21

165 12 14
                                    

"Barıştınız yani."

Derin bir iç çekip deminden beri Jungkook'un ayrı benim ayrı söylediğim şeyi yine tekrarladım.

"Evet Yoongi, barıştık. Yeter artık ya. Bir Haru bir sen. Barıştık işte."

Yoongi'nin an be an bakışları değişirken bu sefer gelecek hamleyi anlamıştım. Şamar oğlanına dönmüşken zaten bir de Yoongi'ye izin veremezdim.

"Haru, sevgiline sahip çık, yerinden kalktığı an üzerine uçarım."

Haru dediğimi yapıp Yoongi'nin kolundan tutarken sakinleşmesi için bir şeyler fısıldıyordu kulağına.

Jungkook'u bakışları benim üzerimde dolaşırken usulca ona sokulup başımı göğsüne yasladım. Benim için atan kalbinin sesini duymak bu hayatın bana verdiği en güzel hediyeydi.

"Neden gittin oraya?"

Ben Jungkook'un kalbinin sesiyle sağır olmuşken Yoongi'nin sakin sesi bozdu sağırlığımı.

"Başka yol bulamadım. Gidecek başka yer bulamadım."

"Ben burada neyim? Ya Namjoon? Biz neyiz seninle Jungkook, senin için ne ifade ediyoruz? Böyle zamanlarda birbirimize sığınmayacaksak biz neden arkadaşız Jungkook? Söyle de ona gre devam edelim bundan sonra. Eğer sen bizi bu kadar yakın görmüyorsan biz de seni aramayalım o zaman başımız sıkışınca."

Konu ciddi bir hal alırken ben de oturduğum yerde doğruldum. Jungkook'un yüzüne hüzün çökmüştü.

"Hayır, onunla alakası yo-"

"Neyle alakası var Jungkook!? Ya biz seni oradan kurtarmak için bin takla attık. Sen ne yapmaya çalışıyorsun?!"

Kimse ses çıkartamazken ben susamadım. Haklıydı ama kıyamıyordum işte.

"Yoongi tamam, bir daha yapmayacak."

"Kaçıncı bir daha yapmayacağım diyişi bu Minseo? Şurda yalnızca 2 aydır hayatımızdasın, öncesinden haberin bile yok."

Doğru söylüyordu, yine. Ben yalnızca 2 aydır tanıyordum Jungkook'u, o ise yıllardır. Belki de bu kadar kızışı bundandı. 

"Sen Jungkook, sen bencil piçin tekisin. Kendinden başka düşündüğün bir şey yok."

Jungkook hiçbir şeye tepki vermezken bu sefer kafasını hızla kaldırdı.

"Hayır, var. Ben Minseo'ya kendimden daha fazla de-"

"Siktir lan ordan! Öyle olsa bu kız babasından dayak yerken, şiddet hayatının korkusu haline gelmişken ondan kaçıp şiddete sığınmazdın."

Yüzüme vuran bu sert gerçekle sarsıldım yerimde. Jungkook da benden güç almak istercesine elimi tuttu.

"Yoongi, tamam sevgilim. Haklısın ama sakin ol lütfen. Hem bak o da anlamış hatasını, araları da düzelmiş. Sen de tepkini belli ettin, tamam artık lütfen. Ağır konuşuyorsun ve ucu Minseo'ya da dokunuyor."

Yoongi Haru'ya hak vermiş olacak ki sakinleşmek istercesine gözlerini kapatıp bekledi bir süre. Ardından gözlerini açmadan arkasına yaslanıp Minseo'yu göğsüne çektiği gibi başının üstüne öpücük kondurdu.

Onun da sakinleştiricisi belliydi.

"Özür dilerim Minseo."

Yanımdan gelen mahçup sesle bakışlarımı ona çevirdim. Son birkaç haftadır olduğu gibi yine pişmanlık vardı, artık sadece mutluluk görmek istediğim gözlerinde.

"Jungkook, konuştuk bunları. Daha fazla özür duymak istemiyorum. Önemli değil tamam mı, bir daha yapmadığın sürece önemli değil."

Elimi bırakıp iki kolunu da bedenime sardığımda gözlerimi huzurla kapatıp ona karşılık verdim.

D-3  |Jungkook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin