9.BÖLÜM

33 2 6
                                    

                                   9.BÖLÜM
Şifa yerde ağlarken Nefeset de onun yanına eğildi.
- Bak korkma. Bu  saçma sapan düşüncelerden kurtul. Öncelikle benim seni taşıyacak bedenim yok. Sadece seninle konuşabiliyorum. Seni kaçıramam. Sana fiziksel zarar veremem. Ağlamayı bırak. Bu mızmız halin hiç hoş değil. Mantıklı düşün lütfen.
Şifa yeniden kendine geldi. Ağlamayı bıraktı. Kabul etti. Korkuyla saçmalamıştı. Ayağa kalktılar.
- Evet, haklısın. Saçmalamış olabilirim, bu çok normal. İnsan her gün bir cin ile konuşmuyor.
- Tamam. Seni anlıyorum. Bana bir söz verme. Yarın akşam gelip insanlar gibi anlaşma yapacağız. Annenlerin de razı olmasını sağlayacağım.
- Bu imkansız, annemler beni hiç bir yere göndermezler. Hele de tanımadığı kimselerle.
- Sen onun orasını bana bırak. Hadi şimdi yat uyu, dinlen. Yarın görüşürüz.
Nefeset bir anda kaybolup gitti. Şifa ise şaşkındı. Artık uyuması zordu. Abdest aldı. Kendini korumak istiyordu. Yatağına uzandı ama uyuyamadı. Düşünüp durdu. Yoksa rüyamı görmüştü. Kalktı kuran okudu. Yine de aklından çıkaramıyordu. Çok uzun bir gece olmuştu.
  Nefeset’in bu gün için epeyce planı vardı. Şifa’nın babasını Cihan arayıp tanıdık hocalardan isim vererek akşam ziyaret için müsaade istedi. Tabii ki Vehbi bu isteği kabul etti. Nefeset Cihan’ı huzurevine götürdü. Oradan bir yaşlı kadını akraba olduğun inandırıp, özel bir güne katılmak için bir gece için çıkardılar. Kadın çok yaşlıydı. Hareket etmekte zorlanıyordu. Hatta bunamıştı kendi isteği ile konuşamıyordu ama Nefeset ona seslenerek istediklerini söyletebiliyordu. Cihan ayrıca yurda kuru pasta ve çerez göndermişti. Bunları öğrencilere ikram etmelerini söylemişti. Tabi Vehbi her zaman ki gibi kendi payını ayırmıştı. Akşam eve giderken götürmüştü. Hem kendileri yemişler, hem de gelmesini bekledikleri misafire ikram edeceklerdi. Şifa ise bu kez yememişti ama neden yemediği ile alakalı gerçekleri ailesine söyleyemiyordu. Bunu nasıl anlatacağına karar vermek için zamana ihtiyacı vardı.
   Cihan kadını Işıker’in arabası ile Vehbi’nin evine getirdi. Tekerlekli sandalye ile eve çıkardı. Elinde bir poşette meyve ve şeker çikolata vardı. Bunlar çok kaliteli ve özenle hazırlanmış ikramlıklardı. Kapı açılınca bunları verip çekildi. Vehbi bey onları içeri buyur edince, şoför olduğunu onun dışarıda bekleyeceğini söyledi. Vehbi yine de onu da ısrarla eve buyur etti. Birlikte içeri girdiler. İkramlıklar aileyi memnun etmişti. Misafirlernin hakkında zenginlik fikri veriyordu. Karısı ve kızları odadaydı. Selam verip girdiler. Kadın kendi başına konuşamıyor, Nefeset’in söylediklerini söylüyordu.
- Öncelikle bizi evinize kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Vehbi bey gayet samimi karşılamıştı. Adını verdikleri hocanın hatırı bir yana eve gelen misafire hürmet adettendi.
- Ne demek efendim? Evimize şeref verdiniz. Hoş geldiniz.
- Hoş bulduk. Sizin fazla zamanınızı almayacağım. Bu yüzden lafı fazla uzatmadan konuya geleyim. Ben yalnız yaşıyorum. Kocam 15 sene önce öldü. Çocuğumuz olmadı. Yaşlandım yürümekte zorluk çekiyorum. Etrafımda bana yardım eden çalışanlar sayesinde bu zorlukları aşıyorum. Daha önce hacca gittim. Çok şükür.
- Allah kabul etsin.
- Amin. Şimdi oraları ölmeden önce bir daha görmek istiyorum. Umreye gitmeye hazırlanıyorum. bir daha gitmek, görmek istiyorum.
- İnşallah gidersiniz.
- Hacca giderken yanımda bana yardımcı olan bir kızımız vardı. Orada benim bakımımla ilgileniyordu. Şimdi hasta oldu. Benimle gelemeyecek. Onun yerine bana yardımcı olacak birine ihtiyacım var. Yanınıza bunun için geldim. Müsaadeniz olursa kızınız Şifa bana refakat etsin.
- Ama nasıl olur. Kızımız bu işleri bilmez. Hem evden hiç ayrılmadı.
- Haklısınız, ama alışır. Öğrenir. Ayrıca çalıştığı zamanın ücretini de öderiz.
Vehbi bey ve eşinin önce niyetleri yok gibiydi. Ama Cihan cebinden çıkardığı bir tomar parayı ortadaki sehpanın üzerine bırakınca birbirlerine bakıp sustular. Nefeset parayı görünce etkilendiklerini anlamıştı.
Şifa da sessizce olanları izliyordu. Kadının Nefeset’in adamı olduğunu anlamıştı. Ailesinin ne diyeceğini merakla bekliyordu. Babası ve annesi birbirlerine baktı. Babası razı olur gibiydi.
- Pasaport işlemleri falan kızımız şehir dışına bile gitmedi. Nasıl olur bilemiyorum?
- Endişe etmeyin. Cihan hepsini halleder. Tabi ben bu kez buraya sizinle tanışmak için geldim. Ben bir daha gelemem. Sağlık durumum malum ama Cihan Şifa’yı  arabayla alır. Güvenle getirir götürür, ayrıca bütün işlemleri takip eder. Endişeniz olmasın. Ona da güvene bilirsiniz.
Şifa’nın annesi de memnun olmuştu. Ayağa kalktı.
- Ben size çay ikram edeyim. Ya da kahve ne isterseniz?
- Gerek yok. Söylediğim gibi rahatsızım. Sizinle tanışmak samimiyetimi bildirmek için buradayım. Kızınız emaneti önce Allah sonra bizedir. Ben müsaadenizi istiyorum. Yarın Cihan gelir. Şifa’yı alır. İşlemleri yapmaya başlarlar.
En son sözünü Vehbi’ye bakarak söylemişti. Vehbi de karısına baktı. Cevabın olumlu olduğunu anlamıştı.
- Tamam. Siz nasıl isterseniz öyle olsun.

ESİR CİN 1 Nefeset (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin