Sekizinci Bölüm "Kayıp Geçmişin Yitik Aşkı"

524 84 30
                                    

Jeonghan uzun soluklu bir ölüm eşiğinden Myth dileği sayesinde uyandığında ilk sorduğu soru tabiki de Seungcheol olmuştu. Ona hissettiği aşkın önemini kelimelerle anlatmaya yetemeyecek kadar büyük iken arkadaşlarının bu soruya sinirle cevap vermeleri hatta bir süre onunla uğraşmalarını çok dert etmiyorlardı.

Nihayetinde her ne kadar tüm durumu öğrenmiş olsalar bile onların kalbi saatli bir bomba gibi her an patlamaya hazır değildi. Eninde veya sonunda bu durumu onun dışında kimse en derinlerine kadar hissedemezdi. Bu yüzden onların bu tavırlarına asla kızmıyor aksine önemsendiğini hissetmek gururunu okşuyordu.

Eğer herhangi bir zamanda kötü bir gün geçirirlerse Jeonghan'ın hepsini Seungcheol için yitirmekten asla çekinmeyeceğini bilmiyorlardı. Bunu bilselerdi belki de şimdi ki kadar yakın davranmak istemeyebilirlerdi ancak bu gerçekten Jeonghan'ın elinden gelen bir durum değildi.

Bu sebeple hiçbirine bu durumu açıklamak istemeyecek kadar bencilce hareket ediyordu. Çünkü onlara bu kötülüğü yapabilecek kadar kötü biri olsa da hiçbirinin zarar görmesini istemeyecek kadar onlara bağlıydı. Seungcheol ile yarışamasalar bile Jeonghan onlara çok fazla şey borçluydu ve onlarla olmaktan kuşkusuz memnundu.

Hepsinin iyi olması için bir şeyler yapmaktan çekinmeyecek biri olmasının bir göstergesi olsaydı eğer bunu kesinlikle yapabilirdi. Belki de yapabileceğinden emin değildi. Söz konusu bedeni ve güçleri olduğunda kendine hiç güveni yoktu. Hayatının son demlerinde olduğunu hissedebiliyordu.

Bunları sadece düşüncesine dayalı söylemiyordu. Düzeldikten sonra eğitimde gösterdiği performansa dayanarak söylüyordu ki öncekine göre gerçekten çok kötü haldeydi. Bunu Bayan Jiyo da anlamış olmalıydı ki eğitimin ortasında onu mola vermesi için eğitimine ara vermesini söylemişti.

Eğitimden çıktığında bu hali yüzünden keyfi yoktu aslında. Ortak salona gittiğinde diğerlerini gördüğünde yine de yüzüne bir gülümseme kondurdu. Onlara bu durumu yansıtıp kötü olduğunu göstermek istemiyordu. Jeonghan için bu kadar çabalamışlarken onları daha fazla yormak istemiyordu.

"Erken geldin!"

Dokyeom her zamanki kara bulutlu haliyle seslendiğinde neden tuhaf davrandığını yadırgamak gerekiyordu. Onun hava durumu çok ani değişken gösteren duygulara sahipti. Lakin bu sefer ki tepkisinde haklı olmalıydı ki Jun'a baktığında gördüğü değişim karşısında aynı tepkiyi verecek gibi oldu.

"Saçlarına ne oldu?"

Jun'un yanına oturduğunda yüzündeki zoraki gülümsemeyi herkes fark ediyordu.

"Önemli bir şey değil. Kurtarmak istemediğim birini zorla kurtarmaya çalışırken saçlarım buna dönüştü."

Joshua sakin ve emin duruşuyla Jun'un utana sıkıla tavırlarını rahatlaması için fırsat vermek ister gibi kendisi sözü devraldı.

"Eğitimden sonra Hoshi ile okul sınırında yaralı birini kurtarmaya gitmişler ancak Jun onu kurtarmak istememiş."

Jeonghan anlamsızca dudak büzdü. Her tarafa iyi niyet saçan ve ona kötülük yapabilecek birine bile iyilikle yaklaşacak Jun'un birini kurtarmak istemeyeceğini hiç sanmıyordu. Hoshi'ye dönüp baktığında kollarını önünde bağlı sakince oturduğunu gördü. Tuhaf bir şekilde.

"Aynen, kendini zorladığı için bir patlama oldu ve Jun beni çok uzağa fırlattı. Sonra saçları buna dönüştü."

Duruşunun ve sesinin aksine devam ettiği hikâye hiç inandırıcı gelmese de sesini çıkarmadı Jeonghan. Bu denilenlere kesinlikle inanmıyordu ve Hoshi'nin kurduğu cümle içinde bir kere bile hırlamamasından bile şüphelerini haklı buluyordu. Yine de burada anlatmak istemiyorlarsa onları zorlayamazdı.

Love, Myth and Gods | VerkwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin