Alıntı

3.2K 126 70
                                    

Kocasına ettiği kavganın sonunda aldırmış olduğu fındıklara gözleri ışıldayarak baktı. Mide fesadı dahi geçirse bu nimetten asla vazgeçmezdi. Ağzına bir tane daha attı iştahla.

Kusursuz bir lezzetti...

"Bu potansiyelle beni de yersin sen."

Kocasının sesi kulaklarını doldurduğunda yan yan baktı ona.
Ne münasebetti?
Elbette onu da yerdi ama sevince...

"Sen bir fındık değilsin, elendin en başta. Bu şerefi sana veremiyorum Sıraç Bey."

Bazen kocasını patoz makinesine atmak istiyordu genç kadın. Sinir bozucu bir üslubu vardı sevdiği adamın. Ve bir o kadar da tatlılığı...
Yakışıklılığı...
Endamı...
Duruşu...
Karizmatikliği...

Gözleri kapanırken kocasının sesiyle sinirle açtı. Neydi bu adamın derdi!

"Kadın fındıkla aşk yaşıyor resmen. Bilseydim hep böyle insancıl olacağını, tonlarca alırdım sana."

Karşı sedire oturdu ve yandan bir gülüş sergiledi. Bazen seviyordu bu kadınla uğraşmayı, onu sinir etmeyi. Ama bazen de deliriyordu aldığı cevaplarla.

Sessiz , sakin karakteri karısının yanında tam tersi oluyor, deliren bir Sıraç çıkıyordu içinden. Fabrika ayarlarıyla oynuyordu karısı resmen.

Elindeki bir fındığı kocasına fırlattı ve kaşlarını çattı. Ziyan olan fındığına üzülürken dudaklarını araladı.

"Seni de bu insanlığa davet ediyorum. Dünya insan hakları hatrına bu çağrıma kulak ver !"

Saçları uçuşurken gelen serinlikle içi hafifçe titredi. Ancak umrunda olmadığı için ağzına birkaç tane daha fındık attı. Kendini bildiğinden beri hep fındık yerdi. Olmadığında, bittiğinde ağlayarak herkesi manipüle eder, annesinin ishal olacaksın sersenişlerini kafasına takmazdı. Sadece zevkle fındığını yerdi.

Yüzünde küçük bir gülümseme oluşurken başını diğer tarafa çevirdi genç adam. Nefesini içine çekerken dudağının kenarı kıvrılmıştı. Bazen yetişkin biri değil de bir çocukla konuşuyor gibi hissediyordu.

"Hep mi severdin bunu?" Kocasının sesiyle bakışlarını ona çevirdi ve ağzındakilerini çiğnedikten sonra yuttu. Başını sallarken konuşmaya başladı.

"Çocukluğumdan beri yerim. Evde kalmayınca da ortalığı ayağa kaldırırdım." Küçük bir kıkırdama dudağından kaçtı ve ağzına bir tane daha attı.

"Bir gün o kadar çok yemiştim ki mide ağrısından annem ve babam hastaneye kaldırmıştı beni. Annemin bana o kızmasını asla unutamıyorum."

O gün aklına gelince tekrar güldü. Fazlasıyla yediği için hem midesini bozmuş hem de sürekli evin içinde kusmuştu.

"Çok mu kızdı sana ?" Diyen Sıraç da sırtını iyice sedire yasladı ve gözlerini karısına dikti. Üzerine yorgunluk çökmüştü ancak şimdi uyuyacak değildi de.

"Çok kızdı tabi. Aşırı yemistim ve her yere kusuyordum. Annem benden sonra her yeri sildiginde ben tekrar kusmaya başlıyordum. O gün beni hem dövdü hem de fındıkları vermemekle tehdit etti. Sanki iki aglamayla babamı kandıramayacaktım!" Dediğinde yüzündeki gülümseme daha da çoğaldı. Babası ona asla kıyamazdı ve o gün annesinin elinden de o kaçırmış, odasında beraber yemislerdi annesinin haline gülerek.

"Annemde  artık, inşallah çocukların senden daha beter sevsin de  yesin fındıkları, halimi anlarsın o zaman diye dua ederdi. Duası kabul olur diye korkuyorum  "
O an aklına gelince başını salladı sağa sola. Annesini fazlasıyla delirtmisti. Hakkını asla ödeyemezdi . Kendisi gibi çocukları olursa ne yapardı Dila da bilmiyordu.

"Çocuklarımız olmayacağı için korkmana gerek yok."

Kocasının söylediklerini tartamazken avucundaki fındıklar yeri çoktan boylamıştı. Gözlerinde acı hükümranlığını oluştururken yutkunamadı genç kadın...

AŞKIN GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin