"Aaaa Jihan. Jungkook'un kuzeni Jihan."
Jihan barmenin önüne koyduğu içkiyi yudumlarken gülümseyerek bana bakıyordu.
"Seni burda, bu halde görmek şaşırtıcı. Bir sıkıntı mı var?"
Bir sıkıntı var. Hem de baya büyük bir sıkıntı.
Başımı sabit tutamazken bir de olumlu anlamda sallamaya çalışınca oturduğum sandalyeden az daha düşüyordum. Jihan kolumdan tutarak düşmeme engel olmuş ve sesli gülmeye başlamıştı.
"Hey hey, yavaş ol. Seni bu hale getiren sorunu merak ettim açıkçası. Nedense içimden bir ses bunun çok sevgili kuzenimle alakalı olduğunu söylüyor."
"Söylesene Jihan, sen de kuzenin kadar şerefsiz misin?"
"Kuzenim diye söylemiyorum, çok şerefsizdir. Ne yaptı seni bu kadar üzecek?"
Oturduğum yerde gözlerim kapanırken aklıma dolan görüntülerle geri açtım.
"Neler yaptı Jihan. Benim üzerimden iddiaya girmiş, bugün tartışırken de bana aşkını ilan edip öptü."
Jihan işte şimdi istediği oyuncağı elde etmiş bir çocuk gibi gülümsüyordu. Şu an çok yanlış bir şey yaptığımın farkındaydım ama kesinlikle kendime engel olamıyordum. Jihan hala daha gülümserken barmenden bir bardak daha içki istedim.
"BARMEN BANA BİR TANE DAHA O KÜÇÜK ŞEYDEN."
Barmen tam istediğimi hazırlıyordu ki Jihan hazırlamamasını söyleyince durmak zorunda kaldı. Daha eğlence yeni başlıyorken neden bunu yapıyordu?
"Hadi amaaa, engel olmasana. İçmek istiyorum."
"Minseo daha fazla içmen pek iyi olmayabilir. Gel seni yukarıya çıkartalım."
"Ne var yukarıda?"
Elindeki içkiyi kafasına diktikten sonra boş bardağı tezgaha bırakıp kolumdan nazikçe tutarak oturduğum yerden kaldırdı. Yörüngede duramayan bedenime destek olarak beni yukarıya çıkartmaya başladı.
"Sana diyorum, sen de mi anlamıyorsun beni? Niye kimse beni anlamıyor?"
Son basamağı da çıkıp düz koridorda ilerlerken sağımızda ve solumuzda kalan kapılara göz gezdirdim.
"Seni çok iyi anlıyorum fakat bu fırsatı kaçıramam. Merak etme, sana bir şey yapmayacağım. Sadece Jungkook'la biraz uğraşmak güzel olacak."
Bir şeyler söylüyordu ama kesinlikle anlam veremiyordum. Tek anladığım Jungkook'tu.
Uzun koridorda ilerlerken Jihan durup sağımda kalan kapıyı cebinden çıkardığı anahtarla açıp tekrardan elini belime koyduktan sonra ikimiz de içeriye girdik. Oda aşırı büyüktü. Tam ortada kocaman, iki kişilik bir yatak vardı. Sol tarafta bir kapı vardı. Tahminimce banyo olmalıydı.
Yatağa doğru savsak adımlarla ilerlerken Jihan bana eşlik ediyordu. Yatağın önüne geldiğimizde uzanmama yardımcı olduktan sonra kendisi de yanıma uzanıp telefonunu çıkardı.
"Ne yapıyorsun sen?"
Cebinden çıkardığı telefonun gördüğüm kadarıyla kamerasını açmış bize çevirmişti.
"Sadece biraz eğleneceğim. Lütfen gözlerini kapatır mısın? Sana gerçekten bir şey yapmayacağım. 15 dakikaya Jungkook burda olacak, istesem de yapamam."
Jungkook'un neden burada olacağını anlamasam da dediğini yapıp gözlerimi kapattım. Birkaç fotoğraf sesinden sonra gözlerimi açtığımda Jihan'ın mesaj kısmına girdiğini gördüm. Çektiği fotoğrafları seçip gönderdikten sonra mesaj yazmaya başlamıştı fakat gözlerim o kadar bulanıktı ki tek bir harfi dahi okuyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D-3 |Jungkook|
Fanfiction"Ben seni bir serçenin göz yaşı kadar seviyorum." "Serçeler ağladığında ölürler, sevgilim." "İlkbaharda toprağa cemre düştükten sonra yeşerir her yer. Yaz gelir dört bir yana. Garip bir telaş kaplar insanın içini, tuhaf bir heyecan. Her anını değerl...