Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın melodilerim 🎼
Roadside - Rise Against
The Fray - Say When
12.Bölüm: OYUN KURUCU
Uykuyu seviyordum çünkü o zaman hiçbir şey hissetmiyordum, tüm acılarımı unutuyor ve hayata bir mola veriyordum. Uyku benim için acıdan kaçma yolu olmaya başlayalı bir yıl olmuştu ama bu bir yıldan önce de uyuyarak sorunlarımdan kaçmak sık sık yaptığım bir şeydi sadece son bir yıl daha sancılı olmuştu.
Kalbime binen her yükte, uzay boşluğundaymışım gibi bilinmezliğe savrulduğumu her hissettiğimde kaçmıştım.
Peki neyden kaçmıştım?
Gerçekten.
Tüm gerçekliklerden ve yüzleşmekten.
Uzay boşluğunda sonsuzluğa sürüklenirken bir kara deliğe yakınlaşmıştım. O kara deliğin içinde ne olduğunu ya da bana tam olarak ne olacağını tahmin dahi edemiyordum. Tahmin edebildiğim tek bir şey vardı; başıma ne gelecekse bu acı verici olacaktı.
Karşımdaki uyuyan adamın yüzünü seyrederken, onun beni içine çekecek kara delik olduğunu biliyordum.
Gür ve kırpık kirpiklerinin gölgesi çıkık elmacık kemiklerinin üstüne düşmüştü. Burnundaki gümüş hızması ve küpeleri onun havasına serserilik katıyordu. İri vücudu koltuğu kaplamıştı, koltuğunu o kadar geriye itmişti ki neredeyse yatar vaziyetteydi.
Aslında tüm yolculuk boyunca bir şeyler yiyip uyuyan kişi bendim. Ejder sadece bir saattir uyuyordu ve inmek üzereydik.
Birden gözlerini açtığında bakışları boştu, irkilerek arkama yaslanıp nefesimi verdim. Bir süre etrafına bakındı, yavaş yavaş uyanmaya başlıyordu.
"Sen hep böyle mi uyanıyorsun?"
"En azından horlamıyorum." dedi gözlerini kırpıştırırken.
"Ben horlamıyorum."
"Ne kadar derin bir uykuda yattığının farkında değilsin, dehşet horluyorsun bebeğim." Uyanır uyanmaz bu kadar hızlı konuşması ve laf sokabilmesi de ayrı bir yetenekti. Uyandığımda kendime gelmem bir saatimi alıyordu abartısız.
"Ben senin bebeğin değilim."
"İstersen olabilirsin," dedi yavşakça bir sırıtışla. Yanımdaki taba rengindeki küçük kırlenti kafasına attım.
Pilotun anonsuyla kemerlerimizi taktık iniş için.
"Artık adın Melisa." dedi ve yanındaki dosyaların içinden çıkardığı bir kimliği bana uzattı. Üstünde benim biometrik fotoğrafım vardı.
"Bu fotoğrafımı nereden buldun?" dediğimde cevap vermedi.
"Meslek sırrı."
"Senin adın ne olacak peki?"
"Erim." Ejder de tuhaf bir isimdi, hatta daha önce başka kimsede duymamıştım ama ona yakışıyordu.
"Aynı evde ne olarak yaşayacağız?"
"Birbirimizi tanımıyor gibi davranmamıza gerek yok. İki yakın arkadaşız, ben Amerika'dan geldim sen de benim liseden arkadaşımsın. Şirket beni işe alırken şart olarak seni de işe almalarını istedim sekreter olarak ama sanırım benim sekreterim olmayacaksın. Hatta sekreter de olamayabilirsin şu an seni şirketin muhasebe kısmına aldırmaya çalışıyorum. Yeni mezun bir çaylak olarak gireceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NÖROSA
Science FictionBilinmezliklerle dolu bu girdabın içinde neler bulacağımı bilmiyordum. Tek bir hedefim vardı, o da sevgilimi kurtarmaktı. Ancak karşımdaki adamın tehlikeyle parlayan koyu gözlerinin tüm hayatımı ne kadar değiştireceğini henüz bilmiyordum. Bana Nör...