19.Bölüm

60 10 1
                                    

sessizleşen salonda yankılan kahkaha sesim, en son komedi programları izlerken bu kadar zevkle çıkmıştı. 1 nisanı da geçtik halbuki neden bu kadar saçma bir espri yapma gereği duydular. Karşımda oturan ikilinin, gergin bir şekilde kızarttıkları ellerine baktım. geldikleri andan beri zaman yolculuğunun asıl mimarisinin kendileri olduğundan bahsediyordu.

"dalga geçmiyorum. Ben oldukça ciddiyim" dedi, Siwoo. sesi fazla çaresiz bir şekilde titremişti. herkesin üzerinde bakışlarını gezdirmeye çekinir bir hali vardı ellerini birbirine kenetleyip sadece uzunca bir süre bir noktaya bakıp düşüncelere dalıyordu Donghyun ise sadece sessizce ağlıyordu.

"herkes burada ne oluyorsa anlatacak mı?!" seungmin, herkesin oturduğu yerden öylece birbirlerini izlemesinden hoşlanmamış olmalıydı ki yerinden bir hışımla kalkıp bütün dikkatleri üzerine çekmişti. "tünel hakkında söylentilerin doğru olduğunu mu söylüyorsunuz?"

Jeongin sorulan soruya kimse cevap vermeyince oturduğu yerinde rahatsız olmuşcasına kıvranmıştı. Bir şeyleri kendi içinde yorumlamaya çalıştığını yüz ifadesinden anlaşılıyordu. "Siktir! Bu imkansız!" dedi. Bize değil daha çok kendi kendine konuşur gibiydi.

Paranormal olayların yaşanılmış bir gerçeklik olması insanı geriyordu. Hele ki, mantığına sığmayacak bir olaysa. Bu durumun etkiside böyledi. ben olayları tam olarak idrak edememişken diğerlerinin bir anda buna adapte olmasını beklemek saçmaydı. Aslında onların bunu hiç bilmemesi gerekiyordu.

"onları nereden tanıyorum?" diye kendi kendine fısıldayarak konuşan Min'e döndü bakışlarım gözlerini yerdeki halının püskülüne dikmişti ardından bir şey hatırlamış gibi ağzı açık bir şekilde kafasını kaldırdı onu izlediğimi farkedince kendini toparlaması kısa sürmüştü.

"siz bilmiyor muydunuz?"

"Siwoo, tanrı aşkına! Neyden bahsediyorsun artık açık konuşur musun?" seungmin, sınıf arkadaşımıza bir sitemle karşılık vermişti. Ya da, 1940'lı yıllardan gelen yaşlı arkadaşımız mı demeliydim?

"her şeyi baştan anlatacağım." Siwoo derin bir nefes aldığında yanındaki bedene çevirdi kafasını parmaklarının uçlarıyla sildi göz yaşlarını. "ağlama" dedi fısıldayarak, ben dudaklarını okumuştum. Donghyun onun bu davranışları üzerine daha çok dolmuştu gözleri.

"1940'lı yıllar tünelin ilk yapılmaya başlandığı zamanlar. Donghyun, bu tünelin yapımındaki baş işçilerden biriydi." diyerek başladı sözlerine olayı baştan alarak anlatmaya başlamıştı. Kelimelerini tek tek tane tane anlatarak bize kendini inandıramazdı. Şuan hâlâ kafasından uydurduğu bir senaryoya başladığını düşünüyorum.

"her gün paydos saatlerinde yanına giderdim onunla bizi kimsenin bulamayacağı yerlere kaçardık. Ailem bizi öğrenmişti, iki erkeğin birbirini sevebileceği düşüncesi onlara günah gelirdi. Donghyun ile beni uzak tutmaya çalıştılar büyük işkencelerle karşı çıksak da başarılı olamıyorduk biz de çözüm olarak birlikte kaçtık. Aile içi büyük bir savaş çıktı bizi buldular sonra da kendi odama günlerce mahkum edildim."

"çok dramatik bir hikayeniz varmış" dedi minho. Yüzündeki alaycı bir ifade vardı. Siwoo ise sözü kesildiği için yumruklarını sımsıkı sıkmıştı.

" eğer hikayemi bölmezseniz daha güzel şeyler duyacaksınız bay Lee" diye uyararak sözlerine devam ettiğinde Minho tamamen arkasına yaslanıp kafasını sallayarak konuşmasına devam etmesi için izin verdi.

"ben bir fizikçiyim. Yani, saygın bir öğreticim sayesinde öyle sayılırım. Ondan bana kalan mirasla odamda koskocaman bir kütüphaneye ve laboratuvar eşyalarına sahibimdir. Deneylerimi ve denediğim fizik formülleri yazdığım kara tahtamda, o gün başladım çalışmaya. Aylarca çalıştım. Kendi ürettiğim formüllerin yanı sıra bilim adamlarının her yazdığı geçmişe yolculuk adına bilgileri okudum her şey güzel giderken bütün bunları uygulamalı bilime aktarmak zordu. Gerçi sen de bilirsin, imkansız bir şeydir." dedi, Siwoo. Minho'yu işaret edip tek kaşını kaldırarak gülümsedi. Kambur duran belini dikleştirip arkasına özgüvenle yaslandı. Karşıdan cevap alamayınca anlatacaklarına büyük bir nefes alarak devam etti. Yeni bir güncelleme: inanma derecemin yüzdesi, gittikçe artmaya başlıyordu.

IN TIME / MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin