23

134 16 7
                                    

"Minseo seni bu kadar mutlu gördüğüm için gerçekten çok sevindim. Kızma ama resmen ölü gibiydin."

Taehyung'un komik yorumu beni kızdırmak yerine güldürmüştü. Haklıydı da, o yokken ortalıkta ölü gibi dolaşmıştım resmen.

"Kızmıyorum Taehyung-shi, haklısın. Artık sorun yok."

"Benim merak ettiğim Jimin nasıl bu kadar sakin?"

Jimin şuan sakin olabilirdi ama dünki hallerini bilmedikleri için Jin'in bu dediğini haklı buluyordum.

"Siz bir de onu dün görseydiniz. Kapı açılır açılmaz Jungkook'un suratına patlattı yumruğu."

"Oh iyi yapmış, hakketti o da."

"Hakketti tabii Hoseok, ne demek Minseo'yu alıkoymak. Bi koydum kendine gelemedi."

"Yine ne yalan sıkıyorsun acaba sen benim hakkımda."

Arkamdan gelen tanıdık sesle hepimiz şaşırırken yanıma yeni bir sandalye çekip oturan Jungkook'ta gezdirdim bakışlarımı. Namjoon ve Yoongi de onunla gelmiş kendilerine sandalye çekip oturmuşlardı.

"Sizin ne işiniz var burada?"

Jungkook soruma dudaklarını büzerken şaşkınlığımı atmaya çalıştım. Gelmelerini beklemiyordum.

"Sevinmedin mi yani beni gördüğüne?"

Kollarımı ince beline sararken kafamı da göğsüne yasladım.

"Hayır, tabii ki sevindim ama sadece şaşırdım. Beklemiyordum. Nerden bildiniz burada olduğumuzu?"

O da kollarını bana sararken Jimin'in kötü bakışlarını üzerimde hissedince oturduğum yerde doğruldum.

"Haru sevgilisine saniye saniye nerede olduğunu söylediği için çok da zor olmadı."

"Haru elinden alacağım o telefonu senin. Arkadaşlarımlayım de geç ne konum bildiriyorsun kızım?"

"Ama Jimin bana niye kızıyorsun ki? Nerede olduğumu sorduğu için ben de artık sormadan söylüyorum."

"Karışma lan sen benimle sevgilimin arasındaki ilişkiye, biz böyle mutluyuz."

Jimin'in asık suratı, diğerlerinin şaşkın bakışı, Haru'nun mahçup ifadesi beni güldürürken el atmak zorunda hissettim kendimi.

"Tamam ya sorun yok, gitmeyin arkadaşımın üzerine. Hem iyi olmuş işte, hep birlikte oturmuş oluruz. Jimin, sen de düzeltir misin şu dudaklarını? Büzdün yine onları."

Jimin masadakilerde tek tek bakışlarını dolaştırırken en son Jungkook'ta durdu.

"Seni sevmiyorum olum."

"Ay ben sana bayılıyordum. Napsak şimdi?"

"Sana sadece Minseo için katlanıyorum, fazla yaklaşma."

"Nolur biraz daha yaklaşayım, senden bu kadar uzak durmaya dayanamıyorum."

Jungkook dalga geçerken aralarındaki konuşma hepimizi güldürdükten sonra sohbet etmeye devam ettik. Zaman geçtikçe aralarındaki buzların eridiğini hissetmek beni de rahatlatıyordu. 

Bir süre hepimiz sohbet ettikten sonra sahilde dolaşmaya karar verdik. Hesabı ödedikten sonra kalkıp kafeden çıktık ve dolaşmaya başladık. Jimin olduğu için ne kadar çekinsem de Jungkook'la el ele dolaşmak bana şuan en huzur veren şeydi.

"Aaa orada ne var, Minseo koş sana ayıcık alacağım."

Jungkook, ben daha ne olduğunu anlayamadan gördüğü yere doğru çekiştirirken diğerleri de arkamızdan geliyordu. Atış yapılıp oyuncak kazanılan bir standın önünde durduğumuzda Jungkook cebinden para çıkartıp adama verdikten sonra elindeki oyuncak atış silahını karşıdaki balonlara yöneltti. Yaptığı başarılı atışlardan sonra silahı bırakıp elimi tuttu.

D-3  |Jungkook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin