Gecenin en siyahında
Umudun bittiği yerdeyim.Doktor odasına girince kapıyı ardımdan sertçe ittim. Saçlarımı geri itip gerginliği üzerimden atmaya çalıştım. Oyun oynamak istiyorsa ona muhteşem bir performans sergilerdim. Ne kadar iyi bir oyuncu olduğum konusunda hiçbir fikrinin olmadığı çok açıktı.
Odanın kapısı tıklatıldığında üzerinde adımın yazılı olduğu dolaba ilerlerken "Gel!" diye seslendim.
Kapının açılma sesinin hemen ardından Asude'nin sesi odayı doldurdu.
"Yüzbaşıyla aranızda ne var?" Kaşlarım çatılırken ona döndüm."Ne demek aranızda ne var? O küstahla benim aramda hiçbir şey olamaz!" Asude sert sesimle ellerini teslim oluyormuşçasına havaya kaldırdı.
"Öyle olsun. Bir şey demedim." derken sesindeki imayı sezmiştim. Derin bir nefes alıp tekrar dolabıma dönüp siyah taytımı ve aynı renkteki sweatshirtümü elime aldım.
"Sesindeki imayı anlayabilecek kadar seni tanıdım Asu. Ne söylemeye çalışıyorsun?"
Temkinli olmaya özen gösterir gibi bir ifadeyle yüzümü inceledi hemen ardından ikili koltuğun bir ucuna çöktü.
"Darılmaca gücenmece yok?" derken sesindeki kararsızlığı anladım. Derin bir nefes verip elimdeki kıyafetlerimi koltuğun karşısındaki masaya bıraktım.
"Peki. Darılmaca gücenmece yok. Çıkar ağzındaki baklayı." Yüzüne bir gülüş yerleşirken hevesli ifadesi canımı sıktı.
"Aranızdaki elektriği görmemek için kör, sağır, dilsiz olmak gerek. Bunun farkında mısın değil misin bilemiyorum açıkçası." Hevesli olmasına rağmen aklından geçenlerin sadece küçük bir kısmını dile getirdiğinin farkında olabilecek kadar akıllıydım. Bahsettiği elektriğin de farkında olduğum gibi.
"Onunla aramda herhangi bir şeyin olmasının imkanı yok. Buna düşmanlık da dahil. Yaptığı mesleğe saygım sonsuz. Ama insani olarak haddini bilmezin teki olduğunu düşünüyorum." Üzerimdeki scrubsı çıkarıp sweatshirtümü giydikten sonra tekrar ona dönerek devam ettim.
"Bütün bunların dışında bir askerle ilişki yaşamayacak kadar akıllıyım ve kendimi seviyorum."Bu konuda normal bir insandan çok daha fazla bilgiye ve tecrübeye sahiptim. Üstelik bu bilgiler ve tecrübeler sadece Yalçın'dan ibaret değildi. Tekrar aynı hataları yapmayacak ve kendimi tekrar aynı konuma düşürmeyecek kadar dersimi almıştım.
Asu sözlerime karşılık başını salladı ardından oturduğu koltuktan kalktı. Scrubsımın altını çıkartırken taytımı eline alıp bana uzattı. Uzanıp taytımı aldığım sırada tekrar söze girdi.
"İnsanlar hep kendi planlarını yapıp kendi yollarını çiziyor. Her şey planladığımız gibi gidecek sanıyoruz. Kaderin o esnada bize kıçıyla güldüğünden eminim. Yine de dediğin gibi olsun." Omuzlarını silkerek odanın çıkışına yöneldi. Sözleriyle göğsümün ortasına pimi çekilmiş bomba koyan o değilmiş gibi kıvırta kıvırta odadan çıktı.
Bu kızın dilinin kemiğinin olmayışı ve tezat tavırları her seferinde beni güldürüyordu. Nitekim göğsümün ortasına koyduğu bombaya rağmen ufak bir kıkırtı çıktı dudaklarımdan. Başımı iki yana sallayarak gülerken üzerimi tamamen değiştirmiştim. Üniformamı krem bez çantama yerleştirdikten sonra açık renk trençkotumu da giyip doktor odasından çıktım.
Nöbetim bitmişti ve eve gidip dinlenmem için vücudum bana yalvarıyordu.Acilden geçerken bakışlarım etrafta dolandı. Gitmiş miydi?
Ne yapıyorsun sen? diye kendime kızarken adımlarımı hızlandırdım. Karşılaştığım birkaç hemşire ve doktora iyi mesailer diledikten sonra kendimi acilin kapısından dışarı attım. Otoparka ilerleyip arabama bindim. Yola çıkmadan hemen önce kulaklığımı takıp abimi aradım ve arabayı çalıştırdım. Gergin bir bekleyişten sonra "Alo?" diyen sesi duyuldu. Sıkıntılıydı. Arkadan gelen telsiz seslerinden anladığım kadarıyla işteydi. Abim komserdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göğüs Kafesi Mezarlığı
Teen FictionKazanırken bile kaybediyorsun. Canlıyken bile silikleşiyorsun. Bir Kurt kadar vahşi bir gölge kadar yarımsın. Bir aşkın peşinde deli divane bir kimliksizsin. Giyeceksin kefenini, ayaklarınla gideceksin azrailine. Mühim olan varmak değil, zaten tüm y...