1.2

2.1K 163 174
                                    

"Çocuklar! Buraya bakın! Poyraz, Simay, buraya bakın ve kocaman gülümseyin! Selin kameraya bak!"

Simay elinde tuttuğu küçük çiçeğinden gözlerini alıp kameraya baktı ve çiçeğini yukarıya kaldırıp kocaman gülümsedi. Poyraz küçük ellerini küçük kızın omzuna sardı ve kameraya bakmak yerine Simay'ın küçük sarı çiçeğine gözlerini dikti.

O çiçeği Simay'a tam iki dakika önce Poyraz vermişti.

Yurdun müdiresi tüm çocukları bahçeye çıkarıp fotoğraf karesine alıyordu. Büyüdükleri zaman yetimhanede oldukları için çocukluk fotoğraflarının olmamasını istemediğinden sık sık yapardı bunu. Küçük çocuklarını her zaman fotoğraflar ve o fotoğrafları da bir hazine gibi saklardı.

Kocaman bir flaş patladıktan sonra Simay kahkahalarla yerinde zıpladı ve "Poyraz!" dedi. "Bu harika! Benim çiçeğim harika!"

"Abartma fındık." dedi Poyraz. "Yerden buldum onu. Nasıl harika olabilir ki?"

"Kıskanma işte." dedi Simay. "Benim çiçeğim o. Öyle her yerde olmaz bundan." Ardından Poyraz'a döndü. "Hem sen bana verdin onu." Poyraz buna güldü ve "İstersen onu Melek anneye ver de çerçeveletip duvarına assın." dedi.

Fakat ciddi değildi.

Simay bunu ciddiye aldı ve ayaklarını yere vura vura koşmaya başladı. Poyraz şaşırdı ve aniden, "Dur safoz!" diye bağırdı. "Şaka yapmıştım! Gel buraya Simay!"

Fakat Simay Poyraz'dan hızlı koşuyordu.

Simay bir kaç kişiyle konuşan müdiresinin yanına gitti. Eteğine yapıştı ve koca eteğini tutup aşağıya çekti. "Melek anne," dedi. "Melek anne önemli." Melek ona baktı. Eliyle önündeki insanlara beklemeleri gerektiğini söyledi ve aşağıya eğilip Simay'a doğru, "Söyle fındık." dedi.

Simay'a herkes fındık derdi. Çünkü Simay'ın fındığa alerjisi vardı ve bunun yüzünden Simay az daha canından olacaktı. Simay yine de gizli gizli fındıklar atıştırıp duruyor, her seferinde gözlerini hastanede açıyordu. Bu lakabı da ona Poyraz bulmuş, zor da olsa Simay'ı fındık sevdasından vazgeçirebilmişti.

"Melek anne," dedi Simay heyecanla. Ardından alnına yapışan saçlarını geriye atıp parlayan gözlerle Melek'e baktı. "Melek anne bunu saklar mısın benim için? Hemde sonsuza kadar! Poyraz verdi onu bana. Kaybetme ne olur."

Melek ilk önce şaşırdı. Gözlerini kırpıştırarak küçük çocuğa baktı. Afalladı da. Ardından güldü ve çiçeği eline alıp, "Başım üzerine." dedi. "Hiç şüphen olmasın Simay. Onur köşeme asacağım bu çiçeği."

Simay güldü ve tam geri döneceği sırada bir kadın onu durdurdu. "Küçük," dedi ona doğru. "Adın ne senin?"

Simay arkasını döndü. İlk önce onu uzaktan izleyen Poyraz'a baktı. Ardından, "Kulakların bozuk mu abla?" diye sordu. Yaşı küçüktü ama zihni o kadar da küçük değildi. "Melek annem dedi ya Simay diye."

"Fındık dedi o." diye mırıldandı kadın. Gülümsüyordu. Aşağıya eğilip Simay'ın boyuyla kendi boyunu eşitledi. "Simay.." dedi. "Güzel isimmiş. Bende fındık diyebilir miyim sana?"

"Deme."

Kadın şaşırdı. "Neden?"

"Poyraz bana buldu o ismi. Başkasına yasak."

"Ama Melek hanım diyor."

"O benim annem." dedi Simay. "Diyebilir."

"O.. sadece senin müdiren. Annen değil ki."

Averda (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin