Altıncı Bölüm "Ölümün Kokusu"

282 69 38
                                    

Seungkwan nihayet özüne döndüğüne inandığı o anda Bayan Nabi'nin odasından çıktı. Özlediği Myth koridorlarında öylece süzülürken her şeyin hem ne kadar tanıdık hem de ne kadar yabancı geldiğini hissetti. Sanki tüm hatırladığı anıların gerçek olduğunu hissediyordu.

Lakin arafta verdiği sınavın bir etkisi olduğunu özümsemesi onu zorlayacak gibiydi. Onca olay ve onca acının başına gelmediğine seviniyordu aslında. Hansol'u hatırlamadığı bir dönemi yaşamadığına inanmak zordu. Onu tekrar görmek istiyordu ancak şu an için buna hazır olmadığını söylemişti bilge baykuş.

Bu sebeple önce arkadaşlarını görmeye ortak salona indi peri. Salondan içeri girer girmez onu fark eden herkesin donup kalışını fark etti. Hepsi bir anda şaşkınca bakarken Seungkwan aralarından Jeonghan ve diğerlerine doğru ilerledi. Onu ilk fark eden Dokyeom oldu.

"Seungkwan!"

Arkası dönük Jeonghan ona sitem etti.

"Hayal mi görüyorsun? Peri öleli asırlar geçti."

Diğerleri de şaşkınca ona baktığında Jeonghan da döndü. Hepsinin yüzünde inanamaz gibi bir şaşkınlık vardı ki Mingyu bir anda puf diye yanında belirdi.

"Sen gerçek misin?"

Yüzüne dokunan parmağını aldırış etmeden gülümsedi Seungkwan. Onları tekrar görmek sandığından daha iyi hissettirmişti. O kadar özlediği bir histi ki ağlamamak için zor tuttu kendini. Jun dahi ona şaşkınca bakıyordu.

"Nasıl?"

Seungkwan onu anılarındaki gibi lanetlenmemiş, kendi halinde görmek daha iyi hissettirdi.

"Bu imkânsız, doğumunun haberini almadım Seungkwan."

Peri o an gururla gülümsedi. Geri döndüğü için hepsine bunun havasını atacaktı tabiki de.

"Çünkü ben bir kehanet sayesinde geri döndüm."

Çok geçmeden herkes durumu kabullenip birlikte konuşmaya başladıklarında Seungkwan arafta geçirdiği onca anının etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. Jun'u halen lanetli olduğunu düşünmemeye çalışıyordu.

Bundan kurtulmaya çalışmanın en iyi yolunun kendisi yokken nelerin olduğunu veya nelerin değiştiğini görmek olduğunu biliyordu. Kalabalık bir şekilde öylece oturup ona periden sonra okulun nasıl toparlandığını anlatıyorlardı.

Tam o sırada oturdukları yerin yanından Seungcheol geçti. Peri sadece merakından dönüp tilkiye baktı. Hayır, güç tanrısı geçince hiçbir tepki vermemişti. Hem de hiç. Önce şaşırdı ardından o anların hepsinin arafta kaldığını hatırladı. Yine de ağzını yoklamak istedi.

"Jeonghan, o gün güç tanrısı seni korumak için Hades'in karşısına atlamıştı hatırlıyor musun?"

Tilki umursamaz tavrını hiç bozmadı.

"Evet, hatırlıyorum. O da basit âşıklarımdan biri işte ne olacak?"

Şaşkınca ona baktı. Güç tanrısına karşı gerçekten hiçbir şey hissetmiyor olamazdı ya. O şaşkınlıkla dilini tutamadı.

"Hangi aşk büyüsü senin için tehlikeye girmesini sağlayabilir ki?"

Ortam bir anda sorusuyla sessizleştiğinde herkes perinin bu tavrına şaşırıyordu. Seungkwan ne olursa olsun kendini o an buraya ait hissetmedi. Gerçek hayatından daha çok takılı kalmış olmalıydı arafa. Ondaki tuhaflığı yadırgayan ekipten Dino konuyu değiştirme ister gibi koluna dokunmuştu.

"Koluna bir kanat şekli yaptırmışsın."

Seungkwan dokunduğu yere baktığında dünyada onunla birlikte olan dövmesi kolundaydı. Şaşırdı. Tüm bunlar arafta gerçekleşen bir şey ise ve kendisi araftan çıktıysa nasıl halen kolunda olabilirdi? Sofia kanatlarını tekrar gösterdiği zaman dövme tamamen kaybolmuştu diye hatırlıyordu.

Love, Myth and Gods | VerkwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin