1.5

2.2K 223 225
                                    

Saat gece yarısıydı. Neredeyse birazdan gün doğacaktı, bu yüzden perdeleri sabah uyanmayayım diye kapatmıştım ama uzandığımdan beri bir sağa bir de sola dönmekten bir dakika bile uyuyamamıştım.

Garipti. Ama o adam kesinlikle haklı değildi. Bu olaylardan kendime suçluluk payı çıkarmayacaktım. Evden okula, okuldan da eve giden, ailesinin o daha küçük yaşlardeyken ona bıraktığı parayla geçinen sade bir üniversite öğrencisiydim.

Tüm bunlar benim suçum değildi. Sonuçta Eylem'e, "Beni kendi evine götür, yanından ayırma, bileğimi tut, benimle kal." dememiştim.

Ama yine de Eylem'in bu gece mesai alması canımı sıkmıştı. Hayır, canımı sıkan yanımda olmaması değil, ona robot gibi davranılması, özel hayatına karışılması, zaaflarıyla oynanması ve Eylem'in de buna göz yummasıydı.

Bunları düşünürkem hava hafiften aydınlanıyordu bile. Ben üzerimi değiştirip pijamalarımı dâhi giymemiştim.

Kapıdan anahtar sesleri yükselmeye başladı. İlk önce anlam veremedim. Bir kaç saniye sesleri dinledim. Ardından kapı açıldı. Birileri ayakkabılarını dışarıya koyup kapıyı geri kapattı.

Gözlerimi odanın kapısına diktim. Bir kaç saniye sonra görüş açıma Eylem'in saçları girdi. Daha sonra ise bedeni. Anından gözlerimi kapatıp uyuyormuş gibi yaptım.

Hani bu gece gelmeyecekti? Yalancıydı.

Sol gözümü hafiften açtım ve onu izlemeye başladım. İlk önce odaya girdi. Tüm sırtını duvara yasladı ve bakışlarını tavana dikti. Sonra da bana baktı. Durdu öylece. Bakakaldı da diyebilirdik buna.

Daha sonra yatağa yaklaştı. Nefesimi tuttum uyanık olduğumu anlamasın diye. Kıpırdamamaya çalıştım. Ben yatağa uzanıp uyuyacağını düşündüm ama bu olmadı. Yanıma oturdu. Bir süre yüzümü inceledi ve hiçbir şey söylemedi.

Yorgun gözüküyordu. Hep sıkı olan at kuyruğu bu sefer gevşekti. Gözleri dümdüz bakıyordu ve ruhsuzdu. Odayı nefes seslerimiz doldurdu. Ne o konuşabildi, ne de ben gıkımı çıkardım. Bir kaç saniye dahs böyle geçti. Bu sessizliği en sonunda o bozdu.

Elini kaldırdı ve işaret parmağının tersini yanağımda gezdirdi. İçim titredi ama ona belli etmedim. Ardından parmağını saçlarıma kadar kaldırdı ve parmaklarıyla saçlarımı karıştırmaya başladı. "Ne yapacağım ben seninle?" diye konuştu fısıltıyla. "Ne yapacağız biz birbirimizle?"

Hiçbir şey söylemedim. Dedim ya, uyuyordum ben. Ellerimi saçlarımdan çekti. Ardından ayağa kalktı ve örtüyü boğazıma kadar çekip üzerimi iyice örttü. Daha sonra ise aynasına doğru ilerlemeye başladı.

Fazla düşünüyordu ve bu ona iyi gelmiyordu.

Aynanın tam karşısına oturdu. Hep toplu olan saçlarını bu kez açtı. Tokasını çıkarınca simsiyah saçları omzuna dolandı. Masanın üzerindeki tarakla saçlarını taramaya başladı. Sonra elleri durdu. Gözleri aynadaki yansımasına kaydı. Tarağı geri yere bıraktı ve gözleriyle yüzünü izledi bir süre.

Baktı aynaya. Hiçbir tepki vermeden baktı. Daha sonra elleriyle saçlarını geriye itip derin bir nefes aldı. Odadan çıkmadan hemen önce, "Uyumadığını biliyorum. Uyuyormuş gibi yapmana gerek yok." dedi bana doğru. İçimden büyük bir siktir çektim. Elimi bacağıma vurdum ve doğruldum. Hadi ama, yaptığım rol o kadar mı kötüydü?

Öylece uzanmak yerine ayağa kalkıp peşine takıldım. Lavaboda olmasına takılmadım çünkü kapı açıktı. Gelmem için mi açık bırakmıştı, yoksa ellerini yıkadığı için mi bilmiyordum. Ellerimi kapının kenarına yaslayıp yanağımı da ellerime yasladım ve bu kez ben onu izlemeye başladım.

Averda (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin