Nᴀsɪʟ ʙᴜʟᴅᴜɴᴜᴢ ᴋᴜʀɢᴜʏᴜ?
Sɪᴢᴄᴇ ғᴇʟɪx ᴛᴇᴋʟɪғɪ ᴋᴀʙᴜʟ ᴇᴅᴇᴄᴇᴋ ᴍɪ?♡
Felix, elini siyah saçlarında dolandırıp hafifçe sırıttı. Teklif gayet makul gelmişti ona, ancak Hyunjin'in avukat olması korkutuyordu onu. Yaptığım pis işlerden dolayı, onu polise vermesinden korkuyordu. Bir yandan da, istifa ettiği ve işin içinde kız kardeşi olduğundan böyle bişey yapmayacağını düşünüyordu. Ama, ne kadar doğru düşünüyordu?
"Biraz vakite ihtiyacım var, kısa sürede iletişime geçelim lütfen. Buyrun bu kartım" deyip nazikçe kartını genç adama uzattı. Hyunjin elinden kartı alıp, ayağa kalkıp eğildi, sonrasında tek kelime dahi etmeden çıktı evden. Bir süre sonra, telefonu çaldı ısrarla Felix'in.
"Felix, bizden aldığın kırk beş milyon wonu ne zaman ödemeyi planlıyorsun?" gelen kalın sesin söyleyeceklerini önceden de az da olsa tahmin edebiliyordu Felix, uzun süredir ödemediği borcunu bir türlü ödemeye fırsat bulamıyor, parası olsa bile unutup gidiyordu. Ancak bu adamların şakasının olmadığınıda, adı gibi biliyordı Felix.
"Kısa bir sürede ödeyeceğim" telefondaki kalın ses nefes verdi, sonra konuştu.
"Bak Felix, yaptığın pis olsun ya da olmasın bütün işleri avucumuzun içi gibi biliyoruz, bu yüzden kısa bir süre içinde hallet bunu"
"Anladım, anlıyorum efendim. Emin olabilirsiniz"
"Umarım" yüzüne kapatan adamla sinirle elini yumruk yaptı, Hyunjin'in teklifini resmen kabul etmek zorundaydı. Bir süre iş almayıp dinlenecekti güyya ama eğer yapmazsa bir daha hayatında dinlenemeyecekti. Koltujlardan herhangi birine oturdu, hizmetçisinin getirdiği şarap dolu bardakların biri alıp dudaklarına götürdü. Aklına gelenlede sırıtmadan edemedi.
Hyunjin..
Tabiki ona aşık olmamıştı, ancak gerçekten her nebzesine hasta olunacak kadar güzeldi o. Biraz düşündü, kardeşini bulmayı en çok o ister diye akıl yürüttü, aslında paranın yanında başka birşeyde isteyebilirdi.
Kendince birşeyler planladıktan sonra işlerine geri döndü Felix...
Siyah saçlarını arkaya atıp hızla arabasını sürüyordu Hyunjin, sırf o salak şeyin 'düşüneceğim' demesi için mi akşamın bu saattinde annesini yalnız başına bırakmıştı (?) diye düşünüyordu.
"Sürtük herif!" her ne kadar oradan sakin ayrılsada sabrı taşmak üzereydi, tam evlerinin oradaki kavşağı dönecekken telefonu ötmeye başladı. Sertçe sıktığı telefonda "bilinmeyen numara' yazsada saniyesinde açtı, Felix'dir diye, ki tahminide yalan değildi.
"Alo Hwang?" en kalın seslerinden birinde konuşan Felix, Hyunjin'in gözlerinin pörtlemesine sebep oldu. Biraz, acaba yanlış kişimidir ki diye düşündü. Lakin sessizliği Felix bozdu. "Hwang ordamısın hey?"
"Burdayım, buyur Lee"
"Merhaba Hwang, teklifini kabuk ediyorum eğer uzaklaşmadıysan detayları öğrenmek için uğra"
"Aish, gerçekten mi? Tam evimin kavşağını dönüyorken mi?"
"Siz bilirsiniz, kardeşinizin davasına bakacak başka biri var ise" göz devirip direksiyonu daha da sıktı genç adam sonra geri dönmeye başlarken sinirle burnundan soluyordu.
"Geliyorum, kapat!"
Annesini arayıp gecikeceğini söylemeliydi, eğer söylemezse annesi bütün Seul'u ayağa kaldıracak kadar kişi tanıyordu. Hepsine haber verir bir şekil bulurlardı Hyunjin'i. Bir gözünü yoldan ayırmadan aradı annesini, annesinin yorgun sesi -ki aslında her zamanki srsi- kulaklarına doldu.
"Efendim oğlum, bişey mi oldu?"
"Yok annecim, sadece birazcık böyle küçücük gecikebilirim ondan endişelenme diye aradım"
"Oğlum yani sende, tamam tamam"
"Sen uykun gelirse yat bekleme beni"
"Tamam oğlum, dikkat et kendine" dudaklarını birleştirip sesli bir öpücük attı annesine. Telefonu kapattı ve iç çekti bıkkınca, şimdi bütün akşam annesini kafasına takacak asla rahat duramayacaktı.
Sonunda evin önüne varmanın hissiyle çabukcak indi arabadan genç adam, kapıyı iki üç kere çalıp beklemeye başladı. Tabiki karşısında üstü olmayan ve bir elinde şarap tutan bir adam görmeyi planlamıyordu. Gözlerini ayılmaya çalışırcasına ovuşturdu Felix, sonra eliyle Hyunjin'e 'gel gel' gibisinden bir işaret etti.
"Bay Lee, üzerinizi giyin lütfen. Ne kadar rahatsınız, bir konuğunuzun karşısında bu şekilde durmak.. Yani hani bir düşünün sadece"
"Yuo, yani bundan sonra konuğum değilsin"
"Pekala, neyinizim o zaman?"
"Sevgilim?"
"Pardon, cidden böylr bir pislik yapmayacaksınız değil mi?" Hyunjin anında anlamıştı böyle bir teklif sunacağını, o yüzden itiraz etmeye başlamıştı ama nafile. Felix ksrarından dönmeye hiç niyetli değildi. "Kız kardeşinizin intikamı için değer öyle değil mi?" işin içinde Yeji olması gerçekten işleri zorluyordu, yavaş ve çarpık adımlarla gibip uzun oşanın karşınıza oturup siyah terli saçlını azıcık geriye doğru gönderdi. "Ee Hwang, ne diyorsun? Eğer benim erkek arkadaşım olmayı kabul edersen, hem benim ile çalışır, hem de kardeşinin intikamını alırsın, ha bende paramı alırım tabiki.. Evet ne diyorsun, bu da benim teklifim hoşuna gitti mi?" yüzünü buruşturup baştan aşağı süzdü Hyunjin onu, kabul etmekten başka çaresi yoktu, ama ederse bu adamın sağını solunu bilemezdi ki. Kim bilir belkide onu kandırıyordu.
"Bakın Bay Lee, bu teklifinizi çok zorunda kaldığım ve yıllardır içimde büyüyen intikam ateşinin içimde durdukça harlanması yüzünden kabul ediyordum. Ancak, sizle asla evlenmeyeceğim bunu aklınızın bir yerine sokun sokuşturun" Felix omuz silkti umursamazca, elindeki dosyayı imzalamasımiçin uzattı büyüğe. Birkaç sayfa imza işleminden sonra hızla kaltı ve tek kelime dahil konuşmadan ayrıldı oradan Hyunjin.
Tek istediği, katili bulup ölmekti.
♡
Sᴜɴᴜ sᴏʏʟᴇᴍᴇᴋ ɪsᴛᴇʀɪᴍ ᴋɪ, ᴋɪᴛᴀᴘᴛᴀ ɢᴇᴄ̧ᴇɴ ᴋᴀʀᴀᴋᴛᴇʀʟᴇʀɪɴ ʙɪʀʙɪʀɪɴᴇ ʙᴀᴢɪ ʜᴀᴋᴀʀᴇᴛʟᴇʀᴅᴇ ʙᴜʟᴜɴᴍᴀsɪ, ɴᴇғʀᴇᴛ ʙᴇʟɪʀᴛᴛɪɢ̆ɪᴍ ɪғᴀᴅᴇʟᴇʀ ᴅᴇɢ̆ɪʟ. HİÇBİR ɪᴅᴏʟᴇ ɴᴇғʀᴇᴛ ᴅᴜʏᴍᴜʏᴏʀᴜᴍ, ᴛᴇşᴇᴋᴋᴜʀʟᴇʀ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘼𝙜𝙚𝙣𝙩ʰʸᵘⁿˡⁱˣ
Fanfiction[Hᴡᴀɴɢ Hʏᴜɴᴊɪɴ×Lᴇᴇ Fᴇʟɪx] 𝙃𝙬𝙖𝙣𝙜 𝙃𝙮𝙪𝙣𝙟𝙞𝙣 𝙤̈𝙡𝙙𝙪̈𝙧𝙪̈𝙡𝙚𝙣 𝙠𝙞𝙯 𝙠𝙖𝙧𝙙𝙚𝙨̧𝙞𝙣𝙞𝙣 𝙞𝙣𝙩𝙞𝙠𝙖𝙢𝙞𝙣𝙞 𝙖𝙡𝙢𝙖𝙠 𝙪̈𝙯𝙚𝙧𝙚 𝙖𝙟𝙖𝙣 𝙇𝙚𝙚 𝙁𝙚𝙡𝙞𝙭'𝙞𝙣 𝙮𝙖𝙣𝙞𝙣𝙙𝙖 𝙘̧𝙖𝙡𝙞𝙨̧𝙢𝙖𝙮𝙖 𝙗𝙖𝙨̧𝙡𝙖𝙧...