Tam ağzımı açıp Poyraz'a cevap verecektim ki kapı gürültüyle açıldı. Arkamı dönüp odaya girene baktım. Eylem elinde bir kaç dosyayla içeri girdi ve sıkıntılı bir nefes aldı.
"Bir yanlışlık olduğunu söyledi." dedi kafa karışıklığıyla. Arif'in yanından geliyordu. "Baya sorguladım ama dosyaları karıştırdım dedi." Ellerini uykusuz gözlerinde gezdirip sinirli bir nefes aldı. "Onunla özel olarak konuşacağım. Şuan revirde. Simay'ın attığı yumruk onun burnunu dağıtmış."
Bana döndü ve yüzüme hafifçe eğilip, "Önemli bir dosyaya bakmam gerek." dedi ve avcunu başıma yasladı. "Sakın yere ayrılma. Merkezi dolaşabilirsin ama geri döneceğin yer benim yanım olsun. Kaybolursan da benim adımı önüne çıkan rastgele polislerden birine söyle. Seni her türlü yanıma getirirler."
"Çocuk muyum?" dedim ters ters. Ardından başımın üzerine yasladığı elini itekledim. "Merkez çok büyük olabilir ama ne de olsa ben yirmi bir yaşındayım. Sen işini hallet. Ben beklerim." Eylem'in dudağı hafifçe kıvrıldı; dudakları kıvrılınca gözleri de kısılmıştı. "Çocuksun." dedi dümdüz bir sesle. "Bazen aramızda beş yaş olduğunu unutuyorsun."
"Doğru ya," dedim kısık bir sesle. "Sen otuza mediven dayıyorsun." Ayağımın ucunda durup saçlarına doğru bakmaya başladım. "Bakayım beyazlamış mı senin saçların?" Ardından dudaklarımı büzdüm. "Bak şurada iki tel beyaz görüyorum."
Tam onu köşeye sıkıştırmak, kafasını karışmak için ona doğru yükselip dibine girerek konuşmaya başlayacaktım ki yalnız olmadığımızı hatırladım. Ona daha fazla cevap vermedim. Eylem de bunu fark etti ve gülüşünü bozmadan doğrulup bana, "Dikkatli ol ve Arif'ten uzak dur." dedikten hemen sonra odadan ayrıldı.
Güya bugün izin günüydü. Beraber bir şeyler yiyecektik ve sahilde yıldızların altında dolaşacaktık. Yine de bu düşünceleri aklımdan sildim ve Poyraz'a dönüp, "Kalk." dedim. Bana ve kapıdan çıkan Eylem'e garip bir bakış atıp ayağa kalktı. Son bir kez daha Yasin'e göz gezdirdim ve sorgu odasından çıktım.
Koridorda Poyraz'la yürürken, "Anlat." dedim ona doğru. "Burcu ne zamandır senin evinde? Ve neden?" Poyraz eliyle yüzünü kapatıp derin bir sabır çekti ve "Baya oldu." dedi. "İki haftası vardır. Evi tadilattaymış. Ona depoya gitmesini söyledim ama hep bir şeyler bahane etti. Bu yüzden ben iki haftadır depoda uyuyorum."
"Bana neden söylemedin?"
"Senin başka işlerin var." dedi Poyraz bana göz ucuyla bakarak. Gözlerimi ona dikip bakmaya başladım. Bakışlarımı fark edip, "Ne?" diye sordu. "Yalan mı?" Başımı iki yana salladım. "Ne ima ediyorsun?"
"Eylem'le aranda olan çekimi Ezel'in kör babaannesi bile görür Simay." dedi. "Yeme beni." Merkezden beraber çıktık. Açık havada yürürken adımlarımı durdurdum. "Ben Arif'e bakacağım." dedim konuyu değiştirerek. Ardından cebimden bir anahtar çıkardım, "Benim evin anahtarı." dedim ona doğru. "Burcu'ya ver. Okan bu durumu duyarsa iyi şeyler olmaz."
Poyraz elini alnına yaslayıp, "Emredersin patron." dedi alaycı bir sesle. Başımı salladım ve arkamı dönüp geri merkeze adımladım. Avcumun içi gibi bildiğim merkezde yürürken en alt kata indim. Revirin tam önüne geldiğim sırada kapıyı açtım ve içeriye girdim.
İçerde doktor yoktu. Revirde kamera bile yoktu. Odada sadece ben ve Arif vardık. Arif gözlerini açıp bana baktığı sırada ellerimi arkamda birleştirip kendime bir sandalye çektim ve onun uzandığı yatağın hemen dibine koyup oturdum.
Başımı eğip kızarmış burnuna ve morarmış gözüne baktım. "Elim de ağır değil aslında." dedim ona doğru. İkimiz de birbirimizin kimliğini biliyorduk. Onunlayken kendimi üniversiteli gibi göstermeme gerek yoktu. "Nasıl oldu anlamadım. Senin cildin yumuşak olabilir mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Averda (gxg)
Action+Beni kandırdın. -Evet. +Beni bir amaç uğruna kullandın. -Evet. +Benim güvenimi kazandın. -Evet. +Beni oyuna getirdin. -Evet. +Duygularımla oynadın. -Sana karşı olan duygularım gerçekti. +Yalan söylüyorsun. -Tüm bunları yaparken sana âşık olacağımı...