on altı

3.9K 185 79
                                    

Ölürüm sevdiğim zehirim sensin.
Evvelim sen oldun, ahirim sensin.

Canım dostum, güzeller güzeli kız kardeşim Fatma Kübra'ya.
Kübralara, Yalçınlara ve toprağa emanet ettiğimiz nicelerine.
Ruhun huzur dolsun.
Adını yaşatmak bana düşsün.

🪽🪽🪽🪽🪽🪽🪽🪽

Şıp.

Şıp.

Şıp.

Birkaç gözyaşı.

Neon ışıklar bedenimin üzerinde kayıyor tıpkı ellerim gibi. Sanki tüm dünya ayaklarımın dibinde, bense zirvesinde mahvolmuş vaziyetteyim. Kapalı göz kapaklarımda kahverengi gözleri canlanıyor, kulaklarımda zehirli yalanları çınlıyor.

Göğüs kafesim hızla inip kalkıyor. Hareketten değil, acıdan. O acıyı ilk anki gibi anımsıyorum. Burnumun ucundaki sızlama canımı yakıyor. Kapalı göz kapaklarımın çizgisine yaşlar doluyor. Kızın ona seslenen ses tonu, zihnimde onun sesine karışıyor. Acı, ete kemiğe bürünüyor, elleri gerdanıma sarılıyor. Salak yerine konmanın öfkesi acıyla yarışıyor.

Bir diğer sahnede bir çift bakışın ağırlığını hissetmiş gibi gözlerimi açıyorum. Nerede olduğunu biliyormuş sanki ellerimle koymuşum gibi gözlerim gözlerine tutunuyor. Bir damla yaş sol gözümden süzülüyor, dudaklarıma doğru bir yol izliyor. Bir gülüş dudaklarımı parçalıyor. Yara bere içindeyim.

Kararmış gözler gülüşüme düşüyor. Kulübün girişinde ellerini ceplerine sokmuş, heybetli bir bedenin esareti altına girmiş gibi hissediyorum. Tanıdıklık hissi cesaretimi kamçılıyor. Çekinmez bakışları büyük bir açlıkla tekrar gözlerime tırmanıyor. Yüzünde tek bir mimik oynamazken kasılmış çenesini fark ediyorum.

Vücudundan yayılan gerginlik elle tutuluyor. Hayatımda hiç böyle bir adam görmedim diye düşünüyorum. Bütün mekanda varlığı yankılanıyor adeta. Öyle sarsılmaz öyle çarpıcı. Ruhumda uyandırdığı hisler tanıdık olduğu kadar ürkütücü.

Bir süre birbirine kenetlenen bakışlarımızı ayırıp ardımı dönüyorum pistin ortasında. Sırtımda yanıcı bir his kıyafetlerimi delip tenime pençelerini geçiriyor. İzliyor. Hissediyorum.

Sahne değişiyor. Dans ederken tökezliyorum. Büyük bir el ardımdan karnıma dolanıyor, sırtımı sert gövdesine yaslıyor. Gövdesinde küçücük kalıyorum. Bir anlık temas elektrik çarpmışa döndürüyor, ileri atılıyor ona dönüyorum. İfadesiz yüzüne bakıyorum. Gözlerinde anlam veremediğim bir acıyı kendi acım gibi hissediyorum. Gözlerimden akan yaşlara yenileri ekleniyor. Kocaman gülümsüyorum, gülümseyişim tebessümden çok uzak.

"Teşekkür ederim."

Kaşları çatılıyor. Gözlerini kısıyor. Bakışları bir anlığına benden ayrılıp insanlarda dolanıyor. Tekrar bana dönüyor. Neon ışıkların ara ara vurduğu dudakları aralanıyor. Ne düşündüğünü anlayabilmek imkansız.

"Gidiyoruz."

Kaş çatma sırası bana geçiyor. Vücudumun gerginliğini es geçip gözlerimi siliyorum. "Siz gidebilirsiniz." diyorum anlamsız bir bakışla.

Bakışları yüzümün her miliminde yavaşça dolanıyor. Yüzünde tuhaf bir ifade. Bir parmağını aramızda kaldırıp yüzüme yaklaştırıyor. Dudaklarıma değmek üzereyken bir rüyadan ayılıyormuşçasına bir anda duruyor, bakışları parmağına düşüyor. Hemen ardından toparlanıp bu defa kendini gösteriyor.

Göğüs Kafesi MezarlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin