2.Bölüm

171 20 3
                                    

arabanın üzerindeki sprey boya ile şekiller çizilmiş yerlerin üzerinde gezdirdim parmağımı hemen sürücü tarafındaki kapıda altın renkli damgalar vardı araba fazla artistik duruyordu ve bu onu daha da kullanma isteği doğuruyordu içime bazı sözler tutulmamak içindir ve bu hayatımda kazanacağım en iyi anı sanırım bu arabayla deneyim kazanmak olacaktır.

Eve doğru adımlarken içim içime sığmayan bir heyecan vardı. Merdivenleri çıkarken odadan gelen telefon ziliyle hızımı daha da arttırdım. Arayan kişi, minho'ydu ve tam beş kez üst üste aramıştı cevapladığım an telefonun ucunda gürültülü bir ses duyulmuştu.

"telefonu niye açmıyorsun jisung!"

"ne kadar merak ettim biliyor musun!?"

"iyi misin?"

Üst üste hızlı bir şekilde konuşmasıyla hiçbir şey diyememişti sadece yarım saatte neden bu kadar yaygara çıkarmıştı ki.

"Hyung, iyiyim. İşim vardı sadece. Bu arada yanına geliyorum birazdan uyumamış olmana sevindim."

"yanıma mı geliyorsun?"

"evet, birlikte ufak bir geziye çıkarız" dediğimde telefonun ucundan herhangi bir kaç saniye ses gelmemişti. Endişeli bir tonda tekrar aynı soruyu sormuştu "jisung gerçekten iyi misin?"

"sadece bekle beni geliyorum." yüzüne kapattığım için şuan sinir küpüne dönmüş bir şekilde benim dediğim gibi bekleyecekti ama yanımda getirdiğim çıtır parçasını görünce dili tutulacağı için konuşamayacağına eminim.

Hazırlanıp evden çıktıktan sonra garajdaki arabayı açmak için düğmesine bastığım sırada gözlerimin içini parlatan far ışıkları yanıp sönmüştü yüzümden silinmeyen kocaman gülümseme ile sürücü koltuğundaki rahat yerimi aldım. kapımı kapattıktan sonra vakit kaybetmeden garajdan çıkmış ardından evin bahçesinden, ara sokaktan ana yola geçmiştim öyle gürültülü bir sesi vardı ki gangnam'dan itaewon'a minho'nun bu sesi duyduğuna bile emindim. Üzgünüm babacığım oğlun iflah olmaz bir kaçık olduğu için bütün koreye bu muhteşem sesi dinlettirecek!

Arabayı kullanmak çok zevkliydi ama yavaş hızda gidildiğinde boğuk bir ses çıkarıyordu. Yeni çıkıp gelen eski bir araçtan ne bekliyordum ki, arkama dizilen bir sürü araçlar daha hızlı gitmem için kornesine basıp duruyordu. Yol dar olduğu için benimle birlikte hareket etmek zorundaydılar iyi bir tarafı ise önümü kesip beni dövemezlerdi!

Gözlerimin odağına sarı bina -minho'nun evi- girdiğinde hemen önündeki boşluğa düzgün bir şekilde park ettim. Bu sırada arkamdaki araçların sahiplerinin yüzündeki öfkeyi görmüştüm yanımdan son süratle geçip gittiklerinde arabadan indim.

Önümdeki 10 merdiveni çıktıktan sonra zile basıp tekrar koşarak aşağı inip pencereye baktım. "minho!" diye bağırdığımda ışığı sönük odası aydınlanmış ardından penceresinden kafasını çıkarmıştı. ben hariç her yere bakıyordu uykulu gözleri "buradayım ahmak!" dediğimde çatılı kaşlarla bakmıştı yukarı doğru sallayan kollarıma. Benim bu halime gülümsemişti. pencereye yasladığı kollarından destek alarak bedenini biraz aşağı doğru sarkmıştı. dağılan saçlarıyla fazla sevimli görünüyordu.

"açıyorum kapıyı" diyip geriye çekildikten bir süre sonra dış kapı gıcırtılı sesiyle açılmıştı. Arabaya yaslanmış bir şekilde dururken ilk bana baktı daha sonra gözleri büyük bir şekilde açılmış yanımdaki araca bakıyordu. dudaklarından sessizce dökülen "siktir" kelimesiyle yanıma yaklaştı. beni kolumdan tuttuğu gibi kenara bir çöp gibi atmıştı şaka değil gerçekten çöp konteynerinın yanında bulmuştum kendimi

"ben de seni özledim hyung." demiştim gözlerimi devirerek ama duymamıştı bile sadece büyülenmiş gözlerle arabayı inceliyordu büyük ihtimalle kime ait olduğunu anlamıştı. "bitgaram" dedi fısıltıyla arabanın etrafında tam 4 kez dönmüştü sanki üzerindeki her çizgiyi aklına kazımak ister gibiydi.

IN TIME / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin