Kedi gibi ellerimi kapıya yaslayıp başımı içeriye uzatmış öylece polisleri izlerken hem az önce yaşadığım olaydan dolayı şaşkın hem de gariptim.
Eylem polisleri önüne dizmişti. Toplam beş polis vardı odada. İkisi alt katta oturuyordu hep, diğer üçü ise siteyi kolluyordu.
Eylem'i daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Genel olarak uzun süredir birbirimizi tanımıyorduk. Bu yüzden onun hiçbir halini bilmiyordum ama buna ilk önce sinirini görmek garipti.
Zihnime onun ilk yoğun duygusunu sinirli haliyle değil de kahkaha atar bir şekilde olduğu anını kazımak isterdim.
"Siz eğitimizini nerede yaptınız lan? Kasap mı verdi size diplomayı?" dedi Eylem. Ateş topuydu. "Beş polissiniz, baş komiserin camına taş atıyorlar, taş! Gözünüz mü kör? Kulağınız mı sağır? Kafanızda beyin mi yok! Beş polissiniz. Hadi Tayfun'la Ahmet alt katta duruyor hep, oğlum size ne oluyor lan! Üç maymunu mu oynuyordunuz? Üçünüz de sitenin ve özellikle de benim evimin güvenliğinden sorumlusunuz!"
Eylem'in elleri tıkı at kuyruğu saçlarında dolaştı. Saçlarını nedense hiç açmıyordu. "Goygoy mu yapıyordunuz?" diye sordu aniden. Başını Yasin'e çevirdi. "Doğruyu söyle Yasin. Kızmayacağım."
"Kızacaksınız baş komiserim."
Gözleri hayretle açıldı. "Beni kızdıracak bir şey mi yaptınız?" diye sordu. Elleri de yumruk oldu. Gözlerimi Yasin'in kırdığı potla sıkıca kapattım. "Kızmayacağım. Söyle."
"Siz her şeye kızıyorsunuz baş komiserim. Söz verin."
Eylem'in sinirine atılan son ateşti bu. "Kızmayacağım dedim sana!" dedi Yasin'e doğru. Yasin yanındaki Dilan'a baktı. Ardından dudaklarını ısırdı ve "Arif'in bir sorunu vardı." diye mırıldandı. "Onu bize açtı. O an olmuş."
Bu sözler Eylem'i çıldırttı.
Yasin'in yakalarını kavradı. "O taş ya şu kıza gelseydi?" diye sordu kafasıyla beni göstererek. "Ya ona değseydi o taş? Ya onun kılına zarar gelseydi? Ya ona bir şey olsaydı?" Yasin'i bıraktı. "O benim korumam altında, duyuyor musunuz beni? Ona olan bana olmuş demektir. Onun canı yanarsa benim de canım yanar. Onu ben koruyorum. Sizin çaylaklığınız yüzünden her şeyi bok edemem ben. Dingil herifler."
Bir kaç saniye düşündü. Ardından başını cama çevirdi ve "Kendi istediğinizle tayininizi alın." dedi. Kimsenin de yüzüne bakmadı.
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Bu tayin konusuna Tayfun ve Ahmet dahil değil. Onların bir suçu yok. Görevdeyken goygoy yapan onlar değil sizdiniz." Ardından biraz sakinleşti. "Bakın çocuklar." dedi dikkatlice. "Polislik kutsal ve ağır bir meslektir. Bunu hepimiz biliyoruz. Gözünü kırptığın an bir kelle kopar, anlıyor musunuz, anlatabiliyor muyum? Hele de böyle bir vakada. Yaptığınız hataların sonu ölümle biter. Sizin göreviniz bu kızı katilden korumak. İnsanların hayatına son veren bir katilden bahsediyorum ben."
Kimseden ses çıkmıyordu.
"Şu kızın peşinde bir psikopat var. Bir manyak var. Kan bulaşmış eller var. Kirlenmiş bir ruh var peşinde. Nasıl böyle umursamaz olabiliyorsunuz ya benim aklım almıyor ya! Deli oluyorum bir şey olucak diye, siz nasıl böyle sakin kalabiliyorsunuz!"
"Komiseri-"
"Siktir git Arif! Beceriksiz elemana ihtiyacım yok benim. Bir bok bildiğiniz yok. Umursamaz heriflerin tekisiniz. Böylesine ciddi bir konuda yaptığınıza bakın ve kendinizden utanın. Sizler polissiniz. Herkesin polise ihtiyacı vardır. Fakat işini yapabilen bir polise. Tek derdi konuşmak olan, her şeyi dalgaya alan bir polise kimsenin ihtiyacı yok. Buna ben dahil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Averda (gxg)
Action+Beni kandırdın. -Evet. +Beni bir amaç uğruna kullandın. -Evet. +Benim güvenimi kazandın. -Evet. +Beni oyuna getirdin. -Evet. +Duygularımla oynadın. -Sana karşı olan duygularım gerçekti. +Yalan söylüyorsun. -Tüm bunları yaparken sana âşık olacağımı...