Rüzgar, tedirgin gözlerle Çağla'nın yolunu gözlerken bağımlısı olduğu bakışlarla buluşmasıyla yüreğinde derin bir rahatlama yayıldı. Kendinden emin adımlarla ona doğru gelen kıza tutku dolu bakışlarıyla eşlik etti. Ayağa kalkıp elinden tutarak yanına doğru süzülüp gelmesini sağladı. Masada bulunan Ekin ona haset dolu hislerle bakarken, Ferda arkadaşının elinden tutmuş onu sakinleştirmeye ve herhangi bir rezillik yaşanmamasını önlemeye çalışıyordu. Enis, Çağla'nın hiç bozuntuya vermeyen tavrı karşısında şaşkına dönerken gözleri ile etrafı taramaya başladı. Huzursuzca yerinde kıpırdanmaya başladı. Rüzgâr, Çağla'yı kolunun altına alıp otururken Fulya'dan "Oooo..." sesi yükseldi. "Allah bozmasın Rüzgârcığım, gözümüz yok ama bu nasıl bir sahiplenmedir böyle arkadaşım? Seni daha yeni tanır gibiyim." diyerek kahkaha atmaya başladı. Civan kız arkadaşının bu konuşmalarını fırsat bilerek hemen onu kendisine hızla çekerek kulağına doğru fısıltı halinde "Sen kıskandın mı bakayım? Ben sana sahiplenmenin Allah'ını yaşatırım. Sen yeter ki iste..." Fulya'nın gözünde bir an Civan'ın akıl almaz kıskançlıkları canlandığı sırada "Aman hayatım Allah'ını seversen sen sahiplenme, malum senin sınırın yok bu işlerde." Diyerek şimdiden önlemini almaya çalıştı. Onların bu komik hallerine Çağla kıkırdamıştı. Rüzgâr nişanlısının yüzündeki keyfi gördüğünde bir nebze olsun rahatlamıştı.
Fulya ve Civan, bu ekibe üniversite yıllarında dâhil olmuşlardı. Çağla ilk gördüğü anda içinde onlara karşı bir samimiyet hissetmişti. Bu iki güzel yürekli, saf, temiz insanın bu grupla nasıl arkadaşlık ettiğine anlam veremese de onların varlığı biraz olsun kızı rahatlatıyordu.
Masa başında iki uç noktada duygular aynı anda yaşanırken yürümekte zorlanarak gelen Türker'in yüzündeki allak bullak olmuş ifade Enis başta olmak üzere herkesin dikkatini çekmişti. Rüzgâr ani ve meraklı gözlerle Çağla'ya döndüğünde, kız ona sorun yok dercesine bir bakış gönderdi.
"Canım ne oldu sana? İyi misin?" diyerek tedirginlikle ayağa kalkan Ekin'in kendisine yaklaşmasına izin vermemek adına elinin tersi ile onu geriye doğru ittirdi. Yolunun açılmasını sağladıktan sonra koltuklara güçlükle oturmayı başaran Türker ardından elleri iki yanında yumruk olmuş ve öfkesini burnundan soluyan kıza dönüp bakmadı bile. Ekin ellerini göğsünün altında birleştirip hırsla giderek adamın yanına sertçe oturdu. Görmezden gelinmek hele de Çağla'nın yanında onuruna dokunmuştu. Fulya ve Civan ortamdaki gerginliği azaltmak adına konu açmak için kıvranmaya başladılar.
"Eee buzlar prensi hepimizi buraya neden topladın bakalım?" diyen Civan arkadaşının sohbet etmesini sağlayarak ortamı düzeltmekti niyeti.
"Aslında dün gece yeterince herkesle ilgilenemediğimizi düşündüğümüz için Çağla ile böyle bir karar aldık. Bizim için bu mekânın ayrı bir önemi var değil mi hayatım?" diyerek ona doğru döndü ve çapkınca göz kırptı. Genç kız bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Artık oyunda ikinci perde başlıyordu.
"Nasıl yani? Ay yoksa siz burada falan mı tanıştınız?" diye söze atılan Fulya elleriyle çırpınırken bir yandan da Civan'ı da hırpalamaya başlamıştı. Sevindiğinde eline koluna sahip çıkmayı başaramayan Fulya yakınında kim varsa onu tartaklamasına engel olamazdı. Onun bu hallerine keyifle gülen kız "Yani öyle de diyebiliriz." Dedi ve sırayla Enis, Türker, Ferda ve Ekin'i incitircesine süzdü. Her birinin gözlerindeki karamsar bilinmezliği hissettiği an bu defa bakışlarını meraktan delicesine heyecanlanan Fulya'ya çevirdi.
"Eee anlatsana Çağla meraktan ölüyorum."
"Bu mekân benim için çok önemli, ben Rüzgâr'ı burada tanıdım. Lise arkadaşlarımın arkadaşıydı." Diyerek Türker'in kararan bakışlarına baktı. Sanki o zamana geri dönmüş ve bin bir lafı kendine sıralar gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geriye Dönüş* TAMAMLANDI
RomanceOnlar... Geri döneceğimi hiç düşünemediler. Onlar... Yaptıklarının bedelini elbet bir gün ödeyeceklerini tahmin edemediler. Vakit hesabın kesilme zamanı... Ben Çağla geriye döndüm, yüzümde emanet tebessümler, kalbim de intikam çığlıkları, gözlerim d...