.
(00.36)Ben telaşla mesajları okurken telefonumun bir kez daha çalmasıyla irkilip ne söyleyeceğimi düşünürken daha fazla bekletmeden açtım.
"Jimin-shiiiii na-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D-3 |Jungkook|
Fanfiction"Ben seni bir serçenin göz yaşı kadar seviyorum." "Serçeler ağladığında ölürler, sevgilim." "İlkbaharda toprağa cemre düştükten sonra yeşerir her yer. Yaz gelir dört bir yana. Garip bir telaş kaplar insanın içini, tuhaf bir heyecan. Her anını değerl...