4.Bölüm

6K 352 111
                                    

Korku ilk defa tesir etmişti genç kadına...

Zira şuan korkmasa tırnaklarını yemez ve kocasını gözleriyle dövmezdi.

Yahut şuan biricik kocası bir çare bulamazsa bu düşüncelerini eyleme geçirerek hayatının en güzel anısı olarak geçmişinde saklayabilirdi...

Depreşen hareleri kuzguni bir biçimde bakıyordu sevdiği adama. Bu önemli adeti nasıl unutmuştu ki!

"Hep senin yüzünden!" fısıldarcasına tısladı genç kadın. Adına leke gelmesinden korkuyordu haklı olarak. Alnının akıyla çıktığı baba evinden, kocasının evinde ilk günden kötü bir damga yemek genç kadını öldürürdü!

"Ben mi sana dedim gel benim karım ol diye!" Vakur duruşuyla karısına cevap verdi. Gözleri onu teğet geçerken düşünmeye çalışıyordu. Yengesi kapının önündeydi ve acilen bir çare bulması gerekiyordu!

"Ben mi dedim babana gelsin beni istesin diye!" Delirecekti genç kadın. Sanki olanların suçlusu kendisiydi. Ne yapacağını bilememezlikle beraber korkuyordu. İçinden bu saçma adetlerine sövdü genç kadın. Hayır yani size ne kandan çarşaftan! Bu sadece kocasını ve kendisini ilgilendiren bir konuydu. Mahrem konuları odadan dışarı çıkarmak ayıptı bir kere.

Kapının tekrar çalınması üzerine Dila korkuyla gözlerini açtı ve çenesini de.

"Senin yüzünden körpecik fidanı, daha baharında olan bu gencecik bedeni, hayalleri gerçekleşmemiş olan beni öldürecekler Sıraç! Birşey düşün çabuk!" Sessiz feryadına Sıraç başını sallayarak cevap verdi. Bezgin bir baş sallayışı... Bu kadın gerçekten çocuk gibiydi. Aklında şuan binbir türlü tiyatro yazdığından emindi Sıraç.

" Ölmen işime gelir aslında. "Kendi kendine mırıldandı Sıraç. Bu huysuz cadı ilk günden kendinden bezdirtmişti resmen. Babasının edepli, saygılı diye öve öve bitiremediği kızdan uzaktan  yakından alakası yoktu. Dila'nın siyah hareleri irileşince dudakları açıldı şaşkınlıktan. Ölmesini mi istiyordu yani!

"Ölmem için önce seni öldürmem gerekiyor Sıraç Bey. Ve emin ol seni öldürmeden ölmeyeceğim."Sinirle konuşan Dila odada sıkışıp kalmıştı resmen. Ah delirecekti! Evliliğinin ilk sabahında yaptıkları konuşma takdirlere şayandı.

Düşündü tekrar genç kadın. Ve aklına gelen fikirle hınzırca gülümsedi. Tabii ya! Bu nasıl aklına gelmemişti? Normalde her oyunu yapan Dila bugün aklının durmasına şaşırmıştı. Nasıl da aklına gelmemişti ki bu fikir? Kahverengi harelerini kocasına çevirdiğinde okyanusların başka bir şeye seyre daldığını gördü. Dikkatini çekmek adına hafifçe öksürdü. Gözleri kısılırken adamın onu duymadığını anlaması uzun sürmemişti. İlla seslenmesi mi gerekiyordu!

"Sıraç." Sinirle konuştu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Dün onu reddetmese, kalbinin başkasına ait olduğunu bilmese bu sabah bu tartışmanın içerisinde olmayacaktı. Elbet eline düşecekti Sıraç Şahsüvaroğlu!

Donuk bakışlarını kıza çeviren Sıraç ne var dercesine başını salladı. Kızın ne diyeceğini merak etmiyordu. Eliyle hafif çıkmış olan sakalını sıvazladı yavaşça . Gerçekten şu son aylarda yorulmuştu genç adam. Omzuna binen yüklerden kurtulmak zor olacak gibi görünüyordu.

"Kapıyı açacağım ve sen, yenge içeri girmeden çıkacaksın odadan. " Dediğine karşın beyaz tülbentini düzeltti ve hemen kapıya yöneldi. Kocasının kuşkulu bakışları onu bulsa da önünden geçip kapının kulpunu kavradı. Bu oyuna Sıraç onu zorlamıştı ve ona mecburen uymak zorundaydı!

Kapıyı açtığında karşısında eli karnında olan Berika yengesini gördü. Kadının korkulu bakışları onu bulurken sıcak bir şekilde gülümsedi Dila. Kapıyı geç açtığı için telaşlanmış olmalıydı genç kadın.

AŞKIN GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin