On Beşinci Bölüm "Vern Olmak"

432 83 63
                                    

Hansol Vernon Chwe için yaşam diğer her şeyin ötesinde çok farklı bir şekilde büyük haksızlıklar eşliğinde başlamıştı. Kendi gözümde tüm bu hayatı büyük bir trajediden ibaret olmasına karşı yaşamak zorunluluğu onu daha da beter ediyordu.

Hansol bu hayatı defalarca terk etmeyi denemişti. İlk doğduğu anda annesi onu öldürmeye çalıştığı an yaşamının bitmesini isterdi ancak ruhu sandığından fazla yaşama istekliydi.

Doğduğu andan itibaren omuzlarına yüklenen bir sorumluluk vardı. Bundan ne kaçabiliyor ne de kurtulabiliyordu. Onun en büyük kabusu da denebilirdi. Annesinin ölmesini istemesinin, kendisinin hayatına son vermeye çalışmasının sebebiydi.

Vern olmak.

Babasının koyduğu Vernon isminin kaynağı olan bu tabir tamamen saf kötülüğü ve gaddarlığı simgeliyordu. Hansol taşıdığı kanın kötülükle doğması yüzünden tüm bu hayata sürüklenmişti.

Tüm bu hayatı bu şekilde yaşamak istemediği için direnmeseydi belki de deli dehşet bir kötü olabilirdi. Etrafa korku saçıp hiçkimsenin gözünün yaşına bakmayacak kadar saf kötülük kanında dolanıyordu.

Yine de Hansol annesi gibi iyiliği ve saflığı taşımak istemişti her zaman. Bunun ruhunun gıdası olduğuna inanmak istemişti. Annesi onu öldürmek istediğinde de, kendisi ölmek için çabaladığında da hiç suçlu hissetmemişti. Tek suçlunun damarlarında dolaşan kanı veren babası olduğundan her zaman emindi.

Böyle iğrenç bir hayatının büyük bir kısmı da haliyle Hades'e karşı koyarak ve ondan kaçarak geçirmesi gerekmişti. Hansol çok uzun süre babasına karşı koymaya çalışarak geçirirken annesinin bir arkadaşı yardımıyla kendi için bir süre güvenli bir yer buldu.

Belki de bu hayatının en acılı dönemlerinin başlayacağı dönüm noktası olmuştu.

Türünün tek örneği meleğin Hades tarafından hamile bırakılması da, bu meleğin geleceğin kötülük tanrısını doğurmuş olması zaten başlı başına bir problemdi ancak Hansol hayatının en büyük problemini Myth sınırları içine girdikten sonra edindiğini düşünüyordu.

Annesinin biricik arkadaşı Bayan Nabi ona seve seve yardım edeceğini söyleyip okul sınırları içerisine aldığında tanrılar ona kucak açmıştı. Tüm denge onun babasından korunması için birlik olduğunda Hansol ilk defa kendini yaşamış gibi hissediyordu.

Taşıdığı kan yüzünden okulda bile kimse yanına yaklaşmıyordu ancak yine de bir ekosistem içerisinde var olduğunu hissediyordu. Babasının Yeraltı Zindanlarında onun mahkumu olarak kalmaktan çok daha iyiydi kendi adına.

Bu tatlı yaşam yine de kendisi için kısa sürmüştü. Hayatı sanki kötü olması için her şeyi yaparmış gibi karşısına periyi çıkardığında Hansol gerçekten nutkunun tutulduğunu hissetmişti. Kendi kapkara ve kasvetli kanatlarının yanında enerji çeken bir vibe verirken o tam tersiydi. Ona bakmak bile ışıl ışıl bir his yaydırıyordu.

Zıt kutupların birbirini çekmesi gibi delicesine ona doğru çekildiğini hissediyordu Hansol.

Onun etrafında dolanmaktan, onunla tesadüfenmiş gibi karşılaşmaktan dehşet bir zevke kapılıyordu. Nihayetinde bu hislerinin ilk açığa çıktığı an kesinlikle ortak salonda bir mitor tarafından yere düşürüldüğü andı.

Hansol düzenli eğitimleri ve yaşama dürtüsüyle devam ederken varlığından dahi rahatsız olan kötüler her zaman ona sataşan taraf olmuştu. O gün de eğitimden sonra ortak salona indiğinde bir mitor tarafından itilip kalkılmıştı.

Hansol ise babasına benzeyeceğinden korkup hiçbir zaman onlara karşılık vermemişti. Yine de bu onun iyi biri olduğunu göstermek yerine aciz gibi göstermişti. Bununla da yetinmeyi biliyordu. Nihayetinde kendince kötü olmaktan daha iyiydi.

Love, Myth and Gods | VerkwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin