FİGENBaşını yastığa gömmüş, bir kolunu yastığın altına ötelemiş zaten var olan kasları bu hareketiyle daha da belirginleşmiş, suratında çocuk masumluğu.. Siyah gür kirpikleri örtmüş güzelim yıldızlı gözlerini. Dolgun kiraz dudakları belli belirsiz aralanmış düzenli nefesler çekiyor ciğerlerine. Koyu, hep özenle yapılmış gibi duran gönlüme bağladığı saçları alnına dağılmış yıldızlar saçıyor yastığına. Göğsümde tarifsiz bir sızı. Erkeksi güzelliği kor olup düşüyor gönlüme. Yanına usulca ilişmek, kollarının arasına girmek, sevgiyle saçlarını okşamak, saçlarındaki yıldızları ellerime bulaştırmak istiyorum. Bir adım atıyorum. Bir yarım adım. Yere çivileniyor ayaklarım.
Geçmiş, geçmemiş. Yer ayaklarımın altında kayıyor, zaman mekan değişiyor, anımsıyorum. Eski acıları, eski çaresizlikleri. Bir büyük adım geri çekiliyorum. Odanın çıkışına yöneliyor sessiz adımlarım. Karanlık çöküyor gönlüme, tekrar ve tekrar. Kapıdan çıkmadan hemen önce omzumun üstünden acelesiz bir bakış atıyorum. Üzerinde oyalanan gözlerim yataktaki bedeninin hareketlenmesiyle önüme dönüyor, sakince çıkıyorum az önce girdiğim kapıdan. "yapamam." diyorum kendi kendime.
Bir elim göğsüme gidiyor, tutmak istercesine. Az önce çıktığım kapıya yaslıyorum sırtımı.
"bunu yapamam. bir adım ileri atamam. sınırlarından içeri giremem. bir kere o sınırları ihlal edersem bir daha o sınırların dışına çıkamam biliyorum. bir kere ihlal edersem o çizgiyi son nefesimde dahi gözlerine bakmak, ellerinden tutmak, kollarına sığınmak isterim. ellerin ellerimden, gözlerin benim gözlerimden hiç ayrılmasın, başkasına dönmesin isterim. yapamam, lütfen anla beni. çok çaresizim. o sınırlardan geçip kavuşmuşken her an seni kaybedebileceğim korkusuyla yaşayamam. her çalan telefona yüreğim ağzımda cevap veremem. her kapı çalışında haberini alacağım korkusuyla o evde seni bekleyemem. bir avuç toprağınla teselli bulamam, kazandığımı zannederken kaybetmiş olmakla yüzleşemem. çok çaresizim, ne olur bana öyle bakma.elimde değil engel olamıyorum. gönlüm toy bir serçe gibi uçmayı öğrenir öğrenmez gönlüne konmak için kanat çırpıyor. cebelleşiyor. o serçenin kanatlarını kırıp gönlüne uçmak istemesini engelleyemiyorum. sen bana o gözlerle, o şefkatle her baktığında, bir kanat çırpıyor serçe. az kaldı biliyorum. böyle devam edersek öğrenecek uçmayı. ama yapamam. çok çaresizim lütfen anla beni.
bir anne rahminden yeni çıkmış gibi toy sanki gönlüm. seninle öğreniyor sanki yaşamayı. sende görüyor sanki duyguları. öncesi yokmuş gibi ilki senmiş gibi, sonu senmiş gibi zikrediyor ismini. gönlünün ellerine tutunmaya çalışıyor, sanki ellerine tutunursa başına bir çatı uykusuna bir yorgan olur sanıyor. olursun da biliyor. ama bir gün gidersen bu dünyadan, evsiz, vatansız, uykusuz kalacak biliyorum. çok çaresizim, yalvarırım anla beni. gözlerinde görüyorum, anlıyorsun beni değil mi?"
KURT
Pencereden dışarıyı seyrederken kahvesini yudumluyor. Ses çıkarmadan salonun girişindeki pervaza omzumu yaslayıp manzaramın keyfini çıkartıyorum. Benim evimde benim salonumu şereflendiren varlığını memnuniyetle seyrediyor gözlerim. Kumral saçları omuzlarından bel boşluğuna dalgalanıyor. Üzerindeki kazak bir omzundan düşmüş, cennet tenini gözler önüne seriyor.
Benden kaçarken bana sığınışına gülümsüyorum. Varlığıma muhtaç oluşu, varlığına olan muhtaçlığımın kıyısından geçemez, bilmiyor. Uzanıp bir sigara yakıyor, uzunca bir dumanı ciğerlerine çekiyor. Sessizlik içinde gürültülü yalnızlığını konuşturuyor, görmüyorum sanıyor. Damarlarımda akan kan gibi hissediyorum ruhunu, bilmiyor. Gülümsüyorum, gözlerim bayram ediyor.
İçimden cevaplıyorum ruhunu.
Duymuyor.
Duyacak.
Görmüyor.
Görecek.
Anlamıyor.
Anlayacak."ben bencil bir adamım Figen. gönlüm, gönlünün ellerinden tutacak, başına bir çatı dikecek, uykusunda üstüne bir yorgan örtecek, kabuslarında bekçilik yapacak. biliyorsun, ben bencil bir adamım. seni alacağım. neden alacağım biliyor musun? çünkü sen gözlerin gözlerime, omuzların omuzlarıma ilk tutunduğu an o sınırları ihlal ettin.
sen Figen, adın gibi gönlümü ayaklar altına alıp yaraladın ruhumu. şimdi sen o sınırların içine girmişken bütün kapıları kapattım, anahtarları yaktım, kül ettim. sence izin verir miyim dönüp gitmene, beni arkanda bırakmana, yaşanmış bitmiş bir anı olarak hatırlamana? o serçe çoktan uçtu figen. geldi kondu gönlümün en saklı odalarına. besledim ben o serçeyi, büyüttüm. koca bir güvercin oldu. bütün emeğimi verip büyütmüşken izin verir miyim o güvercinin başkasının gönlüne uçmasına sanıyorsun? ben söyleyeyim, vermem.
o serçe de o güvercin de o gönül de benim. göreceksin, tüm çaresizliklerine çare olacak, sana bir yuva değil bir vatan vereceğim. ve göreceksin hür iradenle gelip o vatanın orta yerine yerleşeceksin. ben bencil bir adamım Figen, seni kendime istedim ve seni kendime aldım. anlayacaksın. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göğüs Kafesi Mezarlığı
Novela JuvenilKazanırken bile kaybediyorsun. Canlıyken bile silikleşiyorsun. Bir Kurt kadar vahşi bir gölge kadar yarımsın. Bir aşkın peşinde deli divane bir kimliksizsin. Giyeceksin kefenini, ayaklarınla gideceksin azrailine. Mühim olan varmak değil, zaten tüm y...