Otobüste oturmuştu. Gideceği yere epeyce vardı. Çantasını tutan ellerine baktı. Ne kadar nasırlı ve koyu renkliydi. Tırnaklarının kenarları çatlak elleri sertti. Temizliğe gittiği evlerde sürekli deterjan kullanmaktan oluyordu. Artık krem bile fayda etmiyordu. Aslın da bu gün gittiği evdeki Saniye yengenin verdiği su ellerine iyi geliyordu. Hiç tahriş etmiyordu yine de o deterjanlı suları tercih ederdi. O sudan tiksiniyordu. Orda çalışmak istemiyordu. Kocası Saniye yengesinin yaptığı işten rahatsız olduğu için böyle hissettiğini söylüyordu. Belki de haklıydı ama kendine hakim olamıyordu. O eve girdiğinde içi ürperiyordu. Herkesin verdiği paranın üç katını vermese o eve çalışmaya gitmez di. Kocasının akrabasıydı herkesten güzel yemekler ikram ediyor hem de iyi davranıyordu. Yine de korkusuna engel olamıyordu. Ayda bir iki katlı evin alt katın pencere ve kapılarını siliyor diğer haftalar normal temizlik yapıyordu. Fatma ya çok güvendiği için yanında bile durmuyor çoğu zaman musterileri ile ilgileniyordu. Müşterileri genel de fal baktıran, muska yazdıran ara sıra da hastalarını okutan insanlardı. En çok gelen hastalara denk geldiğinde korkuyordu. Saniye yengenin o yaşlı haliyle tek başına bu evde kaldığı halde nasıl korkmadigina şaşırıyordu. O ara sıra geldiği halde tedirgin oluyordu. Ama iki çocuğu vardı. Kocası düzenli çalışmıyordu bu işten vazgeçemezdi burdan aldığı paraya ihtiyacı vardı. Psikolojisi bozulsa da kulağına gelen sesler artsa da bu eve temizliğe gelmek zorundaydı. Ne kadar istemesede eve gelmiş Saniye yengenin verdiği su ile camları silmeye başlamıştı. Kanepenin üstünde yatan kedi bile onu korkutuyordu. Halbu ki bu kara kediyi uyanık neredeyse hiç görmüyordu. Kanepenin hep aynı yerinde sürekli uyuyor sadece yemek yemek için kalktığını görüyordu. Saniye yenge ise sürekli müşterisi olan kadınların falına bakıyordu. Bu kadınlar her hafta gelir Saniye yenge ye sormadan adım atmazlardı. Her islerini ona sorarlardı. Çok saçma bulsada umursamadı işine devam etti. Camları silmeyi bitirmek üzereydi. Tam bu sıra da yine kulağına gelen sesi duydu.
- Ne olur? Bana yardım et.
Fatma korkuyla irkildi, titredi. Besmele çekti. Ses kesilmişti. Çok şükür besmele çekince gidiyordu. Biraz sakinledi. Derin nefes aldı. İşine devam etti bir an önce bitirip gitmek istiyordu. Camları silip duvarlara geçmiş onları silmeyi bitirmek üzereydi ki yine aynı sesi duydu.
- Fatma bana yardım et, ne olur?
Bu kez ismini söyleyince dona kaldı. Dili tutuldu. Eşarbının altından saçlarının arasından ter damlaları yüzünden ensesine doğru süzüldü.
- Fatma lütfen bana yardım et.
Fatma nın kalbi hızla atıyordu. Başına bir ağrı girdi. Burnundan ılık ılık kan aktığını hissetti ama elini kaldırıp silemiyordu. Birden bire bir haykırış odayı sardı.
- Nefeset rahat bırak onu.
Fatma bu sesle yere yığılıp kaldı. Bayılmıştı. Sesin sahibi ise Saniye yenge idi. Çok kızmıştı. Bu sırada bir ışık hızla odayı dolanıp kedinin içine düştü. Kedi bir anda yerinden fırladı sırtını ve kuyruğunu diklestirdi. Tüylerini kabarttı. Tırnaklarını kanepeye geçirerek yükseldi. Saniye de parmağını sallayarak onu tehdit ediyordu.
- Seni mahvederim Nefeset. Neden Fatma ya musallat oldun?
Kedinin içinden ona ses geldi.
- Fatma ya musallat olmadım. Sadece evde hep tek başımayım. Arkadaş olmak istedim. Seslendim. O da korkudan bayıldı.
- Hani sen müslüman cinlerdendin. Ademogluna zarar vermez günaha girmezdin.
- Zaten zarar vermedim. Vermem de. Senin yaptığın şeyler ademoğluna kötülük. Benim Fatma ya seslenmem değil.
- O zaman neden Fatma yı korkutun?
- Ben korkutmak istemedim. Arkadaş olacaktım. Belki bana alışırsa korkmaz sana daha sık gelir anlaşırdınız.
- Bunu düşünmek sana kalmadı ben onu razı ederdim. Sen onu rahatsız ettin.
- Ona kötülük yapmadım.
- Yapa bilirdin? Ben yetişmesem belki onu etkin altına alacaktın!
- Hayır. Benim ona zarar vermeyeceğimi istemediği şeyleri yapmayacağımı biliyorsun.
Saniye ona inanmıştı. Bunu gören Nefeset de kedinin içinde rahatladı. Kediyi bıraktı. Kedi yuvarlanıp uykuya devam etti. Saniye son bir uyarıda bulundu.
- Bak Nefeset sakın bir daha Fatma ya musallat olma. Yoksa bunun hesabını fazlasıyla ödersin.
Saniye kolanya ve mendil alıp Fatma nın yanına gitti. Onu ayıltıp burnundaki kanı temizledi. Fatma sesi titreyerek.
- Saniye yenge kulağıma sesler geldi. Çok korktum. Daha önce de duydum ama Bismillahirrahmanirrahim, deyince gidiyordu bu kez diyemedim.
-Tamam. Korkma kızım. Geçti sen buraya gelen müşterilerden etkilemiyorsun, bu yüzden olmuştur. Korkmana gerek yok. Buraya enayiler geliyor. Ben de onların paralarını alıp onları gönderiyorum. Sen korkma paranı kazanmama bak.
Saniye onun yerden kalkmasına yardım etti. Kedinin yatmadığı kanepeye götürüp oturttu. Sonra odadan gitti. Döndüğünde elinde bir tomar para vardı. Sayıp birazını ona uzattı. Kalanı elini boynundan içeri sokup koynuna koydu.
- Bak bu paralar senin. Bu gün iki katı veriyorum. Para her derdin ilacıdır derdi babam. Korkunu da yener. Biraz dinlen sonra evine gidersin. Eğer bana hergün gelirsen sigortanı yatırır maaş veririm. Bunu düşün kendine gel. Korkak olma.
Fatma sessizce onu dinliyordu. Para gerçekten onu rahatlatmıştı. Eline alınca sahiplenip nereye harcayacağına bile karar vermişti. Eve giderken oğlunun eskiyen ayakkabısının yerine güzel bir ayakkabı bolca da meyve alacaktı.
Fatma yine de hergün gelmedi. Aynı düzende devam etti. Yine hafta da bir geliyordu. İlk bir iki hafta rahattı o sesi duymadı ama üçüncü hafta yine aynı sesi duydu.
- Bana yardım et.
Hemen besmele çekti. Ses kesildi. Ama o yine de tedirgin oldu. Zaten canı sıkkındı. Kocası yine işten kovulmuştu. Bunu duyan ev sahibi evden çıkın demişti. Zaten derdi ona yetiyordu. Düşünmemeye çalışıp yine işine devam etti unutmaya çalışıyordu. Bir süre sonra yine aynı sesi duydu.
- Fatma bana yardım et.
Artık alışmıştı. Hemen besmele çekti ses kesildi. İçinden kızdı. Para kazanmak için nelere katlanıyordu, kocası ise bir kaç ay çalışıp bir bahane ile işten çıkıyordu. Parası ne kadar iyi olursa olsun burda çalışmak istemiyordu. Yapamıyordu. Korkuyordu. Yine korkmuş kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Dizleri titredi. Kanepeye gitti. Kedinin yanına oturdu. Orta sehpanın üstündeki lokumlara gözü takıldı. Çam fanus kapaklı kristal bir şekerlikte düzülüydüler. Kaymaklı meyveli sarma lokumlar. Çok lezzetli görünüyordu. Kesin müşterilerden biri hediye getirmiştir diye düşündü. Bir tane alıp yerse şekeri dengelenir aklı başına gelir diye düşündü. Kapağı kaldırıp bir tane aldı. İki ısırış da tadını çıkararak yedi. Birden yine aynı sesi duydu.
- Bana yardım et.
Besmele çekti ama yine o sesi duydu.
- Fatma ne olur?
Sürekli besmele çekiyordu. Ama nafile o sesi duyuyordu.
- Fatma kes artık faydası olmaz. Sakin ol. Beni dinle.
-Hayır.
- Yeter artık inat etme. Konuşacağız. Bu kez kurtulamazsın.
- Konuşmak istemiyorum. O lokumdan oldu. O lokumlar büyülü idi değil mi? Bana büyü yaptınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR CİN 1 Nefeset (Tamamlandı)
Fantastiqueİnsanlar mı daha kötü, cinler mi? İnsanların çoğu cinlerden korkarlarken bazıları onlardan korkunç olabilir. Asıl olan iki cinsin de iyi ve kötü olabileceğidir. Bu roman insanların da cinlerin de kötülük ve ya iyilik de eşit olduğunu göreceksiniz. ...