42. Bölüm 🖤

24.5K 1.7K 341
                                    

42. Bölüm:
"Dünyanın en zor hissi; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur."
-Fyodor Dostoyevski

🖤

Gamze De Luca...

Hayatıma fiziken dokunup mahvetmemiş olsa da dolaylı yoldan hayatımın mahvolmasına neden olanlardan biriydi. Benim, Mert'in, Gizem'in, ailemin hatta ve hatta Dante'nin hayatının bile mahvolmasına neden oydu. Dante'nin çok hatası vardı. Karısının durumunu en başta fark edip yetkili kişilerden yardım istemeliydi. Onu ihbar etmeliydi. Kendi kendine onu korumaya çalışıp daha çok canının yanmasına neden olmuştu. Kendi hayatımı, hayallerimi geçtim de, peki ya o öldürdüğü insanlar? Evet, ölenlerde masum değildi ama onları cezalandırmak da ona düşmezdi. Hatta kimseye düşmezdi. Belki sadece aldattıkları eşleri donlarına kadar alır, onları rezil ederlerdi. Peki ya ölüm?

Karşımda eli kolu hala bağlı bir şekilde oturan adama baktım. Son sözünü söylemiş "Şimdi de kendisi geliyormuş." demişti ve ardından bakışlarını yerdeki krem renkli halıya indirmiş öylece duruyordu.

Acımak istiyorum, üzülmek istiyorum ona. İçimdeki savaşta tam diyorum ki o da çok acı çekmiş Berfu. Kızı ve kendisi için yeni, güzel bir hayat hayal etmiş. Her şeyin eskisi gibi güzel, mutlu bir aile ortamı olabileceğine inanmış. Ama sonra diyorum ki peki senin hayallerin Berfu? Senin ailen? Senin sevdiğin adam? Onları hiç düşündü mü?

Tek hatam o manyak kadına benziyor oluşum ve Dante'nin radarına takılışım.

Ne kadar da kolay değil mi? Hayat sana bir yerden yüzüne gülmedi diye zorla güldürtmeye çalışıyorsun. Bunu yaparken de kime ne olduğu umrunda değil.

Öfkeden nefes alıp verişim ağırlaşırken gözlerimin etrafında siyah noktalar uçuşmaya başlamıştı. Düşündükçe çıldıracak gibi hissediyorum. "Geleceği varsa göreceği de var Dante De Luca ama sana kötü bir haberim var. Ben şu an buradan gidiyorum. Seni hiç bir şey yapmadan bırakmam da Gizem yüzünden. O hiç bir şeyden haberi olmayan melek gibi kızın yüzünden. Yoksa senin burada tüm uzuvları kırıp yalvara yalvara ayaklarıma kapanmanı sağlardım." Bir adım yaklaşıp hafifçe yüzüne eğilirken gözlerinin içine nefretle baktım. "Senin benim hayatımı mahvettiği gibi senin hayatını mahvetmek vardı ama kızına dua et." Yüz ifademden nefretimin fazlasıyla belli olduğuna adım gibi eminim.

Dönüp gideceğim esnada bana adımla seslenmesiyle ayaklarım yere bir çivi gibi çakıldı. Bana sayılı kez adımla seslenmişti. Genellikle o İtalyanca sevgi sözcüklerini kullanırdı. "Berfu!" Ne var dercesine baktığımda devam etti. "Senden son iki iyilik isteyebilir miyim?"

"İyilik isteyecek durumda olduğunu mu zannediyorsun?"

Bu adam kendini ne sanıyor? Hala benden iyilik isteyecek durumda olduğunu mu zannediyor?

"Lütfen..." Bana yalvaran gözlerle bakması, beni sadece daha fazla sinirlendiriyordu.

"Söyle." diye emrettiğimde sandalyesinde dikleşip gözlerimin içine baktı.

"Biliyorum benden nefret ediyorsun. Haklısın da, hem de sonuna kadar haklısın. Ama... Gizem için... Bizimle o çok gitmek istediği baloya katılır mısın?" Bana kedi gibi masum bakışlar atarak yumuşayacağımı mı sanıyor? Kaşlarımı çatıp tam ağzımı açmıştım ki tekrar konuşarak beni susturdu. "Lütfen hayır deme. Son kez kızıma bir ailenin nasıl olabileceğini göstermek istiyorum. Belki de çok yakın bir zamanda beni de kaybedecek."

Söylediği şey irkilmeme neden oldu. "Ne demek istiyorsun? Seni de kaybedecek ne demek?"

Kısık bir kahkaha attığında artık onun da akli dengesinin iyi olmadığına kesin kanaat getirdim. Gerçi tüm bunları yapan bir insan nasıl sağlıklı bir beyine sahip olabilirdi ki? "Gamze'nin neden geldiğini düşünüyorsun ki? Seni öğrendi ve ihanet eden beni öldürmeye geliyor. Ona göre ben ona ihanet ettim. Beni hem cezalandıracak, hem de ödüllendirecek." İhanet kısmında haksız olduğunu düşünmüyordum. Sonuçta birisini alıkoymak ve onu zorla karın yapmak ihanet sayılırdı değil mi ama?

RUH YANMASI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin