Jeonghan için son zamanlar Seungcheol'ün ağzından duyduğu şeyler ile oldukça durgunlaşmış bir haldeydi. Kalbinin üzerinde büyük bir ağırlık ile devam ediyordu artık. Durumun şu an iyi bile olduğunun ve gittikçe kötüleşeceğinin farkındaydı. Bu yüzden ne olursa olsun onunla karşılaşmamaya çalışıyordu.
Eğitimden sonraydı ortak salonda hep birlikte oturuyorlarken bir yandan Jun başlarına gelenleri konuşuyorlardı. Hoshi ile yaşadıkları maceranın ne kadar tehlikeli olduğunun hepsi farkında olsa da kimse ikisin de kızamıyordu. İkisinin de kötü bir nihayetinin olmadığını biliyordu.
Hikâyenin Minghao'nun onları kurtardığı kısma geldiklerinde dönüp ona baktı Jeonghan. Herkes gibi kendisi de ölüm tanrısının yaşam tanrısına olan aşkından haberi vardı. Bu ölüm gibi bir şeyle tezatlık oluşturduğundan olsa gerek herkes farkındaydı olanların.
Lakin bu aşkın karşılıklı olduğunu, Jun'un da ona karşı bir şeyler hissettiğini Mingyu'nun kendisine imalı bakışından anlamıştı. Hoshi de biliyor gibi bir hali olsa bile sesini çıkarmamıştı. Nihayetinde ortada bazılarının çaktığı bazılarının ise masumca hikâyeyi dinlediği bir hikâye vardı.
Olanların ardından konu değiştiğinde ise Hoshi cücelerin yaşadığı yere nasıl gidebileceğini sordu. Bunun da Jun için olduğunu fark etse de sesini çıkarmadı Jeonghan. Aksine o an yadırgadığı durum Seungkwan'ın hiç sesini çıkarmamasıydı. Öncekine göre cüceleri görmeye hiç hevesli değildi.
"Ne oldu? Sen gitmiyor musun?"
Diğerleri nasıl gideceklerini tartışırken Seungkwan'a merakla sordu. Renginin atmış yüzünün solgun halini beğenmedi Jeonghan. Son zamanlarda Vernon ile olan ilgi ve alakası da hoşuna gitmiyordu ve bu sebepten bir şey olmasını istemiyordu.
"Gitmek istemiyorum, dışarısı benim için tehlikeli."
Jeonghan o an başına bir şeyler olduğundan daha emin oldu. Adını aklından geçirmesiyle bile Vernon'un dinlediğini fark etmeden sormaya devam etti. Çünkü bu korkusunun arkasında o kara karga olursa büyüleyip onu suyun dibine, şarkların kucağına atacaktı.
"Bir şey olmuş, söyle bakalım."
Seungkwan peri olmasından olsa gerek masumane bir gülümsemeyle baktı.
"Bayan Nabi bana önceki perinin Karanlık Orman'da kanatlarının nasıl koparıldığını gösterdi. Bu yüzden okul dışına çıkmak istemiyorum."
Jeonghan önceki perinin ölümünü hatırlıyordu. Daha yeni Seungcheol'e tutulduğu zaman olan bir olaydı ancak kafasında oturtamadığı şey o zamanki perinin Karanlık Orman'da değil Zebani Kanyonunda öldürüldüğüydü. Çakallar onu okuldan kaçırıp paramparça etmişler ve bu yüzden lanetlenmişlerdi.
Bu durumda bir anormallik olduğunu sezse de Seungkwan'ı korkutmamak adına sesini çıkarmadı. Çünkü biliyordu ki Bayan Nabi ne yapıyorsa bunun iyiliğinden yaptığıdır. Bu yüzden onun söylediği yalanı bozmadı. Bunun hakkında daha fazla şeyler öğrenmeyi aklına koydu.
"Myth Dileği Yarışması zamanı da yaklaşıyor aslında."
Jeonghan o an yarışma konusuna dikkatini verdi. Bu yarışma çok önemliydi. Her yüzyılda bir yapılıyordu ve tüm kurallar ile olacaklar eğitmenler tarafından karar veriliyordu. Her sene başka başka şeylerle yarışan öğrencilerin kazananı Myth tarafından gerçekleşecek bir dilek hakkı kazanıyordu.
"Seungcheol!"
Tabi bu konuyu dağıtan onun adını haykıran keskin ses olmuştu. Birçok türün bulunduğu ortak salonda onun adı gür bir şekilde bağırıldığında kendisi gibi herkes dönüp bağıran kişiye bakmıştı. Salonun ortasında duran Keroslardan bir grup sinirle etraflarına bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love, Myth and Gods | Verkwan
Fiksi PenggemarDünyadaki dengeyi korumak üzere iyiler ve kötüler olarak ayrılarak Myth isimli bir okulda görevlerini yerine getiren soylular ve yaratıkların arasına kanatlarıyla ünlü peri Seungkwan gelir.