16.Bölüm

71 8 0
                                    

Herkese merhaba. Umarım keyifle okuyacağınız bir bölüm olur.
Bol bol yorum yapmayı ve bölümü beğenmeyi unutmayın lütfen. 💗💗

****
Ocak ayının ilk günleri, 2000 yılı

Evin büyük salonunda, kadınlar ellerinde kahveleriyle bir sohbet içerisindelerdi. Kumral saçları göğsüne gelen kadın kısa bir anlığına eşine döndü. Kadınların eşleri de salonun bir ucunda çocuklarıyla oynuyordu. Kumral kadının eşi, kucağındaki bir buçuk aylık kızıyla derin bir sohbete girmişti.

“Alev, kızım. Hayatında bir erkek olmasına gerek yok. Ben varım, sonra abilerin ve amcaların var.” Bu kısımda yerde oyun oynayan dörtlüye döndü. Çocuklar yine bir araba kavgası yaparken babaları ‘Nerede hata yaptık’ bakışı atıyorlardı.

“Oğlum aynısından beş tane aldım sana ya. Hâlâ Arel’in arabasını istiyorsun.” Kuzey Ateş’in sesi fazlasıyla bıkkındı. Birkaç aya iki yaşına girecek olan oğlu ise fazlasıyla inatçıydı.

“Kuzen onlar. Ayrıca çocuklar. Aynı şeyle oynamak isteyebilirler, kızma çocuğa. Oğlum sende ver Meriç’e şu arabayı. Basit, saçma sapan bir arabanın kavgasını yapıyorsunuz.” Semih Derin iki buçuk yaşındaki oğlunun inadının nereden geldiğini anlayamıyordu.

Deniz Aktaş bu manzarayı gördükten sonra tekrar kucağındaki kızına baktı. “Yani biraz sıkıntılılar ama özlerinde iyi insanlar. Sonuç olarak mümkünse oynayacağın tek erkek çocuklar Meriç ve Arel olsun. Tamam mı kızım?”

Kumral saçlarını savuran Funda göz devirdi. “Deniz, mağara devrinden mi kaldın? Ben bittim şimdi de kızını mı kıskanıyorsun? Daha bir buçuk aylık o.”

Funda’nın bu çıkışını diğer iki kadın da destekledi.
“Kızın bir gün büyüyecek Deniz. Sen onu kısıtlamak yerine dimdik arkasında durmalısın.”
Leyla’nın sözlerine alakasız bir şekilde kocası dahil oldu. “Sana katılıyorum hayatım. Mesela bizim kızımız olsa ben onu kıskanmak yerine daima arkasında olurum. Yani… şimdi yalan söylemeyeyim kıskanırım da ama daima arkasında duracağımı biliyorsun. Bizim de kızımız olsun mu? Hadi olsun. Hadi yapalım.”
Semih’in bu çıkışına ters ters bakan Leyla’nın aksine herkes gülmüştü.

“Otur oturduğun yerde Semih.”

O sırada oğulları Arel de gülerek annesine baktı. “Anne! Kardeş!”

Leyla oğlunun sözlerini duyar duymaz yine kocasına döndü. Semih anında kendini savunmaya geçti. “Ne bakıyorsun öyle? Çocuk kardeş istiyor. Ben bir şey demedim.”

“Kudurdun iyice! Çocuğu bari doldurma.”diye homurdandı Leyla.

Bu sırada gülmekten karnına ağrı giren Sanem, abisine baktı. “Abi var ya kızın olmasını senden sonra en çok ben istiyorum. Sen farkında değilsin ama kızın olursa Leyla’dan sonra sana sözünü geçirebilecek bir kişi daha olacak. Ben de aşırı eğleneceğim.”

Semih de gülümsedi. “Valla olsun da gerekirse anne kız beni süründürsünler.”

Alev bir anda ağlamaya başlayınca herkesin gözü Deniz’e döndü. Panikleyerek Funda’ya bakıyordu. Funda da çoktan ayaklanmış kızını kucağına almıştı. Sonra da emzireceğini söyleyerek içerideki bir odaya ilerledi.

Bu sırada yerde emekleyen Meriç arabayı boşvererek annesine doğru ilerledi. Sanem anında oğlunu kucağına aldı ve kafasına öpücükler kondurdu. Meriç annesine daha fazla sokulurken Arel de yerde arabasını sürüye sürüye annesine ilerledi. Arel daha ona ulaşamadan Leyla ayaklandı ve yerdeki oğlunun yanına oturdu. Onu kucağına aldığında oğlunun mavi gözlerine sevgiyle baktı.

MELODİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin