Seungkwan belki hayatının aşkı belki de hayatının hatası olarak adlandırabileceği onunla ilk tanıştığında şu an olduğundana göre daha farklı bir periydi.
Perilerin tatlı küçük birer kanatlı kuştan farkları yoktu başlarda. Seungkwan için de öyleydi. Myth sınırları içerisinde eğitimlerden eğitimlere koşturup iyilik listesinin hep en başında olmayı hayal ederdi. Güç tanrısının o listeden hiç aşağı düştüğünü görmemişti halbuki.
Onun için monoton ve rutin hayat kesinlikle güven ve huzur hissi veriyordu. Periler bu hisse bayılırlardı. Olacaklardan habersiz güvenli sandığı ortamda rahatça dolanır, arkadaşlarıyla iyi vakit geçirirdi.
Onunla tanışması tam da böyle bir zamanda gerçekleşti. Seungkwan onu ilk gördüğünde şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. Bu his olarak bir şey değildi. Kendi parlak ve ince kanatlarına karşın onun ateşli ve vahşi görünen siyah kanatları her türlü periyi şaşırtırdı.
Bu gerçekten etkileyici bir özellikti lakin ona aşık olma sebebi kesinlikle bu değildi. Seungkwan onda perilerin en sevdiği şeyi görüyordu. Başta bir iki defa denk geldiğinde tesadüf diye geçiştirdiği bu rastlantıların devam etmesiyle Seungkwan etrafında dönüp duran kargayı fark etmemesi imkansızdı.
Sanki onu koruyup kollayan sürekli olarak güvende olmasını istermiş gibi bir his verdiği için başta Hansol'un etrafında olması çok hoşuna gidiyordu. Bunu inkar edemezdi ki onu bir süre böyle kullandı da.
Lakin sonradan sonradan farkına vardı ki Kwan'ın istediği bu etrafında dolaşıp durması değildi. Aksine bunun tam tersinde onunla böyle uzaktan bir çekimin yerine yakın olmak istiyordu. Onu tanımak hatta daha fazlasını istiyordu.
Onu gördüğünde hızlanan kalbinin nedenini çözmek istiyordu.
Periler hiçbir zaman hissettiklerini dışarı yansıtmakta sıkıntı yaşamamışlardı. Tilkilerin aksine. Sözde kaybedecek bir şeyi olmadığı düşüncesiydi belki de ancak onunla koridorda denk gelip ona adım atmak hem hayatının en iyi adımı hem de hayatını bitiren adımdı.
Yine de onunla olmak attığı bu adımı hayatının hatasındam hayatının en iyi hatasına çeviriyordu. Hansol ile olmak için peri gerçekten elinden gelebileceğinden de fazlasını ortaya koymuştu.
Tüm bunların yanısıra ölürken hiç pişmanlığı olmadığını söyleyemezdi yine de. Onunla daha fazla vakit geçirebilmeyi isterdi. Onu bu kadar büyük bir acıyla bir kez daha baş başa bırakmamak isterdi.
Ancak hiçbirini yapamadı Seungkwan. Vernon'un elinden ayrılan bedeni yere ayrıldığında son duyduğu şey elfin bağırışı ve karganın endişeli inlemesiydi. Gözlerini karganın kucağında kapattı. Ruhunu tekrar onun gözleri önünde teslim etti.
Ancak ruhunu kime teslim edecekti? Ölüme mi? Yaşama mı?
Bu fâili meçhullük arasında yumduğu gözlerini açtığında tıpkı önceki gibi ancak öncekini hatırlamadığı şekilde kapkaranlık bir yerde açtı gözlerini. Etraf zifiri karanlıktı. Ne olduğunu anlamakta zorlanıyordu ki yanı başında beliren Minghao'ya baktı.
Karanlığın içinde bile daha karanlık duran siluetiyle ona tebessüm etti. Ölüm tanrısının ilk defa tebessüm ettiğine şahit oluyordu. Ona karşılık verdi.
"Biz bunu daha önce yaşadık değil m?"
Minghao eliyle yarasına dokunup karganın açtığı yarayı büyük bir karaltıyla kapattı. Peri hiçbir acı veya his hissetmemesine rağmen ölüm tanrısı ona bu incelikte bulunuyordu.
"Seni tekrar burada görmeyi beklemiyordum."
Onu ilk defa bu kadar cana yakın gördüğünde sevinse mi üzülse mi emin olamadı. Ölüm tanrısı gerçekten istediğinde fazlasıyla ilgiliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love, Myth and Gods | Verkwan
FanfictionDünyadaki dengeyi korumak üzere iyiler ve kötüler olarak ayrılarak Myth isimli bir okulda görevlerini yerine getiren soylular ve yaratıkların arasına kanatlarıyla ünlü peri Seungkwan gelir.