37.BÖLÜM
Derler ki;
Dil "Nasip değilmiş" diye söyler de,
Kalp "Allah'tan ümit kesilmez" diye atarmış.
Fulya saatlerdir Çağla ile iletişime geçmeye çalışmış ama bir türlü genç kıza ulaşmayı başaramamıştı. Kız adeta kendisini ölüm sessizliğine mahkûm etmiş bir yeminli gibiydi. Uyumak istediğini söylemiş ardından perişan bir halde adımlarını daha önce onların evine geldiğinde kaldığı odaya doğru yönlendirmişti. Bedeni halsiz, bitkin, yorgundu. Bakışları boş bir o kadar da hissiz gibiydi. Düş kırıklıkları içinde kaybolmuş, ruhu hüsrana uğramış bir halde elemler içinde kahır çekiyordu. Fulya saatler öncesinde odaya çıkan kızın uyumadığını çok iyi biliyordu, fakat onu biraz yalnız bırakmak için rahatsız etmemek için yanına gitmemişti.
Fulya çözüm yolu bulamadığı düşünceler içinde kıvranırken kapının acı acı çalan kapının sesiyle korkudan irkildi. Koşar adım kapıya yönelerek açtığında gördüğü manzara ile daha büyük şaşkınlık yaşadı. Karşısındaki adam Rüzgar ve hemen ardında gözlerinin içinde keder fırtınaları kopan Civan'dı.
"Rüzgâr." Dedi onun o halini gördüğünde isminden başka söyleyecek kelime bulamamıştı. Rüzgâr'ın gözünün altında hafif kızarıklık kendisini belli ederken kaşında dikiş atılmasına gerektirecek derinlikte bir açılma vardı.
"Çağla nerede?" derken bakışlarındaki delicesine isteği fark eden Fulya az sonra kopma ihtimali olan kıyametten korkarak onu biraz olsun kızın durumuna hazırlamak adına "Rüzgâr çok kötü gözüküyorsun. Hemen kaşına pansuman yapmamız lazım. Çağla'yı sonra görürsün." Diyerek kolundan tutup onu içeriye çekiştirmeye çalışsa da adamı yerinden bir milim kımıldatamamıştı.
"Fulya..." dedi uyarırcasına çıkmıştı sesi. O ses tonunun altında binlerce isyan, feryat saklıydı. Konuşmaya mecali olmayan adam arkadaşının kendisini konuşmasa da delicesine anlamasını istiyordu. Bir dakika daha ayakta duracak dirayeti bulmakta güçlük çekerken daha fazla sevdiği kızdan uzak durmaya dermanı kalmamıştı.
Civan "Fulya," dedi sevgilisinin dikkatini çekmek için "Rüzgâr her şeyi biliyor." Dediği anda büyük bir pişmanlıkla arkadaşının gözlerinin içine baktı.
"Rüzgâr, özür dileriz gerçekten yetişmeye çalıştık ama başaramadık. Biz onu koruyamadık. Affet." Dedi sanki suçlu kendileriymiş gibi af diledi gözlerinde tükenmişliği hissettiği adamdan. Duydukları ile yeniden canının ferinin ciğerinden acımasızca sökülüp alındığını hissetmişti. Gözlerini sımsıkı kapatırken yüreği isyan edercesine ruhuna insaniyetsiz gaddarca fısıldadı. "Siz değil ben koruyamadım." Diye yankılandı iç sesi. Üzeri başı toz toprak içinde per perişan bir haldeydi. Kalbinin halinin yanında dış görünüşünün ne önemi vardı ki? Paramparça olmuştu.
"Fulya izin ver, Rüzgâr'ın her şeyden çok şimdi Çağla'ya ihtiyacı var." Dedi itiraz etmesine ve tek bir söz daha söylemesine müsaade etmeyeceğini hissettiriyordu sesi.
Rüzgâr tek bir kelime dahi konuşamıyordu artık, kelimeleri cümleleri ne kendisini ne de yaşadıklarına anlatacak tercüman olacak güçte değildi. Fulya başka bir çıkar yol bulamadığı için çaresizce adamın önünden çekilirken minnet ile baktı onun gözlerine.
"Yukarıda, daha önce kaldığı odada." Dedi istediği cevabı vererek. Rüzgâr'ın başına merdivenlere döndürdü. "Ama o..." dedi sesi tereddütle çıkmıştı. Adam hızla bakışlarına kıza döndürdüğünde cevap bekler gibiydi bakışları.
"O iyi değil Rüzgâr, lütfen çok dikkatli ol Çağla'ya karşı. Sakın geri dönülemez bir hata yapma."
Rüzgâr derin bir soluk bırakırken yaşamanın bu kadar ağır geleceğini hiç düşünmemişti. Kendisine zor gelen adımlarla merdivenlere doğru yönelirken Fulya'nın gözleri dolu dolu olmuştu. Civan'ın kollan arasında yerini alırken ona fark ettirmeden bir damla yaş süzülüp gitti yanağından. Kendi yaşadıkları, Civan'ın onu nasıl bir beladan kurtardığı geldi aklına. Civan sevdiği kızın ruh halini hissetmişçesine daha sıkı sarılarak başına saçlarının arasına aşkını hissettiren alevler içinde bir buse kondurdu. Bu dokunuş kızın kendisini daha iyi hissetmesini sağlarken ikisinin de gözleri arkadaşlarındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geriye Dönüş* TAMAMLANDI
RomanceOnlar... Geri döneceğimi hiç düşünemediler. Onlar... Yaptıklarının bedelini elbet bir gün ödeyeceklerini tahmin edemediler. Vakit hesabın kesilme zamanı... Ben Çağla geriye döndüm, yüzümde emanet tebessümler, kalbim de intikam çığlıkları, gözlerim d...