İte çakala verdiler eti kemiği, boğmak yine kurt'a düştü.
***
Merhabalar! Kitap hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Bir iki kelime de olsa yorum yapmanızı çok isterim. Sözü fazla uzatmayayım iyi okumalar dilerimm🫶🏻🫶🏻🫶🏻********
Göğsümün hizasında atan bir kalbin ritmini her uzvumda hissediyordum. Kalbim, kalbine eşlik ediyordu. Bir serçe doğuyor üzerinde, masumluğu henüz lekelenmemiş.
Bacaklarım boşlukta salınıyor. Burnum sıcak tenini teğet geçiyor, her nefeste tenine işlemiş barut kokusu ciğerlerime doluyor. Çıplak sırtımda parmaklarını hissediyorum, parmak izlerini tenime kazırcasına sıkıca tutuyor. Teninden yayılan elektrikle can buluyor tekrardan ruhum. Telaş duygusu vücut buluyor etrafımı sarıyor.
Sessizce gözlerimi açtım. Boynunun girintisine yaslanmış başımı hareket ettirmemeye özen gösterdim. Çok kısa süre uyuduğumu otoparka girişimizden ve arkadaşlarımızın sesinden anlamıştım. Bu kısa sürede sanki yıllardır uyumadığım o huzurlu uykuyu almış gibi hissediyordum. Ben aptal bir kadın değilim. Her şeye ve tüm itirazlarıma rağmen kendimi kandıracak kadar da aklımı yitirmemiştim.
Farkındaydım.
Ona çekildiğimin. varlığından ziyade gölgesinin üzerime düşmesi bile güvende hissetmem için yetiyordu. Ruhunun ruhuma elini uzattığını görüyordum. Uzun zamandır içine düştüğüm kuyuya uzanıyordu. Ellerini uzatıp tutmamı beklemiyor, ellerimi sorgusuz sualsiz tutmaya çalışıyordu. Karanlıktı belki, fırtınalı bir geceydi ama benim karanlığımı şimşekleriyle aydınlatmaya çalışıyordu. Farkındaydım.
Fakat farkındalık hiçbir şeye yetmiyordu. Duygular hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Ellerimi tutmaya, düştüğüm kuyudan çıkarmaya çalışması hiçbir şey ifade etmiyordu. Ben korkuyordum. Çünkü biliyordum. O senaryoyu birden çok kez okumuştum. Yol güzeldi belki ama sonuç aynıydı. Her ihtimalde bile sonuç değişmiyordu, değişmeyecekti.
Ellerimden tutup o ızdıraplı kuyudan çıkardıktan, kendine alıştırdıktan sonra ya yalanlarla kandırılacaktım ya da tam ait hissettiğim an ait hissettiğim yerde tekrar kimsesiz kalacaktım. Sonuç her ihtimalde bile aynıydı.
Tek bir kurşunum kalmıştı. Son kurşunum. Son şansım. Ya hayatımı kurtaracak ya da hayatımı sonsuza dek karartacak tek bir şans. Sonu aynı olan yolu yürüyecek cesaretim yoktu çünkü yolun sonunda ölüm vardı. Kan vardı. Acı vardı.
O belki korkmuyordu ölümden, belki çok cesurdu ama ben değildim. Mezarlığıma yeni bir mezar eklemeye niyetim yoktu. Altı ceset benim için bile çok fazlaydı ve ruhumu yeterince eksiltiyordu. Güzel vakit geçirecek ve bu gece bittikten sonra bir daha onunla göz göze dahi gelmeyecektim.
"Yerin çok rahat sanırım." İmalı sesi aramıza dağıldı. Biraz daha boynuna sokuldum. Ellerimi boynuna dolarken "Hıhım." diye mırıldandım. "Hiç bu kadar rahat olmamıştım."
Kısa bir an duraksadı. Sözlerime anlam verememişti. Bedenimi kavrayan güçlü elleri daha çok sıkılaştı.
"Rahatını bozmayı istemem ama araba kullanacağım. İstersen seni kucağımdan indirmeden de sürebilirim tabii.." Hevesli sesiyle kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göğüs Kafesi Mezarlığı
Teen FictionKazanırken bile kaybediyorsun. Canlıyken bile silikleşiyorsun. Bir Kurt kadar vahşi bir gölge kadar yarımsın. Bir aşkın peşinde deli divane bir kimliksizsin. Giyeceksin kefenini, ayaklarınla gideceksin azrailine. Mühim olan varmak değil, zaten tüm y...