16. Bölüm

4.7K 260 89
                                    

Aşkının karşılığını az da olsa alacağını düşünürdü genç kız. Aklı da fikri de ve kalbinin tümü sevdiği adamla dolmuştu. Görmediği anlar bile kendini ona ait hissetmişti. Sesinde huzuru bulmuştu, bakışında sevdanın ne denli büyük bir
maharet olduğunu anlamıştı. Gözlerinde kaybolduğu, rüyalarında tenine dokunarak mutmain olan kadın işlerin bu dereceye geleceğini hiç bir zaman tahmin etmemişti.

Sevdiği adamın bir başkasını sevdiğini bilmemişti...

Düğününde bir yıkımla yüz yüze geleceğini tahmin etmemişti...

Sevdasını yitirmek yerine kalbini daha sıkı bağlamıştı kocasına farkında olmadan...

Gönlü onun suretini ezberlercesine ismini haykırdığında, Dila sevdiği adamı kocasını sevmekten bir an bile vazgeçmemişti...

Aşkının onu ne denli yaktığını bilmeden savrulsa da yine tek noktada durmuştu...

Sıraç'ta...

Kalbine çöreklenen o hüzün yaşını akıtırken burada daha fazla kalamayacağını biliyordu. Bu karara bugün elbette varmamıştı, çoktan alınmıştı. Kocasının belki az da olsa düzeleceğini düşünmüş, bir ihtimal de olsa küçük bir sevgi kırıntısını ona gösterecek bir mahiyette olmasını beklemişti.

Nafile olacağını bilmezdi...

Donuk gözlerini kaynanasının üzerinden çekip kocasına yöneltti.
Kalbinin tek sahibine...
Kalbini mahfeden kocasına...

Sevda denen dehliz çukurunda harap olan bedenini buradan çıkaracaktı Dila. Kendisine daha fazla saygısızlık yapmayacaktı. Sevdasını kalbine gömecek ve hayatına devam etmeye mecbur bırakacaktı kendini. Birkaç aydır bir girisimde bulunmayan kocasının yanında durmayacaktı artık.

"Karım sadece beni ilgilendirir! Hiçbir yere de gitmeyecek anne!"

Öfkeyle konuşan Sıraç karısının bu konaktan gitmesine müsaade etmezdi. Mahremiyeti ikisini ilgilendirirdi, buna kimse karışamazdı! Ailesi onu nasıl zorla evlendirdiyse bu kızla,şimdi şikayet edecek hakları yoktu! Ailesine hesap verecek değildi!

" Karın diye konağa getirdik, amma karın değilmiş! Gelin diye yanımda hastaneye götürüyorum, bir de öğreniyorum ki oğlum!"

Cümlesinin devamını getiremedi Zelal Xanım. Oğlunun sahte bir evlilik sürdürdüğünü bilmiyordu. Hele ki doktorun yanında öğrenince kalbine inecekti sinirden. Gelininin elbette suçunun olmadığını biliyordu ancak ona oğlunun halini söyleyebilirdi. Kanlı çarşaf gösterip yalan söylemeleri de zoruna gitmişti. Anaları ne zamandan beri salak yerine koyuluyordu buna sinirlenmisti Zelal. Evlatlarına merhem olamadıktan sonra nasıl anayım diyecekti ki kendisine?

Karısına baktı Sıraç. Yüzündeki o yıkılmayan ifade ve donuk bakışları kaşlarını catmasına neden olurken annesine çevirdi bakışlarını.

"Niye gittiniz hastaneye?"

Demek karısı yalnız gitmemişti. Bugün konaktan ayrıldığında herhangi bir rahatsızlığı da yoktu Dila'nın. Annesinin rahatsız olacağı da sinirden aklına gelmemişti ki!

"Çocuğunuz olsun diye! Ama öğrendiğime bak çocuk için gelişmede bulunmamışsınız bile!"

Bu lafları söylediğine inanamıyordu Zelal Xanım. Ancak oğlu kendisini bunları soyletmeye mecbur bırakmıştı.

Dila kavga eden kocasını ve kaynanasını umursamadan dolabına ilerledi. Kimliğinin bulunduğu çantayı alacak ve gidecekti. Burada kalmak için bir nedeni yoktu. Kulaklarından nüfuz eden sözler gururunu kırıyordu. Yaşadığı durum onun suçu olmamıştı ancak bir başkasından duymak...
Ağrına gidiyordu Dila'nın...
Üstelik annesi daha sevdiği kadın kısmını bile söylememişti. Belki de bilmiyordu bu detayı da.

AŞKIN GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin