10 yıl sonra
Güneş etrafı tüm şefkati ile aydınlatırken Rüzgâr burnuna dolan eşsiz koku ile gözlerini usulca araladı. Dirseğinin üzerinde doğrularak yan döndüğünde kalbini eşsiz bir mutluluk kapladı. Her Allah'ın günü gözlerini açtığında yanı başında sevdiği kadını görmek içinde sevgi tomurcuklarının soluksuz çoğalmasına sebep oluyordu. Yıllar geçmesine rağmen ne alışmak, ne de sıradanlaşmak ona göre olmamıştı. Aşkı her an, her dakika ve saniye de Çağla'ya iliklerine kadar sevgini hissettiriyordu. Eşsiz cümleler eşliğinde serenatlar yapmak onu delicesine ve soluksuz yaşamak istiyordu.
Rüzgâr Çağla'nın beline ellerini dolayarak onu kendisine doğru göğsüne çekti. Çağla'nın sırtı Rüzgâr'ın göğsüne yaslandığında tatlı homurdanmalarda bulunan kadının yüzündeki keyfini görebiliyordu. Rüzgâr onun bu huysuz ama mutlu haline gülümserken hasretini dindirmek için başını onun boyun köküne yerleştirip derince içine soludu. Geceden sabaha sevgiye aç kalmış bir halde onun kokusunu defalarca içine çekti. Sonra dilinden akıp giden cümleler sevdasının kulaklarına dolup taşmıştı.
"Sebepsiz sevmektir aşk,
Nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe,
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle
Hatta sarılamamaktır utançtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?
Güzelliğimi?
Bilmez kimse bu soruların cevabını.
Kimi sever güzelini,
Kimi sever özelini..." Rüzgâr sevdiği kadının kulağına Can Yücel'in şiirini fısıldarken onun uyanık olduğunu gözleri kapalı olmasına rağmen dudaklarının gülümsemesinden anlamıştı. Çağla'nın dudaklarına masum minik bir buse kondurarak "Günaydın sevgilim." Dedi ve bu defa dudakları yanağına yönelerek öptü. "Günaydın gün ışığım." Diyerek burnundan öptü. "Günaydın hayat ağacım." Dedi ve alnından öptü. Onun bu halleri Çağla'yı baştan çıkarmaya yetiyordu. Çağla gözlerini açmış Rüzgâr'ın kolları arasındaki mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Mest olmuş bir halde kolları arasına iyice yerleşti. Elleriyle yüzünü avuçları içine alarak "Günaydın sevgilim." Dedi ve dudaklarına küçük ama tesiri büyük bir buse kondurdu.
"Çağla'm". Diyen adam devamını getirmek için genç kadının tam üzerine eğilmişti ki kapının kulpunun güçlükle açılmaya çalışılması ile Çağla sertçe Rüzgâr'ı üzerinden ittirdi. Genç adam neye uğradığını şaşırırken dengesini sağlayamayarak yere güçlü ve hızlı bir düşüş gerçekleştirdi. Canı yanarak "Ah!" diye inlemişti. Çağla ellerini ağzına kapatarak "Hih!" diyerek ses çıkardı. Yatakta doğrulup "Rüzgâr iyi misin hayatım?" diyerek ona baktığında adamın hala ne olduğunu anlayamamış olmasının şaşkınlığına Çağla'yı güldürmüştü.
"İyiyim iyiyim". Diyen adamın kapıdaki minik ziyaretçilerine ufaktan sinirlenmeye başlamıştı. Ayağa kalkarak kapıyı açmaya çalışan ama açmayı başaramayan minik ziyaretçiye kapıyı açtığında karşısında elinde küçük ayıcığı Bobo ile pijamaları ile oğlu Burak'ı gördü. Onun bu hali ADAMI güldürse de eğilerek yapmacık bir kızgınlıkla oğlunu kucağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geriye Dönüş* TAMAMLANDI
RomanceOnlar... Geri döneceğimi hiç düşünemediler. Onlar... Yaptıklarının bedelini elbet bir gün ödeyeceklerini tahmin edemediler. Vakit hesabın kesilme zamanı... Ben Çağla geriye döndüm, yüzümde emanet tebessümler, kalbim de intikam çığlıkları, gözlerim d...