Bölüm için ufak bir cinsellik uyarısı vereyim ben yine, ne olur ne olmaz. Keyifli okumalar.
Gece güne kavuşup güneş odaya dolduğunda uyuşuk gözlerimi yavaşça araladım. Dünün izlerini bütün vücudumda taşırken uzun bir uykunun esiri olmuştu yorgun bedenlerimiz.
Göğsümde hissettiğim ağırlıkla bakışlarımı aşağı kaydırdım. Kolunu karnımın üzerine gevşekçe atıp başını göğsüme yaslayan omegayla artık alışkanlık haline getirdiğim bir tebessüm can buldu dudaklarımda. Kara saçları çıplak göğsüme dağılmış, dudakları hafifçe öne doğru büzülmüştü. Can alıcı güzelliği ile bana sokulan Küçük Prensi izlemek en sevdiğim uğraşlardan biriydi. Baktıkça yüreğim ağırlaşıyor, kokusunu soludukça aldığım nefes ciğerime yetmiyor gibi geliyordu. Lakin asla sıkılmıyordum. Ona büsbütün tutulmuştum. Beni büsbütün yakmıştı.
Parmak uçlarım ezbere bildiği noktaları tekrar ve tekrar keşfetmek üzere omuzlarına çıktığında mırıldanarak kolunu sıklaştırdı. Sırtı artık tamamen görüş alanımdaydı. İşaret parmağımla kürek kemiklerinde parlayan mühür izinin üzerinden geçip ensesindeki uzayan saçlarını okşadım. Siyah saçları onu ilk gördüğüm halinden farklıydı artık. Kralın karanlık gölgesinin üstünden kalkmasıyla uymak zorunda olduğu kurallar da onunla birlikte kalkmıştı. Artık istediği renkleri giyiyor, saçlarını gönlünce serbest bırakıyordu. Ensesine kadar uzayıp alnına dökülen dalgalı tutamlar güzel yüzüne ayrı bir hava katmıştı. Düne dair edepsiz birkaç anı zihnime dolarken sertçe yutkundum. Kıvrımlı bedeni altımda yüzüstü uzanırken avucumu dolduran saçlarının hatırası boğazımı kurutmuştu.
İnce belinden kayan örtüyle her zerresinde izimin kaldığı beyaz teni bütünüyle açığa çıktığında içimdeki isteği bastıramayarak eğilip omzunu öptüm.
"Chanyeol.." diye mırıldanırken yorgun gözkapakları titreşerek açıldı. Kolumu beline dolayarak bana doğru uzanan çenesine bastırdım dudağımı. "Günaydın sevgilim." dedim hala yarı kapalı gözlerle bana bakarken. Uyku mahmuru ifadesiyle sıcak bir gülümseme bahşetti bana. "Günaydın."
Çekik gözleri saatlerdir uyumaktan şişmiş ve küçücük kalmıştı. Yine de harelerindeki parıltıyı görebiliyordum. Suratını daha da sevimli hale getiren gözleriyle eğilip elmacık kemiklerini öptüm bu defa. Hiç sesini çıkarmadan yüzünde gezinen dudaklarımın tadını çıkarıyordu. Dudaklarımı çene hattı boyunca sürükleyip kulağına vardığımda ağır bir nefes bıraktı. Hala kızgınlık denen döngünün onu terk etmediğini, damarlarında usul usul dolandığını odaya yayılan kokusundan anlayabiliyordum. Dün kadar yoğun değil fakat alfamı kıpırdatacak kadar tatlı bir kokuydu. Ya da arsız alfam ona karşı hep açtı, emin değildim.
"Günaydın öpücüğü yok mu eşine?" dedim çatallı sesimle fısıldayarak. Kulağına akan sıcak nefesimle bedeninin kasıldığını hissederken karnımdaki elini saçlarıma çıkarıp yüz yüze gelmemizi sağladı.
"Hep böyle fırsatçı mısın sen?" dedi kısık gözleriyle. Sırıttım. "Hayır," dedim bakışlarım hırpalanmış dudağına kayarken. "Konu sen olunca tutamıyorum tek kendimi."
Kaşları havalanırken "Normalde iradeli bir adamsın yani?" diye sordu alayla. Kafamı biraz daha eğip dudaklarına yaklaştım. Dudağımı onun ala çalan dolgunluklarına sürterken "Kesinlikle." diye mırıldandım. Her kelimemde kışkırtıcı bir şekilde temas eden dudaklarımızla onun gözleri de aşağıya kaymıştı şimdi. "Al o zaman," dedi duru bir istekle. "Günaydın öpücüğünü."
Dudaklarımı hızla onunkilere bastırıp kesik kesik küçük buseler kondururken bacaklarımın arasındaki bacağını kıpırdatmasıyla kesik öpücüklerin ömrü kısa sürdü. Ensesindeki saçlara dalan parmaklarımla onu kendime çekip yumuşak dudaklarına yaslandım. Önce alt dudağını kavrarken gözleri yavaşça kapandı ve iç gıdıklayan günaydın öpücüğüme ayak uydurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yes My Prince!
FanfictionGüzelliği dillere destan bir omega olan Prens Byun Baekhyun dört bir yana yapacağı yarışmanın haberini salar ve topraklarındaki tüm alfaları toplar. chanbaek&sekai Yetişkin içerik