18

177 11 44
                                    

"Ya gerizekalı kapıyı açamıyoruz diyorum. mal mısın?!"

Jungkook'la sarılırken Jimin'in sesinin evde yankılanmasıyla kapıya gelmiştik. Jimin kapıyı açmamız için ısrar ediyordu ama bilin bakalım neden açamıyoruz?

"Ne demek açamıyoruz?"

Bu sefer olayı ben devraldım. Kapıya biraz daha yaklaşıp sesimi kapının arkasındaki Jimin'e duyurmaya çalıştım.

"Ben anahtarı alıp kaçmaya çalışınca Jungkook kapıyı kilitleyip tuvalete attı, üstüne de sifonu çekti. O yüzden kapıyı açamıyoruz."

"Yüce Tanrım sen aklıma mukayyet ol. Ben bu çocuğu geberteceğim. Elimde kalacak orospu çocuğu."

"Bak yalnız bir şey demiyorum demiyorum ama bu kaçıncı oldu. Anneme küfür edip durma, şerefsiz."

Değindiği konunun gerçekliğini sorgularken Jungkook'a bakıp göz devirdim sadece. Çocuk gibiydi gerçekten.

"Senin ben babanı sikeyim Jungkook."

Jimin'in tepkisi üzerine Jungkook bozulurken ben kahkaha atmaya başladım. Jungkook ve Jimin benim hayatımdaki favori ikilim konumuna tam şuan yerleşmiş bulunmakta.

"Siz gidin şimdi, ben yarın sabah çilingir çağırırım. Saat epey geç oldu."

"Biz gideceğiz de Minseo ne olacak?"

"Sen aptal mısın Jimin? Kızı camdan mı sarkıtayım?"

Aslında neden olmasın, sonuçta alt kattayız. Yani olsa olsa maksimum ayağımı burkardım. Ne kadar onu affetmiş de olsam birden hiçbir şey yok gibi davranamazdım.

"Ben tutarım. Ayrıca burası alt kat. Bir şey olmaz."

"Ben Minseo'yu tehlikeye atamam. Çok istiyorsan kendin tırmanırsın."

Kısa bir sessizlik olurken ben merakla kulağımı kapıya dayadım. Jimin Yoongi ile konuşuyordu.

"Bak şimdi sen ellerini birleştiriyorsun. Yay gibi düşün, ben de onlara basıp cama tırmanıyorum, anladın mı?"

"Jimin seni o yaydan bi fırlatırım kendini Kore'nin diğer ucunda bulursun. Rahat bırak insanları."

"Ne demek rahat bırak ya? O sapıkla Minseo'yu aynı evde mi bırakacağım?"

"Minseo'yu yiyecek hali yok."

Ben kapıya yaslanmış onları dinlerken kulağımın dibinde hissettiğim nefesle irkildim.

"Belki de yerim."

"Geri bas, bi bağırırsam Jimin kapıdan geçen Tom gibi içeri girer görürsün sonra."

Yaptığım benzetmeye yüzünü buruştururken bir süre sonra bana da saçma geldi ama bozuntuya vermedim. Bir an için hayal edince çok komik oluyordu.

"Minseo?"

Jimin'in seslenmesiyle Jungkook benden uzaklaşıp o da dinlemeye başladı.

"Efendim Jimin?"

"Ben şimdi gitmek zorundayım ama gitme dersen gitmem. Beklerim burda sabaha kadar."

Bu çocuğun abi şefkatinden bir gün gerçekten bayılıp gideceğim.

"Gidebilirsin Jimin-shii. Beni merak etme. Yarın yanına geleceğim."

"Bak bir şey olursa hemen beni arıyorsun."

Diyemedim işte. Telefonumu aldı Jimin diyemedim çünkü bunu da dersem Jimin hayatta gitmez bu kapıyı bu saatte açtırırdı.

Gözlerimi Jungkook'a çevirdiğimde söylememem için işaret parmağını dudaklarına yaslamıştı.

D-3  |Jungkook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin