19.BÖLÜM. FİNAL

23 2 1
                                    

İlkinyas şaşkınlık içinde tekrarladı.
- Rostikof? Abimin oğlu Rostikof Olamaz bu. Onun tahtının bir mirasçısı olsa onu başkalarının eline bırakmaz. Amcan Ermişalp onun soyunu kurutmak için yaptığı büyüden sonra onun evladı da olamaz.
- Evet ama Amcam onu kızı öldükten sonra büyüledi. Ahu'nun ölümünden onu suçladığı için. Bu çocuk öncesinde olmuştu.
- Sen buna nasıl cesaret edersin? Rostikof oğlunu öğrenirse onu almak için savaş çıkarır. Babam bana bu toprakların hâkimiyetini verip abimden ayırmasa beni bile öldürmeye kalkmışlardı. Onun çocuğunu nasıl sahiplenirsin.
- Bak bu çocuktan haberi yok olmayacak da. Sen onu bana teslim et. Ben onun normal bir insan gibi yaşamını devam etmesini sağlarım. Bu onun huzurlu bir hayat sürmesi için.
- Yapamazsın. Ben ona başka bir ailesinin olduğunu söyledim.
- Olsun ben ona unutma büyüsü yaparım.
- O çok büyük bir mirasın varisi. Sıradan kısa ömürlü bir insan gibi yaşayıp ölmesine izin veremezsin. Kendisine bahşedilen melez ruhu tanıyıp bulacaktır.
- Asla! Oğlum İşıker bu ruhu bulamadan öldü. Böyle bir mirasa sahip olmak ödül değil cezadır. Torunum hayatı tehlike içinde geçiyor. Bu kadar ölüm ve zulüm getiren saltanat olmasın. Bari Cihan'ı rahat bırakın. Onunda bu kavgalar içinde yok olmasına izin veremem. Bunu hiç bilmemeli.
- Sen onun adına karar veremezsin.
- Asıl, sen karışma. Bu konu seni ilgilendirmez. Cihan'ı ver. Gidelim buradan.
- O , o kadar kolay değil. Böyle özel bir esiri sana hemen veremem. Düşünmem lazım.
- O benim himayemde onu bana vermelisin.
Saniye sinirlenip heyecanlanma ya başlamıştı. Elleri terlemiş ses tonu alçalıp yükseliyordu. Onun bu hali İlkinyas da şüphe uyandırıyordu. Tahtına oturup yerleşti. Saniye'yi baştan ayağı süzdü. Onu hiç böyle görmemişti. Merküralp esirken onu kurtarmayı bırak görmeye bile gelmemişti. Cihan'a olan ilgisini anlamaya çalışıyordu. Bu esirin kıymetini biliyordu öyle kolayca vermek istemediğinden emindi.
- Düşünmem lazım. Bunu neden yapayım?
- Eğer ona zarar verirsen, Amcam Ermişalp ve yeğenin Rostikof bunu öğrenir daha sonra olacaklardan sen sorumlu olursun.
İlkinyas yeniden sinirlenip tahtından kalktı. Bütün vücudu kızıl alev gibi yanıp ateş saçtı. Saniye ise onun karşısında dimdik duruyordu. Bu ilkinyas'ı daha da kızdırıyordu.
- Onlardan korkmuyorum. Eğer bu esiri yok etmediysem bu onun asil duruşu yüzünden. Onu canım istediği anda yok ederim. Kimseden korkmam. Ben İlkinyas'ım gücünden yer gök titrer. Sende kendine gel. Yeter artık. Bu kadar cüretkar olamazsın. Sana tanıdığım tolerans buraya kadar. Daha fazla beni kızdırma. Sana iyi davranmamdan faydalanmayı kes. Yoksa kendime hakim olamayacağım.
Saniye İlkinyas'ın daha fazla sinirlenip yanlış bir şey yapmasından korktu. Onu kızdırarak Cihan'ı kurtaramayacağını anlamıştı. Daha yumuşak konuşup ikna etmeye çalıştı.
- Ben seni tehdit etmiyorum. Ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Korkmadığını da biliyorum. Sadece herkesin iyiliği için. Onu ver bu olay sessizce kapansın. O da sakin hayatına dönüp her şeyi unutsun. Hayatı tehlikeye girmesin. Onu kurtaralım. Ona bir iyilik yap. Benim hatırım için.
İlkinyas Saniye'nin yumuşak sesi ile ateşlerinden kurtuldu. Hiddeti azaldı. Sakin bir kızıl renk aldı. Saniye'nin durgun sesinin onu sakinleştirmesi bile zoruna gidiyor bunu istemiyordu ama sinirlenemiyordu. İçinde bir sükunet oluyordu. Bu huzur veren ses tonunu çok özlemişti. Sustu, bir şey söylemedi. O sessizce Saniye'ye bakarken o, onun bu yumuşak hâlinden fırsat bulup iyilikle anlatmaya devam etti.
- Ben akşam hava kararana kadar torunum ve gelinim ile oğlumun evinde Cihan'ı bekleyeceğim. Dilerim bu kez beni hayal kırıklığına uğratmazsın. Bu ricamı kabul edersin. Cihan'ın huzurlu bir hayata dönmesine müsade edersin.

İlkinyas cevap vermiyordu. Sadece gözlerini kırpmadan ona bakıyordu. Bu ahenkli ses tonu bu kelimeler birlikte geçirdikleri güzel günleri hatırlatmıştı. İçinden aksi gelse de onun istemeyeceği bir şey söylemek istemiyordu. Saniye çıkarken hala arkasından bakıyordu. Bir süre sonra kendine geldi. Avazı çıktığı kadar bağırarak kükredi. Yine bir ateş topu halini aldı. Yumruğunu, tırnakları etine geçip kan çıkacak kadar sıktı. Tahtının kenarına vurup bağırmaya devam etti.
- Lanet olsun sana Erduran. Lanet olsun senin yaptığın aşk büyüsüne. Lanet olsun sana. O artık yaşlı bir kadın. O eski güzeller güzeli ay parçası değil. Beni böyle etkileyemez. Lanet olsun sana Erduran sen dünyanın en kötü insanısın. Bana nasıl bir büyü yaptın. Sen yok oldun ama büyün hâlâ bana azap veriyor.
İlkinyas öfkesini yenmeye çalıştı. Bir kaç kez ileri geri yürüdü. Sonra cin kutlarına seslendi. İki iri kurt içeri girip karşısında selam verdi. Selam verirken bir anda asker silueti almışlardı.
- Hemen başka kabilelerden ajan bulun. Bizimkiler Rostikof ve Ermişalp'in bölgesine giremezler. İyice araştırsınlar. Saniye'nin dedikleri doğrumu. Rostikof'la Ahu'nun ilişkisini çocukları olup olmadığını öğrensinler. En güçlü tabip cini çağırın. Ahu'nun mezarını bulup kontrol etsin. Ne zaman nasıl ölmüş. Bir saat içinde her şeyi öğrenmek istiyorum.

ESİR CİN 1 Nefeset (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin