Yᴇɴɪ ᴠᴇ ᴅɪɢ̆ᴇʀɪʏʟᴇ ᴀʟᴀᴋᴀsɪ ᴅᴀʜɪ ᴏʟᴍᴀʏᴀɴ ᴋᴜʀɢᴜᴍᴀ ʜᴏsɢᴇʟᴅɪɴɪᴢ, ᴜᴍᴀʀɪᴍ ʙᴇɢ̆ᴇɴɪʀsɪɴɪᴢ ʏᴏʀᴜᴍ ʏᴀᴘᴍᴀʏɪ ᴠᴇ ᴠᴀʀsᴀ ʜᴀᴛᴀʟᴀʀɪᴍɪ ᴋɪʙᴀʀᴄᴀ ᴅɪʟᴇ ɢᴇᴛɪʀᴍᴇᴋᴛᴇɴ ᴄᴇᴋɪɴᴍᴇʏɪɴ ʟᴜᴛғᴇɴ...
♡︎
O gün erkenden kalktı küçük kız, elini yüzünü yıkadı. Aynanın karşısına geçip saçlarını iki yandan her ne kadar dağınık olsada bağladı ve kendince sevindi. Annesinin ve babasının odasına koştu, çıplak ayaklarının çıkardığı sesler geldiğine işaretti. İlk önce uzanamadı boyu kısa olduğundan minik, sonra her zaman ki o inadını gösterip birşekilde açıverdi kapıyı. Lakin annesini perişan yüzü, onun dudaklarının öne doğru büzülmesine neden oldu. Annesi, yüksek yatağın üzerinde elinde ufak bir fotoğraf usulca ağlıyordu. Küçük kızsa sadece annesinin bu çaresiz bakışlarına bir çare olmak istiyordu. Önce, annesinin simsiyah saçlarını öptü. Annesi o sırada bir koluyla onu kavrayıp karşılık verdi. Ufak kız, fotoğrafta gördüğü kişiyle duraksadı. Bu babasıyla onun fotoğrafıydı, annesinin neden bu fotoğrafa bakıp ağladığını ilk önce anlamadı küçük. Sonra annesi hafifçe işaret parmağıyla yatağının sol tarafının boş olduğunu gösterdi, minik kız akıllı ve yaşına göre olgundu. Nolduğunu tabi ki anladı ve sordu, "Anne babam bizi terk mi etti?" annesi dondu kaldı bu sözlere, kızının kafasına ufak bir buse kondurup daha da kendine çekti. Ne birşey diyebildi, ne de başka birşey. Küçük, annesini teselli etmek üzere ona sıkıca sarıldı ve burnunun üzerinden öpüverdi. Annesinin boncuk gözyaşlarını sweatinin kolunu katlayarak sildi, annesini burukça gülümserken gözü, kapının ardından onlara dopdolu gözlerle bakan uzun saçlı çocuğa kaydı. Onuda yanlarına davet eder gibi kollarını açtı, oğlan annesinin diğer tarafına geçip sarıldı. O, küçük kız kadar dayanıklı değildi. Babası gitmeden 'Erkek adam ağlarmıymış?' deyip dururdu, her ne kadar kendini güçlü kılmaya çalışsa bile bu işe yaramamıştı hiçbir zaman. Annesi ikisinde kokusunu içine çekerek uzunca öptü, sonra kısık sesiyle konuştu. "Ben olmasam bile birbirinizi kollayacaksınız, söz mü?" küçük kız, işaret parmağını oğlana uzatmış, "Söz mü?" demişti. Abisi, parmaklarını birleştirip gözlerini 'Evet' gibisinden kırpmıştı.
Ancak, o güne kadar.
26.05.2016
𝘼𝙠𝙨𝙖𝙢 𝙎𝙖𝙖𝙩𝙡𝙚𝙧𝙞"İyiki doğdun Yejii, İyiki doğdun Yejii, İyiki doğdun, İyiki doğdun, İyiki doğdun Yeejii!" alkışlar havada uçuşurken, genç kız zıplayarak mutluluğunu gösteriyordu. Neredeyse boyuna yetişen abisine sıkıca sarıldı Yeji, annesi ne kadar hasta olsada o gün için yataktan çıkmış çok uzun süredir kapağını açmadığı makyaj malzemelerinin kapağını açmıştı. Hasta olsada güçlü durmaya çalışıyor, belli etmemeye çalışıyordu kızına. Ancak büyük olan, annesinin acı çektiğini anlıyordu ve arada oturması için ısrar ediyordu. Yeji, hevesle bir dilek tutup sıcak nefesini mumlara üfledi, hepsi aynı anda sönüverince alkış sesleri tekrardan havalara yükselmişti. Sadece tek, bir günlüğünede olsa hayatının en mutlu gecesiydi genç kızın, fakat bir kelime eksik oldu. En mutlu gecesi gibiydi genç kızın...
Herkes odalara dağılmıştı, ancak Yeji hala uyumamıştı. Tam doğduğu saati bekliyordu, her doğum gününde yapardı bunu. O geceye kadar olan bütün olumlu veya olumsuz yaşadığı olayları günlüğüne bir öykü misali yazardı. Sanki, kendi çapında bir gelenekti onun için.
Vakite tam tamına, iki dakika kala oturdu eski defterin başına. Aldı kalemi eline, tarih attı. Kim bilirdi ki, o iki dakika onun için son dakikalardı.
Odasının kapısı gıcırtıyla açıldı, annesi veya abisi sanıp dönüp bakmamıştı o tarafa. Ancak sağından gelen tok ve kalın ses gözlerinin fal taşı gibi açılmasına yeter idi.
"Yeejii"
"Baba! Geri mi döndün!"
Halbuki, her ne kadar onları terk etsede sevinmiştü geri dönmesine babasının. O kadar saf ve masumdu ki bu dünya için Yeji, bilemezdi bile babasının onu yüreğinden vuracabilecek kadar nefret ettiğini.
Annesi gibi boncuk göz yaşları döküldü gözlerinden anınsa, telefonundaki alarm çalmaya başlamıştı. Bu alarmı, tam dünyaya geldiği saate kurmuştu. Fakat tam şuan doğduğu vakit, yerde hayata tutunmak için çabalıyordu ama nafile. Babası korkunç bakışlarını esirgemedi üzerinden, Yeji ne kadar nefes almaya çalışsada bu bakışlar sanki burnunu tıkıyor nefesini engelliyor gibiydi.
"Sen yaşamayı hak etmiyordun, yaşamayacaksında nefretimi bu şekilde kusmama, umarım annen kızmaz ha Hwang Yeji?" dedi psikopat gülüşünü sunarak.
"Seni özledim baba" diyerek son nefeslerini, son sözlerini, son göz yaşlarını verdi...
♡
Sᴇᴠᴅɪɢ̆ɪɴɪᴢɪ ᴜᴍᴜʏᴏʀᴜᴍ😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘼𝙜𝙚𝙣𝙩ʰʸᵘⁿˡⁱˣ
Fanfiction[Hᴡᴀɴɢ Hʏᴜɴᴊɪɴ×Lᴇᴇ Fᴇʟɪx] 𝙃𝙬𝙖𝙣𝙜 𝙃𝙮𝙪𝙣𝙟𝙞𝙣 𝙤̈𝙡𝙙𝙪̈𝙧𝙪̈𝙡𝙚𝙣 𝙠𝙞𝙯 𝙠𝙖𝙧𝙙𝙚𝙨̧𝙞𝙣𝙞𝙣 𝙞𝙣𝙩𝙞𝙠𝙖𝙢𝙞𝙣𝙞 𝙖𝙡𝙢𝙖𝙠 𝙪̈𝙯𝙚𝙧𝙚 𝙖𝙟𝙖𝙣 𝙇𝙚𝙚 𝙁𝙚𝙡𝙞𝙭'𝙞𝙣 𝙮𝙖𝙣𝙞𝙣𝙙𝙖 𝙘̧𝙖𝙡𝙞𝙨̧𝙢𝙖𝙮𝙖 𝙗𝙖𝙨̧𝙡𝙖𝙧...